banner564

Değişmeyen hedef ve bizler

  Kıbrıs Türk tarafında karmaşık düşünceler vardır...
  En ufak bir şeye kızan birçok insan; ne getireceğini, ne götüreceğini düşünmeden “Çözümden başka şans yok” diyor...
  Bazıları geçmişte yaşanan acıları bildiği, hatta yaşadığı halde, gençlere doğruları anlatmak yerine “Bizi Anavatanlar veya Emperyalistler bu hale düşürdü” diyerek, bundan sonra AB içinde benzeri durumların yaşanmayacağını söyleyebiliyor...
  Hatta çok azınlıkta olsa bile bir kesim “Bütün bu olayları Denktaş ve TMT başlattı” diyecek kadar, gerçekleri ters yüz edebiliyor...
  Geldiğimiz noktada en ciddi sorunumuz, gerçekleri tahlil edememek, boş konuşmak, hatta ateşle dans edecek kadar çılgın görüşler savunabilmektir...
  Gençlerin işsizliğinden yararlananlar vardır...
  Devlette terfi edemediği için intikam peşinde koşanlar, çözüm olması halinde tüm ekonomik sıkıntıların ortadan kalkacağı yalanına aldatılanlar da vardır...
  Yaşı ilerlemiş bazı insanlarımız dahi, Rum tarafından gelen haberlerden habersiz bir şekilde, okuma alışkanlığını terk etmiş, sağlıklı düşünme özelliğini kaybetmiş vaziyette ‘Kıbrıslı Rumların artık değiştiğini’ söyleyebiliyor ve bu hayali düşüncelerle elindekileri de kaybedecek bir çizgide ilerleyebiliyor...
  Halbuki işin gerçekleri çok farklıdır...

Onlar propagandayı çok iyi beceriyor

  İşin gerçeği, Kıbrıslı Rumlarda ‘ulusal davaya’ bağlılık tamdır...
  Kişisel kazanç kaybından, işsizlikten ve günlük yaşamında karşılaştığı sorunlardan dolayı, ulusal davaya bağlılıktan feragat edebilecek insan sayıları yok denecek kadar azdır...
  Tarihin sayfalarını gerilere doğru çevirelim...
  Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 3 yıl sonra, Türklere saldıran EOKA’cıların silahları nereden gelmişti?..
  EOKA’cıların komutanı kimdi?..
  Grivas adını unutabilir misiniz?..
  Kıbrıs’ı kana bulayan bu Yunan generalinin ‘günlük not defterinde’ adaya silahların hangi gün, hengi saatlerde çıkarıldığına dair bilgiler vardır...
  Ancak bunları öğrenmek için okumak gerekiyor...
  Gelelim 15 Temmuz 1974’e...
  Kıbrıs’ta darbeyi başlatan Yunan Cuntası değil midir?..
  Kıbrıs’ta yasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye çalışan ve 20 Temmuz 1974’te Türk müdahalesini zorunlu kılan Yunanistan’dır...
  Dolayısıyla ‘son 42 yıldan bu yana’ felaket yaşadıklarını iddia ediyorlarsa, bunun tek sorumlusu Anavatanlarıdır...
  Gelelim son darbeye...
  Rum tarafında 2012-2013 yıllarında alevlenen ekonomik krizin başlangıç merkezi de Yunanistan’dır...
  Kıbrıs bankalarında biriken mevduatları ‘Ellada, Ellada’ diyerek Anavatanlarına transfer ettikleri için, Yunanistan’daki bankaların iflası sonrasında onlar da topluca iflas etmiş oldu...
  Bankalardaki mevduatların yüzde 40’ı traşlandı...
  Çok sayıda insan bir gün içinde zenginlikten, fakirler sınıfına girdi...
  Fakat Yunan elçiliği önünde hiç kimse protesto eylemi yapmadı...

‘Hepimiz Eleniz’ dediler
 
  Onlarda “Hepimiz Eleniz” diye bir slogan vardır...
  Ne kadar felaket yaşanırsa yaşansın, Yunanistan’a dil uzatan, tepki gösteren veya “bırak yakamızı” diyen yoktur...
  Olamaz da...
  Onların siyasetini, propaganda faaliyetlerini başından beri organize den Yunanistan’dır...
  Özellikle son 2-3 yıl içinde bunu daha belirgin hale getirdiler...
  Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Kocas, garantilerin kaldırılması konusunda Rum liderliğini yönlendiren ve hareketlerini organize eden kişidir...
  Bunları göremez duruma gelenlere şaşmak lazım...
  Kıbrıs sorununun 53 yıldan beri çözümsüz kalmasının ana nedeninin ENOSİS olduğunu inkar edenlere de şaşmak lazım...
  Onlarda ENOSİS ruhu hiçbir zaman ölmedi...
  ‘Nihai hedef’ dedikleri mesele budur...
  Vakit geç olmadan bunu görebilir ve kalemizi sağlam tutabilirsek, o hedefi asla gerçekleştiremezler...
  Delikleri çoğaltırsak, işte o zaman kendi sonumuzu getirmiş oluruz...
YORUM EKLE
YORUMLAR
Kamil Özkaloğlu
Kamil Özkaloğlu - 9 yıl Önce

Bilgisizlik, bilinçsizlik gerçekten diz boyu. İnsan anlamakta güçlük çekiyor. En üzücü olanı da gençlerin aldatılmaktan kaynaklanan ve belirttiğiniz gibi birçoğunun okuma özürlü olmasınddn doğan bilgi yoksunluğudur. Beni Güzelyurt toplantısında o gencin "Futbol oynayamıyorum" gerekçesiyle devletini inkar ederek Federasyonu savunması olmuştur...

banner608

banner473