banner564

Dumdum kurşunu mu dediniz?

  Kuzeyde yaşayan Rumlara ve Maronitlere Rum yönetimince mali yardım yapılması doğaldır...
  Yaşlı insanların ilaçlarını ve yiyecek ihtiyaçlarını göndermesi de doğaldır...
  Fakat yiyecek ihtiyaçlarını ‘ek para yardımıyla’ karşılaması da mümkündür...
  Kıbrıs Türk tarafı 43 yıldan beri, sınır kapısından geçerek, Karpaz’a makarna, pirinç, hatta içme suyu gönderilmesine göz yumdu...
  Rum tarafı bu yardımı dünya kamuoyuna ‘kuzeydeki mahsurlara’ yönelik bir devlet kararı olarak duyurdu...
  Kuzeyde mahsurlardan söz ederek, bu meseleyi de propaganda malzemesi yaptı...
  Türk tarafı tamamen iyi niyetle kuzeye gönderilen yardımların gümrük duvarına takılmadan sahiplerine ulaşmasına engel olmadı...
  Gümrük duvarına takılması ve vergi tahsil edilmesi halinde bunun çok küçük bir rakam olacağını herkes biliyor...
  Ne var ki; Rum tarafının yaptıkları karşısında KKTC hükümeti de bu yönde bir karar almak zorunda kaldı...
  Uzun süre Amerika’da kalan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, ilk demecinin de Rumlara yönelik tüketim maddeleriyle ilgili olması ve kendi hükümetini ‘Ayağına kurşun sıkmakla suçlaması’ doğal olarak farklı tartışmaları da gündeme getirdi...
  Burada haklı ve haksız tartışması yapacak değiliz...
  Ancak kısa bir süre önce Larnaka Havaalanı’nda Rum polisinin işkencesine maruz kalan İsrailli turistler konusunda aynı hassasiyetin neden gösterilmediğini sormak isteriz...
  Kuzey Kıbrıs’a geçeceklerini söyleyen bu insanların saatlerce havaalanında bekletilmesi, tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerine dahi izin verilmemesi bir insanlık ayıbı değil midir?..
 Bunun dışında Kıbrıslı Türklere yönelik saldırıları gerçekleştiren Elam mensuplarından hala bir kişinin dahi ceza almaması en sert biçimde kınanması gereken bir durum değil midir?..
  Kıbrıslı Türklerle evlenen TC vatandaşlarına, hatta çocuklarına kimlik verilmemesi karşısında bugüne kadar herhangi bir girişimin yapılmamış olması haklarımızın gasp edilmesi değil midir?..

Lokmacı’daki esnafa soralım
 
  Kuzeyden alış-veriş yapanların Rum gümrüğünde hakarete uğramaları karşısında bugüne kadar ne yaptığımızı ve neyi başardığımızı da artık sorgulamalıyız...
  Gelin hep birlikte Arasta esnafını dinleyelim...
  Sadece Rumların değil, Lokmacı kapısından kuzeye geçen yabancıların dahi hediyelik eşya almaktan korktuklarını söylüyor; Rum gümrüğünde yapılanları anlatıyorlar...
  Yine kuzeyden bir şişe su almayan Rum çocuklarının kilise ve öğretmenler tarafından nasıl korkutulduklarını bildiğimiz halde, bu konuda ne yaptığımızı ve nasıl bir karşılık gördüğümüzü hepimiz merak ediyoruz...
  Küçücük beyinlere “Türklerden bir kuruşluk mal alırsanız öteki dünyada ateşler içinde yanacaksınız” diyen insanların, diğer yandan 300 kişiye gümrüksüz eşya gönderme hakları var mıdır?..
  Bunu da sorgulamamız gerekmiyor mu?..
  Ülkemizin fanatik, ırkçı uygulamalara ihtiyacı yoktur...
  Bizler başından beri; iki toplumun yakınlaşmasını, geleceklerini güvence altında tutacak bir formülle yeniden birleşmesine her zaman destek olduk...
  Ancak ‘iyi niyetli’ olmak, her fırsatta aşağılanmak veya tokatlanmayı sineye çekmek değildir...
  Irkçı, faşist yaklaşımlar nedeniyle adanın bölünmüşlüğünü kalıcı hale getirenler, kendi ayaklarına Dumdum Kurşunu sıkanlardır...
  Hala bunun farkında olmamaları ve ırkçı siyaseti sürdürmeleri yüzünden, uluslararası toplumun da gün gele KKTC’yi içlerine sindireceğini düşünmek yanlış olmaz...
  Hayırlı cumalar...
YORUM EKLE

banner471

banner473