Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin tartışmalar her ne halse sadece malk-mülk, dönüşümlü başkanlık ve garantiler üzerinde yoğunlaşıyor...

   Fakat; olası bir çözüm sonrasında iki toplumun nasıl barışacağı, ilişkilerin nasıl gelişeceği ve ‘Kıbrıslı kimliğin (!)’ nasıl yaratılacağı konusunda kimse birşey söylemiyor...

   Halbuki; iki toplumu da ilgilendiren ve kaygılandırması gereken ciddi sorunlar vardır...

   Bunlardan bir tanesi eğitimle ilgilidir ve Rum lideri Nikos Anastasiadis’in bu konuyla ilgili kısa açıklaması herkesi düşündürmelidir...

   Anastasiadis; çözüm sonrasında ‘Devlet (Yani Rum) kurumlarının aynen şimdiki gibi çalışacağını, kimsenin işinden olmayacağını, okulların da aynı şekilde ve devam edeceğini’ söyledi...

   Burada durmak gerekiyor...

   Rumlarda okullar aynı şekilde devam ederken, Türklerde de aynı şekilde devam edecek...

   Rum okullarında, Türk düşmanlığına dayalı dersler de devam edecek mi, kaldırılacak mı?..

   Sadece bu sorunun yanıtı, mülkiyet ve garantiler kadar önemlidir...

   Rum okullarında mevcut sistemin devam etmesi ve ders kitaplarının değişmemesi halinde, buralarda eğitim gören Helenlerin, Kıbrıslı Türklerle dostluk ve arkadaşlık kurabilmeleri asla mümkün değildir...

   Kendi kendimizi kandırmayalım...

   Evet hepimizin içinde çözüm isteği ve birlikte yaşam arzusu vardır...

   Güzel ülkemizi Rumlarla paylaşmak, birlikte okumak, birlikte çalışmak ve eğlenmek isteriz...

   Bizdeki eğitim sistemi buna engel değildir...

   Tam tersi bizdeki düzen, özellikle sendikaların yürüttüğü siyaset, Rumlarla bütünleşmeyi teşvik ediyor!..

   Ama onların okullarında öğretilenler farklıdır...

   Sadece tarih derslerinde değil, matematik derslerinde dahi Türk düşmanlığını körükleyici örneklemeler vardır...

   Kısa bir süre önce Rum Üniversitesi rektörü ve bir siyasetçi de eğitim sistemindeki sakıncalara dikkat çekmiş, mevcut sistem sayesinde Rum çocuklarının, Türklere karşı iyi duygular beslemediklerini itiraf etmişti...

   Daha sonra Rum Eğitim Bakanı, ders kitaplarında herhangi bir değişikliğin yapılmayacağını açıkladı...

   Öyleyse; olası bir çözüm sonrasında iki toplumu ‘barış içinde’ yaşatmak nasıl mümkün olacak?..

   Bunu ‘en yetkili ağızlardan’ duymamız gerekiyor...

   Anastasiadis, 5 kasım’da düzenleyeceği basın toplantısında bu konuda ne düşündüğünü kamuoyuna açıklamalıdır...

   İsviçre’de ‘on binlerce insanı yeniden göçmen edecek’ haritaları tartışmaya başlamazdan önce, iki toplumun bu topraklar üzerinde birlikte barış ve huzur içinde yaşayabilmeleri için eğitim sistemini değiştirme güvencesi veriyorlar mı?..

   İki toplumun aynı binada ve İngilizce ana dilinde eğitim görmesini sağlayacak okullar açılacak mı?..

   Açılacaksa, bu konuda yapılan çalışmalar hakkında tatmin edici açıklama bekliyoruz...

   Milli günler ve milli törenler ne olacak?..

   Rum tarafı, Yunanistan’ın OHİ gününü kutlamaya devam edecek mi?..

   Ederse, Türk tarafı da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruşluş yıldönümlerini ve 30 Ağustos’u kutladığı zaman Rumların buna yaklaşımı hakkında Rum liderliği ne düşünüyor?..

   “Yıl sonuna kadar bu iş bitmeli” demek kolaydır...

   Ama yarım asırlık ayrılığı ortadan kaldıracak değişimleri yapabilmek kolay değildir...

   Özellikle de Kıbrıslı Rumlar açısından imkansız gibidir...

   Yanılıyorsak, düşünceleri ve yapılan hazırlıkları çekinmeden kamuoyu ile paylaşmalı ve içimizdeki endişeleri gidermeleri gerekir...

   Çözüm olsun ama, bizleri yeni bir felakete sürükleyecek cinsten olmamalı...