banner564

Doğru yönde kararlar alınmalı

  Gerek iç, gerekse dış siyasette üzücü gelişmeler yaşıyoruz...
  Önce iç sorunlardan başlayalım...
  Bağımsızların desteğini alan 2 partili bir koalisyon hükümetimiz vardır...
  Aslında yıllar önce aynı karından doğan, ulusal davada aynı görüşleri paylaşan, yönetim anlayışında ise pek farkları bulunmayan 2 partiden söz ediyoruz...
  Öyleyse ideoloji çatışması yaşamayan bu hükümet en basit sorunların çözümünde dahi neden başarılı olamıyor?..
  Çiftçiler ve hayvancılar sıkıntılı...
  Küçük esnaf da öyle...
  Hemen tüm kesimler ödenmeyen borçlar yüzünden mahkeme koridorlarına düşmüş...
  Hasta sayısında korkunç artışlar yaşanırken, hastane ve doktor sayısı yetersiz...
  Kamu verimliliği dibe vurmuş...
 Hava sıcaklığının 30 dereceyi aştığı şu günlerde çok sayıda yerleşim birimi hala susuz...
 Peki bu sorunlar neden çözülmüyor?..
 Vatandaş neden varlık içinde yokluk yaşıyor?.. 
 Soruların yanıtı aslında çok basittir...
  Zorla yürütmeye çalıştığımız bu sistem bizi ileriye taşıyamıyor...
  Karar almakta zorlanan hükümet üyeleri, işinde uzman olan teknik eleman çalıştırmak yerine, partilileri memnun edecek düzenlemeler yapıyor...
  Yaşanan sıkıntıların ana nedeni, partizanlık ve yetersizliktir...
  Herkesin bu gerçeği artık kabul etmesi ve yeni bir sisteme geçilmesi için destek vermesi gerekiyor...  
 
Teslim olmamızı istiyorlar
 
 Rumlar; IMF ve Dünya Bankası yetkilileriyle birlikte, olası bir çözümden sonra Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik durumu konusunda toplantılar yapıyor, rapor üstüne rapor hazırlıyor...
 Bazılarına göre, kuzeyin karmaşık ekonomik durumu herkesi korkutuyor...
 Yeterince üretemeyen, üreteni koruyamayan, kamu kuruluşları şişmiş, patlatmış bir yapı ile ‘devletçilik’ yapan KKTC’nin, Türkiye’siz bir ‘hiç olduğunu’ da herkes görebiliyor...
 Türkiye’siz bir KKTC gerçekten ‘Hiç’tir...
 Yatırım yapamaz...
 Öğrenci sayısını artıramaz...
 Turist taşıyamaz...
 Maaşları ödeyemez...
 Hiçbir şey yapamaz...
 Kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomik yapı oluşturmadığı sürece, yardıma muhtaç bir devletçik olmaktan kurtulamaz...
 Çözüm olduğunu ve Türkiye’nin buradan tamamen çekildiğini düşünelim...
 O zaman halimiz ne olur?..
 Maaşları kim öder?..
 Köy ve kentlerimizin çürüyen su borularını kim değiştirir?..
 Belediyelerin kaldırım, yol, kanalizasyon, yağmur drenaj projelerini kim finanse eder?..
 Hastalanan hayvanlara kim aşı gönderir?..

AB Euro mu akıtacak?
 
 Bazıları, çözüm sonrasında AB’nin buraya katkı yapacağını düşünerek, güzel hayaller kurabilir...
 Ancak; AB’nin gözü kapalı yardım yapmasını beklemek hayalden öteye geçemez...
 Altyapı projelerinin bir kısmını finanse edebilir...
 Ama maaş ödemez...
 Normalde 50 kişinin çalışması gereken bir devlet kurumunda 800 kişiye maaş ödenmesine izin vermez...
 Emeklilik yaşının 65’in altında olmasını kabul etmez...
 Öyleyse; KKTC’yi yönetenler neden emeklilik yaşını şimdiden ‘AB düzeyine’ çıkarmıyor?..
 Bunu engelleyen kimdir?..
 Emeklilik yaşının hiç olmazsa güneydeki seviyeye çıkarılmasını da MYK’lar mı engelliyor?..
 Okullarda ve hastanelerdeki eksikleri gidermek bu kadar zor mu?..
 Elbette zor değildir...
 Yeter ki; doğru zamanda doğru kararlar alınabilsin...
 Bunun için de ‘çalışan bir sisteme’ ihtiyaç vardır...
YORUM EKLE

banner608

banner474