Her sınav döneminde öğrenciler kadar ailelerin stresten ölecek hale geldikleri bir ülkede yaşıyoruz...
Öğrenciler; Türk üniversitelerine girebilmek için yarış atı gibi sınava hazırlanıyor...
Eksik bilgileri tamamlamak için aileleri tarafından, bir öğretmenden, ötekine taşınıyor...
Sınav gününe kadar bir telaş, bir heyecan sormayın...
Sınav günü ise öğrenciler sınıfta, aileler okul dışında inanılmaz bir gerginlik yaşıyor...
Peki neden?..
Üniversite kazanmak için!!!
Yıllardır AB üyesi olabilmek amacıyla çırpınan bir Türkiye ve kısmen AB üyesi olmuş KKTC, diğer ülkelerdeki sistemleri neden incelemiyor?..
Ayrıca, neden bizde liseyi bitiren hemen herkes üniversite eğitimi almak istiyor?..
Daha iyi bir gelecek için mi?..
Erkeklerin, askerliği daha kolay yapması için mi?..
Neden?..
Daha iyi bir gelecek iddiasından başlayalım...
Küçük bir ülkede yüzlerce ‘Beden Eğitimi Öğretmeni’, iletişim ve işletme mezunu vardır...
Bunların büyük bir kısmı işsiz geziyor...
İş bulamayacaklarını bile bile bu gençler neden beden, ya da işletme ve iletişim eğitimi görüyor..
Birincisi; aile baskısıdır...
Aileler “Bizim çocuğumuz da üniversite bitirsin” diyerek, her ne bölüm olursa olsun çocuklarını buna zorluyorlar...
İkincisi; gençlerin büyük bir kısmı ‘meslek öğrenmeyi’ küçüklük olarak görüyor...
Marangoz mu olacak?..
Yoksa demirci mi?..
Ayıp değil mi koskoca Hasan Bey’in oğluna...
Komşunun çocuğu üniversitede okuyor da Hasan Bey’in çocuğu su tesisatçısı mı olacak?..
Olamaz...
Asla olamaz...
Avrupa’ya bakmak lazım
Halbuki; İngiltere gibi AB üyesi ülkelerde en fazla parayı su tesisatçıları, elektrikçiler ve diğer teknisyenler kazanıyor...
Adam evin kapısından girdiği an, daha masraf hesaplaması yapmadan sizden 30 ile 50 Sterlin arasında ‘Call Charge’ istiyor...
Sonra başlıyor hesaplamaya ve evinizde yarım saatlik bir iş yaptığı zaman 100 Sterlin’in üzerinde paranızı alıp gidiyor...
Günde 10 eve girse bin Sterlin ediyor...
Banka memurunun veya kamuda çalışan bir memurun 15 günlük maaşı kadar...
Kuzey Kıbrıs’ta yıllardan beri teknik eleman sıkıntısı çekiliyor:..
Bunu bilmeyen yok...
Yine de hiçbir iktidar, hiçbir siyasetçi bugüne kadar halkın karşısına çıkarak “Çocuklarınızı meslek eğitimine yönlendirin” diyemedi...
Böyle gelmiş, böyle gider anlayışı sayesinde bu ülkede teknik eleman kalmadı...
Durum böyle olunca ihtiyaçlı elemanlar dışarıdan gelmeye başladı...
Öğretmen, ya da memur olmak isteyen, belediyede masa başı herhangi bir işi kabul eden bizdeki gençler iki bin TL maaşla geçinemediğini söylüyor...
Sendikalar “göç yasası” diyerek, maaşların kısıtlanmasını protesto ediyor...
Meclisi basıyorlar...
Dışarıdan gelen akıllı bir teknisyen ise torbaları dolduruyor...
Eğer dürüst, çalışkan ve idareli bir teknisyen ise üç yıl içinde ev sahibi olacak kadar para kazanabiliyor...
Askerlik numarası
Yüksek eğitime aşırı ilgi gösterilmesinin bir önemli nedeni de erkeklerin askerlik sorunudur...
Sırf askerlik görevini subay olarak yapsın ve süreyi daha rahat geçirsin diye; mutlaka bir üniversitede eğitim görmek istiyor...
Bölümü önemli değil...
İster beden öğretmenliği, ister işletme, ister iletişim...
Üniversitemiz çok...
Parayı bir şekilde toparlayan herkes beğendiği bir okulun herhangi bir bölümünü bir şekilde kazanarak kapıdan içeri giriyor...
En sonunda mezun oluyor...
Analar, babalar, büyük anneler, büyük babalar, ilk günlerde mutluluktan havaya uçuyor...
“Çocuğumuz üniversiteyi de bitirdi... Hem de başarı ile bitirdi...”
Aferin...
Peki şimdi ne yapacak?..
Askere gidecek!...
Sonrasında?..
Bir yere girecek!..
Nereye?..
İnşallah devlete...
Giremezse?..
Birşeyler yapacayık!!!
Devlet artık patladı...
Birçok dairede çalışanlar odalara sıkışmış vaziyette...
Bazılarında müdürler, müsteşarlar ve bakanlar çalışanların ne iş yaptığını bilmiyor...
Seçim zamanlarında bir kısım işsiz ‘iktidar partisine yakın ise’ işe giriyor...
Sonra iktidar değişiyor...
Yeni gelenler, eskieden işe girenlerin bir kısmını evine gönderiyor...
Ve hem işten çıkarılan gençler, hem de aileler büyük bir bunalıma giriyor...
Güneyde askerlik farklı
Halbuki Güney Kıbrıs’ta gençlerin tamamı askerlik görevini er olarak yapıyor...
Liseyi bitirenler, üniversiteye gitmeden önce zorunlu olarak askerliğe alınıyor...
Böylesi bir durumda liseyi bitirmeyen de bitiren de askerlik görevini eşit koşullarda yapıyor...
Biri yedek subay, diğeri er olmuyor...
Askerlik görevi bittikten sonra ise, isteyen üniversiteye gidebiliyor...
Durum böyle olunca, gençlerin tümü mutlaka üniversiteye gitme ihtiyacı hissetmiyor...
Benzeri bir uygulamanın kuzeyde de yürürlüğe girmesi halinde, gençlerin hiç olmazsa bir kısmı ‘meslek eğitimine’ yönelecek...
İhtiyaç olan alanlarda, turizmde, sanayide elemanlar yetişecek...
Böylece teknik eleman açığı ortadan kalkacak ve işçi ithaline gerek kalmayacak...
Peki bunu kim yapacak?..
Elbette devlet...
Yapabilir mi?..
Niyet varsa hemen yapabilir...
Bunu yapmamak, gençlere ve ülkeye kötülük etmek demektir...