Politik belirsizlik ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Türkiye’de yaşanan politik istikrarsızlığa Amerika faiz artırımı gibi küresel gelişmelerde eklenince Borsada BIST100 endeksi değer kaybediyor, kurlar yükselmeye devam ediyor ve enflasyon artıyor. 2015 finansal yılı içerisinde mart ayında Merkez Bankası para politikasıyla ilgili olarak faiz indirim hususunda yaşanan siyasi tartışmalar, akabinde 7 Haziran 2015 tarihli genel seçimler sonrası yaşanan belirsizlikler ekonomik göstergeleri olumsuz yönde etkilemiş ve gelecek beklentilerini değiştirmiştir. Bu bağlamda seçimler sonrası iktidar hükumetinin oluşturulamaması üzerine ertesi gün içerisinde Borsada hisse senetleri endeksi % 4.63 oranında değer kaybetti. Sene başından haziran ortasına kadar olan süre zarfında ise % 3.33 oranında değer kaybederek Türk Borsası altı buçuk ayda pek olumlu bir performans sergileyememiştir.
İkinci olarak döviz kurlarını incelediğimiz zaman KKTC resmi döviz satış kurlarının sene başından itibaren artmaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Amerikan doları % 16.56, İngiliz strelini % 18.84, Euro % 9.25 ve Altın % 17.61 oranında artarak tarihi rekor kırmaya devam etmiştir. Dolayısı ile Türk lirası hızla değer kaybederek devalüe olmaya devam etmektedir.
Artan kurlarla birlikte enflasyon oranları da sene başından beri artış trendine girmiş ve tüketici fiyatlarındaki yaşanan artış paralelinde hayat pahalılığını da artırmıştır. Ocak 2015 döneminde % 7.24 olan yıllık enflasyon Mayıs 2015 döneminde % 8.09’a yükselmiştir. K.K.T.C. Devlet planlama örgütünün verilerine göre ise enflasyon oranı mayıs ayında K.K.T.C’de % 4.62’ye yükseldiği yönünde açıklama yapılmıştır.
Döviz kurları ve enflasyon oranları artış gösterirken yıl sonu öngörüsü yapılan resmi beklentiler ve tahminlerde değişmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Haziran 2015 döneminde yayınladığı yıl sonu beklentileri tahmin anketinde enflasyon oranını % 7.50’den % 7.77’ye çıkarırken, yıl sonu Amerikan doları kur tahminini de 2.72’den 2.78’e e yükselmiştir. Yıl sonu cari açık tahmini ise mayıs ayı anketinde 38.3 milyar dolarken, bu ay 38.8 milyar dolara yükselmiştir.
Tüm yaşanan bu olumsuz gelişmeler Kıbrıs’ın kuzeyine de direk olarak etkilemektedir. İthalata duyarlı ekonomimizin ticari pozisyonu gereği tüketim ürünleri ve dövize endeksli yaşam standartları gereği döviz kurlarının artması hayat pahalılığını artırken cari harcamlarımız çoğalmakta ve hayat standartlarının finansmanını sağlamak amacı alınan döviz cinsinden borçlanmaların hacmi giderek artmaktadır. Resmi beklentilerinde aylık anketlere göre değişmesine müteakip olarak görülen o ki, ekonomik gidişat hakkında tam bir öngörü sağlanamamakla birlikte gelecek için henüz düzeltici bir aksiyon planı hazırlanamayıp “Bekle ve gör” politikası sergilenmektedir. K.K.T.C. olarak ta gidişatı hep beraber bekleyip görme eylemi dışında yapılacak pek bir pro aktif plan maalesef bahse konu gözükmemektedir.
