banner564

Devlet Adamlığı...

Devlet adamı, devleti yöneten ya da devlet yönetiminde çok önemli rol oynayan kişi. Devlet adamı terimi ulusal ya da uluslararası alanda siyasette ya da kamu yönetiminde uzun süre görev almış ve saygın bir kariyere sahip olmuş kişileri kapsar.
Ünlü filozof ve bilim adamı Farabi (890-950) bir eserinde iyi bir devlet adamında şu özelliklerin hepsi değilse de çoğunun bulunmasını gerekli görmüştür;
• Vücudu tam, organları sağlam olmalıdır.
• Kavrayışı yüksek olmalıdır.
• Hafızası güçlü olmalıdır.
• Uyanık, zeki olmalıdır.
• Güzel konuşmalıdır.
• Öğretme ve öğrenmeyi sevmelidir.
• Yemeye, içmeye ve kadınlara düşkün olmamalıdır.
• Doğruluk ve doğruları sevmelidir. Yalandan, yalancılardan uzak olmalıdır.
• Asil şeyleri sevmeli, dünya malına ihtiraslı olmamalıdır.
• Adaleti ve adilleri sevmeli, zulüm ve zalimlerden nefret etmelidir.
• Mutedil huylu olmalı, kendisinden adalet istenince inatçı olmamalıdır. Kötülük yapması istenince buna şiddetle karşı koymalıdır.
• Azimli ve iradeli olmalıdır.
• Bilgili olmalıdır.
• Önceki yöneticilerin koyduğu kuralları bilmeli ve tanımalıdır.
• Kanun koyarken akıl ve mantığını kullanmalıdır.
• Koyduğu hükümler, ülke çıkarlarından kaynaklanmalıdır.
• Koyduğu kuralları güzel bir dille halka anlatmalıdır.
• Savaş sanatını bilmeli ve savaş için dayanıklı olmalıdır.
Bir kere KKTC’de son yılarda “politikacı” ile “devlet adamlığı” birbirinden kesin çizgilerle ayrılmıştır. Klasik bir özdeyiş vardır: “Politikacı bugünü, devlet adamı ise yarını düşünür.” Bu söz en azından bir devletin başındaki bir liderin nasıl olması gerektiğini bize açıklar. Oysa Dr. Fazıl Küçük ve sonra bazı istisnalar hariç (Rauf Denktaş ve Dr. Derviş Eroğlu) bizdeki liderlerin devlet adamlığına ne kadar layık olduklarını söylemeye gerek bile yoktur sanıyorum. Hemen hemen hepsi kendi koltuklarını korumanın ve yeniden seçilebilmeyi garantilemenin mücadelesini vermişlerdir. İrsen Küçük döneminde devlet yönetimindeki keyfiyetin fazla genişlemiş olduğunu düşünüyorum. Küçük ve sonrasında siyaset biliminde bizim “lider diktası”, “iktidarın kişiselleşmesi” ve saire şekillerde ifade ettiğimiz yozlaşmalar artmıştır. Sadece İrsen Küçük’ün günahını almayalım ama, Küçük dönemi ve sonrasında adam kayırmacılık inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Hemen hemen her kurumda yine liyakat yerine kayırmacılık hakim olmuştur. Bugün halkın büyük bir kesmi tarafından inanılan ve kanaat bulan görüş maaalesef “devlet yönetiminde torpil olmadan bir işe girmek hemen hemen imkansız” görüşüdür. Bu öylesine yaygınlaşmıştır ki, artık bu yozlaşmayı insanlarımız kabullenir olmuş, ve bu konuda çaresiz ve seyirci kalmaktan öteye bir şeye yapamayacaklarına inanır olmuşlardır.
İşte yeni siyasetdeki siyasteçiler “Devlet Adamlığı” anlayışı, yıllar öncesinde Farabi’nin söylemiş olduğu çoğu özzelliğini yitimiş ve KKTC’de halkın siyasetçiye olan güvenini zedelemiştir. Bu güveni sadece ve sadece yine siyasetçiler kazanacaktır. Nasıl mı??? Hep beraber göreceğiz......
YORUM EKLE

banner608

banner473