banner564

Duyduğun ötüş değil ağlayıştır

 

Sevmek birisinin hayatına onunla beraber sahip olmak demektir. 


Hayat nedir? En güzel hazine. 


Bundan dolayıdır ki sevdiğiniz birisini kaybettiğinizde siz de onunla beraber ölürsünüz. 


Hayır. Ölmekten de beter olursunuz. 


O ölüp acılar diyarından göçmüştür. Siz acıların en büyük ve en kalıcısı ile yaşamınıza devam edeceksiniz. 


Yas bir yıl sürer derler ama inanmıyorum. Yas ömür gibi hayat boyudur.


En büyük acı evlat acısıdır. Düşünüyorum da çocuğunu kaybeden birisi nasıl yaşamaya devam eder, kavrayamıyorum. 


Bir ara çocuklarımdan birini az daha kaybediyorum. Tehlike alanından uzaklaşıncaya kadar attığım ıstırap çığlıklarının izi hala duvarlarda duruyor.


Ama sevgi sadece insanlara karşı duyulmaz. Yaşayan bu gezegeni de severiz. Kuşlarıyla göğünü, balıklarıyla denizlerini, hayvanlarıyla ve ağaçlarıyla ormanlarını, çiçekleriyle tenha yerlerini. 


Başka canlılara duyulan sevgidir bu. Onların yok oluşu da yas tuttur. Eğer öyle bir insansanız. 


Yirmi beş yıl kadar önce Beşparmak ormanının büyük bir bölümü yandığında yıllarca adaya dönememiştim. 


Babam o yerlerde orman bekçiliği yapmıştı. Birkaç yazımızı ailece bir orman köyünde geçirmiştik. 


Babamla olan ender hoş anılarımdan biri, topladığı kırmızı mantarları Karga’daki orman evinin şöminesinde yumurta ile kızartması ve büyük bir zevkle yememizdir.


Bu sabah pencereden baktığımda Balabayıs’ı çevreleyen çam ormanının yangın öncesi günlerine dönmeye başladığını gördüm. 


Bilmeyen biri o çam ve servilerin orada, zamanın başlangıcından beri, Akdeniz’i seyrettiğini sanır. Ama sıkıfıkı olduğum için ben eski boylarının yarısını yeni geçmeye başladığını biliyorum. Ormanın yangından sonraki kömür ve kül hâlini, ağaçların yanık görüntüsünü hatırlıyorum. 


Yıllarca sonra Karga’ya gittiğimde sevinç ve hayret içinde orman evinin çevresindeki asırlık çamların yangından kurtulduğunu görmüş, babamın ruhunun gelip ateşi uzaklaştırdığını düşünmüştüm. 


Ya avladığımız, kirlettiğimiz, yaşam alanlarını işgal ettiğimiz, iklimi değiştirdiğimiz için dört nala yok olmaya giden diğer canlılar… 


Onlar için kimin içi sızlıyor? Geriye kalanların korunmasına kim uğraşıyor? 


Yüzde doksanı yok olan köpekbalıkları ve yunuslar için ne düşünüyorsunuz? Zürafalar, ayılar, fok balıkları, kurtlar, tilkiler, tavşanlar, kirpiler, filler, denizatları, pangolinler, yarasalar, aslanlar, kaplanlar? 


Uluslararası Doğayı Koruma Örgütü’nün “Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi”nde yok olmaya yakın 38,400 cinsin (flora ve fauna) adı var.


Yaşayan Gezegen Raporu’na göre okyanuslardan yağmur ormanlarına, kuşlar, balıklar, sürüngenler, yüzergezerler uçurumdan düşer gibi yok olmaktadır. Raporda 1970’ten bu yana yaban hayatın yüzde yetmişinin yok olduğu yazıyor.


Çocuklarınız ve torunlarınızın yaban hayatsız bir dünyada, kuşların ötmediği ilkbaharlarda yaşayabilecekleri aklınızdan geçiyor mu?


Geçen gün Alevkayası’nda yürürken keklik ötüşleri duydum. Sevinmedim, şaşırdım ve sordum “sizi hâlâ avlamadılar mı?” diye. 


“Duyduğun ötüş değildir. Ağlayıştır,” diye karşılık verdiler.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Sayın Metin , doğayı yok ettiğimiz her geçen gün betonlaşan Ülkemizde avdan çok Avcı bulunmaktadır, her geçen gün azalıp yok olan Doğa hayvanlarına maalesef ne Devletimiz veya ne de Belediyelerimiz sahip çıkmışlardır,
İngiltere’de Doğada avlamak yasak olup belirli özel çiftlik ormanlarında belirli bir ücret karşılığı avlayabilirsiniz , belirli zamanlarda bazı Deniz sahili bölgelerden Denizden ne balık veya herhangi bir canlı alamazsınız, yeşil alanlar ve ormanlar ciddi bir şekilde katı kurallarla korunmaktadır, Ülkemizde bir zamanlar Akbaba’lar ve muhteşem Kartallar olduğu söyleniyor ! Bugün ise yok olmaya yüz tutmuş Bir avuç Kekliğin feryat seslerini duyuyoruz !

Cengiz Kaya
Cengiz Kaya - 2 yıl Önce

Güzel bir yazı. Kaleminize sağlık.

Beyhan Alkan
Beyhan Alkan - 2 yıl Önce

Bir usta 24 Ekim 2017 tarihinde "Devrilme Noktası" başlığı altında,"Her yok olan yaratık, ne kadar büyük veya küçük olduğu önemli değil, duvardan çekilen bir tuğladır"
Kıyametin kopmasından bahsediyoruz, ama sanırım çözülmesinden bahsetmeliyiz.

Zira kıyamet şu an. Ama o kadar yavaş oluyor ki gözle görmek mümkün değil.

Ve insanı etkilemediği için de son âna kadar görülmeyecek.

Mahşeri yaşayanlar insan dışındaki canlılar.

Onlar dehşet verici bir süratle tükeniyorlar.
Demiş.Ne kadar da güzel söylemiş.
Yazarın kimliği bende saklı ama bulmak okuyucuya kalmış.

Ruh İkizi
Ruh İkizi - 2 yıl Önce

Üstadım,
Doğa elden giderken,
Üç-beş özü, sözü doğru yazar, çizer...
Vahameti görür, olaya dikkat çeker!
Kimi de haritayı masaya serer, deniz manzaralı arazi seçer...
Milyon milyon dolarların hayalini kurar...
Ozan de der ki:
“..Gel de bu rüyayı, yor deli gönül!”
Kervan aynı kervan, yürüyor. Kişiler ve çağ değilse de hiçbir şey değişmiyor.
Teşekkürler..
Herkese sağlıklı günler.

Faruk Ercan
Faruk Ercan - 2 yıl Önce

Teşekkürler MM. sağlıklı günler dilerim.

Nick
Nick - 2 yıl Önce

Teşekkürler Metin Bey.

Kazım Uluseri
Kazım Uluseri - 2 yıl Önce

Yaban yaşamını hızla yok ediyoruz çok ama çok kötü. Bir iyi haber size, muhtemelen okumuş ya da videosunu görmüşsünüzdür. Anadolu parsı 48 yıl aradan sonra görülmüş. Foto kapan ve videosu var. Yerini söylemiyorlar sanırım onu korumak için. Sevgiler, saygılar

Turkish power
Turkish power - 2 yıl Önce

Niye donemediniz elinize 5/10 fidan alıp dikemediniz mi sürekli acıların çocuğu melankoli depresyon üstadım üzerinizden
atin artık yetmez ama evet bozgununun depresyonunu demiroren sizi niye çıkarttı:yetmez ama evetciyken kullanışlı bir aractiniz ama öküz ölüp ortaklık bozulunca size Altan kardeşlere vs ihtiyaç kalmadığı için kapının önüne konuldunuz yani kullanılıp bir köşeye atildiniz olay budur insanlık tarihi bunun gibi örneklerle doludur beis etmeyiniz siz ne ilkdiniz ne de sonuncu olacaksiniz


banner471

banner474