banner564

Devlet ve yönetmek?

  Güney Kıbrıs’ın Terazi (Zigi) köyünde 5 yıl önce 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay yaşandı...
  Suriye’ye silah taşıyan gemiden indirilen ve askeri karargâhta muhafaza edilen cephaneliğin patlaması sonrasında, bölgede bulunan en büyük elektrik santrali de kullanılamaz hale gelmişti...
  Yaşanan bu olay sonrasında dönemin Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas; günlerce ‘bağımsız bir heyet’ tarafından sorgulandı...
  Dönemin Rum Ordu Komutanı görevinden istifa etti...
  Savunma Bakanı ise hapislikle cezalandırıldı...
  Bakanın suçu ‘gerekli önlemlerin zamanında’ alınmamasıydı...
  Devletin ve halkın zarara uğratılmasıydı...
  Hem can, hem de mal kaybı vardı...
  Kıbrıs’ın kuzeyinde çok şükür bugüne kadar benzeri bir cephanelik patlaması yaşanmadı...
  Ancak 1995 yılında meydana gelen Beşparmak yangınında, ormanlık arazilerin yüzde 10’u yok olmuştu...
  Aynı anda iki farklı bölgede meydana gelen ve yüzlerce evi tehdit altına alan bu yangınla ilgili ciddi ‘sabotaj’ iddiaları vardı...
  Fakat; bugün oldu herhangi bir netice alınmadı...
  Hiç kimse sorgulanmadı ve cezalandırılmadı...
  Devletin ‘en üst makamları’ sadece yanan ormanların fotoğraflarını çekti...

Lafla devlet olunmaz
  Devlet yönetmek ciddiyeti gerektirir...
  Bir devletin görevi sadece memur istihdamı yapmak, maaş ödemek ve sık sık seçim yaptırmak değildir...
  Bir ülkenin demokrasi zenginliği; devleti çökertecek eylemlere göz yumulması, hatta teşvik edilmesi değildir...
 Dünyanın en demokratik ülkelerinde dahi, devletin varlığını ve insanların yaşamlarını tehdit eden eylemler en ağır suçlardandır...
  Bu ülkelerde hiç kimse kendini devlet gücünün üstünde göremez...
  Devletin çıkarlarını yalan ve yanlış iddialarla veya kulaktan dolma bilgilerle yıpratamaz...
  Devletin ve milletin güvenliğini tehlikeye sokacak faaliyetlerde bulunamaz...
  Ne var ki; bizim ülkemizde sırtını devlete dayamış, fakat o devleti yıkmak veya yerlerde süründürmek için çırpınan insanlar vardır...
  Bunlara arka çıkan siyasiler ve sivil toplum örgütleri de vardır...
  Güney Kıbrıs’taki ‘devlet yönetimi’ anlayışı ile ‘kuzeydeki anlayış’ arasında bu anlamda yüz seksen derecelik fark vardır...
  Öncelikle “Çözüm, hemen şimdi” diyenlerin, bu gerçeği ve iki taraf arasındaki farkı bir yere not etmelerinde fayda vardır...
  Hak arayışı adı altında dileyenin, dilediği saatte eylem hakkı yoktur...
  Buna yönelmek suçtur...
  Devlet kurumlarında çalışıp maaş çeken, diğer yandan devletin aleyhinde faaliyetlerde bulunanlara karşı önlem almak o devleti yönetenlerin görevidir...
  Ancak; bugüne kadar KKTC’de böylesi bir önlemin alındığı görülmedi...

Çözüm olur ya da olmaz
  Gelinen noktada KKTC’nin atması gereken adımlar vardır...
  Kıbrıs sorunu çözülür ya da çözülmez...
  Neticede; kuzeyde yaşayacak olan bizlerin ‘Sosyal güvenlik fonu’ ve ‘sağlık konularında’ kendi yönetimimize bağlı olacağımız belirtiliyor...
  Bunun anlamı şudur:
  “Ey Türkler çözüm sonrasında para bolluğu içinde yüzeceğinizi ve 50 yaşında emekli çıkabileceğinizi hayal etmeyin...”
  Şimdiki halde bile batmış bir sigorta kurumu vardır...
  Peki bu batmış sigorta kurumu, olası bir çözümden sonra Türkiye’nin yardımları da kesilince, emekli maaşlarını nasıl ödeyecek?..
  Sağlık hizmetleri Türkiyesiz nasıl yürütülecek?..
  Şimdiki durumda bile ciddi sıkıntılar yaşanırken, ileride meydana gelebilecek çok daha ciddi sorunlarla nasıl baş edilecek?..
  Bunları artık birilerinin düşünüp, değerlendirmesi ve ciddi önlemlerin alınması gerekmiyor mu?..
  Devlete karşı savaşmak veya gücünü tamamen kırmak için çalışmak yerine, eksikleri giderme konusunda derhal harekete geçilmelidir...
  Zaten su meselesi yüzünden çok üzücü, çok kırıcı bir süreç yaşadık...
  Kendi kendimizi dünyanın gözü önünde küçük düşürdük...
  Hiç olmazsa bundan sonrası için doğruları bulabilmeliyiz...
  Zaman hızlı geçiyor...
  Haziran’da çözüm kapıya dayanırsa...
  Ve ayaklar çukura düşerse...
  Ne yapacağımızı ve nasıl kurtulacağımızı hemen düşünmeye başlayalım...
YORUM EKLE
YORUMLAR
Olgun Karaaziz
Olgun Karaaziz - 9 yıl Önce

Yazdiklariniza katilirim tessekurler, bazi iflas politikacilar gerek Kibris konusunu gerek yasamin icindeki bazi durumlari kendi politika statuslarini ekrana getirmek icin kullandilar.
Su mesele icin cok sansis ciktik ki CTP birlesik bilmedigimiz kimseller iktidarda bulundular .... Ve uzucu tarafi UBP kullanarak fiyasko yarattilar.
Ayni zamanda sayin basbakanimizi kukla olarak kullalan bir genel baskani Talat bulundu.
Sayin Talat bizi bu durumlara getirren sahis ...capraz oymus ..,..CB makamindan serefli ayrilmayan ve sov olarak is arabasiyla ayrilan birisi.....daha cok olumsuz durumlara bulundu.
Su meselesi kullanarak bir hareket yapmak ve kendisini bir yine yuksek makama getirmektir ,
Gecmis hukemetlerin imzaladigi su projesini degistirmek ve dis ulkelerde aferin almaktir .
Nice cozum olacakmis tir diye ve herkes biliyor cozum olmus 74 de...ve herkesin gorevi bu ulkeyi yuceltmektir ........komsularimiz dunyayi geziyor anlasmalara yapiyorlar ....parali asker Yunanistandan getiriyorlar ....Biz ne yazik kendi kendimizi yiyiyoruz..

Alper Tenekeci
Alper Tenekeci - 9 yıl Önce

Tebrik ederim. Bu düşüncelerle mücehhez bir siyasi parti bir hükümet gereklidir. Fakat yok. Hiç bir siyasi parti böyle değil. Milliyetçi ve bu fikirlere sahip bir siyasi oluşum da yok.
Keşke bir okul olsa da bunlar siyasete girdceklere öğretilse halk da biz de DEVLETİMİZ VAR SAYGINDIR DİYEBİLSEK.
SİZİ YAZINIZDAN DOLAYI TEKRAR TEBRİK EDERİM.

Ormancioglu30@gmail.com
[email protected] - 9 yıl Önce

Rumlarda her türlü manevra, dansözlük mevcuttur, her attıkları adım altında yatan hızlısı nedir Biliyormusunuz? Soykırım ve sadece ENOSİS. Bunu adım gibi biliyorum ve uyanık olmaz ve o fırsatı verirsek bunu gerçeklestireceklerinden kimsenin kuşkusu olmasın

banner608

banner474