banner564

Ekonomi mi, yoksa muhasebe mi?

Ekonomik Paket tartışılırken üzerinde durulan mantık kamu giderlerinin azaltılması hususudur. Peki, bu olurken, kamu gelirlerin artması için düşünülen nedir?
Bunun için pakette soyut, klasik bir ifade var. Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak. Fakat devlet gelirinin artırması için pervasızca, çok somut hedef var.
“Gelirler bütçesindeki tüm gelir kalemlerinin günümüz gereksinim ve ihtiyaçlarına göre gözden geçirilmesi kapsamında.
      (ı) Fiyat İstikrar Fonu.
      (ii) Maktu Harç Oranlarının Güncellenmesi.
      (iii) Harç tahsilatının ve günün ihtiyaçlarına göre güncellemelerinin Maliye Bakanlığı uhdesinde takip edilmesi.“ ( TC- KKTC İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması) 
Evet, günün ihtiyacı dendiği anda, bunun FİF, Maktu Ücret ve Harçların artırılması olduğu açıktır. Yani devlet, dolaylı vergileri artırarak gelir elde etmeye yönlendirilmektedir. Bunun, Bütçe giderlerini azaltmak için Hayat Pahalılığı Ödeneğinin geçici olarak kaldırılması yanı sıra, HP'den %2 kesinti yapılmasının hedef alındığı bir dönemde, insafla bağdaşır yanı yoktur. Çünkü yük; en geniş halk kitlelerinin omuzuna yıkılacak. Bu adaletsiz olduğu gibi, “vergiyi tabana yaymak“ ifadesinin kayıt dışılığı kayıt altına almak değil, dolaylı vergiyi artırarak yükü, halkın üstüne yıkmak olduğu çıkar. 
Kayıt dışılığı kaldırmak isterseniz, yalnız denetim ve “polisiye” tedbirle bu olmaz. Üstelik pakette, laf ola dahi olsa, sosyal güvenlik fonlarına yatırımı ve vergiyi gerçek gelir üstünden sağlama ifadesi yok.  Gelir vergisinde marjinal % 37,5 oranı yüksektir. Bu yüzden işletmeler ve kişiler gerçek gelirlerini beyan etmezler. Sosyal Güvenlik fonlarına ve devlete özel sektör çalışanlarının %40’ı gelirlerini asgari ücret üzerinden beyan eder. Böylece beyana dayalı gelir vergisi veren iş sahipleri ve özel sektör çalışanları bu yüksek oran nedeni ile gelirlerini asgari ücretten gösterir. Sonuçta devlet, sosyal güvenlik fonları ve herkes kaybeder. 
Ayrıca bizde şirketler “yoksul", ama sahipleri varlıklıdır. Çünkü, bu yüksek vergi oranları nedeni ile şirketler karlarının dağıtımında şirket sermayesine aktarma yapmamaktadırlar. Ancak Paket, bunları değil, belirsiz bir şekilde tüm muafiyet, teşvik ve istisnaların azaltılmasını öngörmektedir. Bunun da turizm ve eğitimi hedef aldığı aşikârdır. Hâlbuki kurumsallaşmayı teşvik etmek ve Kurumlar Vergisini ciddi bir olguya dönüştürmek için, karların şirket sermayesine vergi teşviki ile aktarılmasını desteklemek, o, “güçlü özel sektör" sözcüğüne anlam katar. Gelir vergisi gelirini artırır. Dolaylı vergiye yüklenmeyi azaltır.
Beyana göre vergi veren şahısların yayınlanan vergi listelerinde en az %40 ’ı hemen hiç vergi vermemektedir. Bu gelir vergisi vermeyenlerin nasıl yaşadığını da halk görmektedir. Bu nedenle vicdan ağır yara almaktadır. Bütün bunları ve sosyal güvenlik fonlarına gerçek gelir üzerinden yatırım yapma hedefini bu paket dikkate dahi almıyor. Bu nedenle paket, temel sorunlara çıkış yolu açamaz. 
Ayrıca pakette öngörülen TC destekli tüm yatırımlar yapılsa dahi, 20 milyar TL'lik GSMH olan KKTC'de kamunun yapacağı yatırım %1 demektir. Bununla ne Milli Gelir artar, ne de refah gelişir. Bu mantıklarla hazırlanmış olan 2009 -2017 arasındaki paketlerin, ülkede, kamu yatırımları ortalaması milli gelirin %2’si olmuştur. Farklı bir anlayışın hakim olduğu 2004-2008 arasında ise kamu yatırımlarının toplamı %20 olmuştur. Yani bu paket bizi orta gelir tuzağından kurtaramaz. 
Bu paket, ekonomiyi büyütmeyi değil, devlet bütçesi muhasebesini düzenlemeyi hedeflemektedir. 

YORUM EKLE

banner608

banner474