banner564

Defterin son sayfası

  Sayfaları geri çevirelim ve okumaya başlayalım...
  Adam “Barbaros Hayreddin Paşa Gemisi gidecek. Aksi halde görüşmeler başlamaz” diyor...
  Kabul ediyoruz...
  Ve Barbaros gidiyor...
  Adam, müzakere masasında Akıncı’ya “Gerilim yaratacak faaliyetlerden kaçınalım” diyor...
  Bir hafta sonra Yunanistan ve İsrail ile ‘Ortak Savunma Anlaşması’ imzalıyor...
  Sonra bu anlaşmalara Mısır’ı da ekliyor...
  Kıbrıs Türk tarafı ‘sırf çözüm olsun diye’ masada oturmaya devam edince, daha da cesaretleniyor ve doğal gaz sondaj çalışmalarında yeni ihale süreçlerini başlatıyor...
  “Bu benim egemenlik sahamdır, kimse karışamaz” diyerek, iki topluma ait olan doğal zenginlikleri tek başına ele geçirmeye çalışıyor...
  Kıbrıs Türk tarafı bunu da sineye çekiyor...
  Bu arada müzakerelerde ilerlemeler oluyor...
  Ama tek yanlı!..
  Mülkiyette öncelik mal sahibine veriliyor...
  Dört özgürlük kabul ediliyor...
  Kıbrıs Türk tarafı müthiş bir cesaretle ‘garantilerin tapu olmadığını’ açıklayınca, Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas ile Anastasiadis her gün, her saat, her dakika, garantilerle ilgili açıklama yapmaya başlıyor:
  “İşe yaramaz, çağdışı garantörlükler sonlandırılmalı...”

Türkler dörde bir
 
  Eski sayfaları karıştırdıkça karşımıza bilinmeyenler de çıkıyor...
  Bunlardan bir tanesi nüfusla ilgili...
  Kıbrıs Türk tarafı nüfusun 220 bin olduğunu bildiriyor...
  Anastasiadis de 600 binli bir rakam ortaya koyuyor...
  Bir sonraki görüşmede “Allah kahretsin ben rakamları karıştırdım, bizim nüfus 802 binmiş” diyor ve bunu da kabul ettiriyor...
  Adam böylesi bir durumda cesaretlenmez mi?..
  Kendini Horoz Güreşi gibi görmez mi?..
  Elbette görür...
  Bu kez masaya ‘Dörde, bir’ teklifini getirir...
  Niyeti kötü...
  Yatak odamıza girecek ve kontrol edecek!..
  Türk’ler bir doğurursa, Yunan tarafı 4 doğuracak!...
  Halbuki bizim şarkımız var bu konuda:
  “Bir de yetmez 10 tane...” 
Adam bu şarkıyı beğenmedi...
  Sonsuza dek bir Türk’e 4 Yunan...
  Basit bir hesap yapalım...
  Çözümün ilk gününde Rum nüfusu 802 bin, Türk nüfusu 220 bin...
  On yıl sonra Türk nüfusu 20 bin artarsa, Rum nüfusu 80 bin artacak...
  Toplamda 882 bin Rum 240 bin Türk...

Ver bakalım haritayı
 
  Sayfaları çeviriyoruz ama Türk tarafının taleplerine olumlu bir yanıt verdiğini göremiyoruz...
  İki bölgeliliğin bozulmaması için ‘Birincil Hukuk’ şartından söz ediyoruz...
  Sigara içmeye çıkıyor...
  Dönüşümlü Başkanlığın kayda geçmesini istiyoruz...
  Tuvalete kaçıyor...
  Sonrasında Cenevre’de aşka davet ediyor...
  “Karlı Dağdaki Ateşim” ne güzel bir şarkıydı!..
  Orada haritayı da alarak, geri dönüş yapıyor...
  Bu arada ‘müthiş bir organizasyonla’ Rum partileri ve kilise üstlendikleri rolleri oynamaya başlıyor...
  Başpapaz “Azınlığın, çoğunluğu yönettiği nerede görülmüştür” diyerek, dönüşümlü başkanlığa izin vermeyeceğini açıklıyor...
  DİKO, Ulusal Konsey kararlarının dışına çıkıldığını belirterek Anastasiadis’e “Sakın Ulusal Konsey Kararlarının dışına çıkma” diyor...
  Demek ki; Ulusal Konsey kararları ‘Dönüşümlü Başkanlığa’ izin vermiyor!..
  Ardından ELAM Meclise ‘Enosis’ kararını götürüyor...
  “Türkler bilsin ki, biz bu hedeften vazgeçmedik...”
  Anastasiadis’in partisi komite aşamasında bu teklife destek veriyor...
  Genel kurul aşamasında çekimser kalıyor...
  Böylece Enosis kararı kabul ediliyor...
  Akıncı, müzakerelerin devam edebilmesi için bu kararın iptalini istiyor...
  Adam kapıyı vurup gidiyor...  

Türkler dışarı
 
  Adam “Türk askeri tamamen gidecek... Garantiler sona erecek... Burada çalışmak isteyen Türklerin izinlerini de Kıbrıs Türk devletçiği değil, federal hükümet verecek” diyor...
  Bununla da yetinmeyip, ikinci adımda Türk vatandaşlarına serbest dolaşımı reddediyor...
  Türkler dışarı da, Yunanlılar içeri mi?..
  Evet öyle...
  Neden?..
  Çünkü Yunanistan AB üyesi de ondan...
  Bizleri iyice aptal yerine koymak değil midir bu?..
  Tek Türk askeri kalmayacak derken, diğer yandan Rum ordusuna çoğunluğu Yunan vatandaşı olmak üzere 3 bin 600 profesyonel asker alıyor...
  Adam Türk vatandaşlarının çalışma izinlerine ipotek koymak isterken, diğer yandan bir Rum gazetesi, Rum okullarındaki öğretmenlerin yüzde 25’inin ‘bugünkü durumda bile’ Yunanlı olduğunu yazıyor...  
  Ve bunlar gözlerimizin önünde oluyor...
 Topluca teslim olmamızı istiyor...
  Türkiye’nin, uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan haklarını terk edip, bir daha dönmemek üzere adadan çıkmasını şart koşuyor...
  Şimdi bunlara bakarak, defterin son sayfasına bir şeylerin yazılması gerekiyor...
  Peki ne zaman?..
  Nisan’dan sonra...
YORUM EKLE

banner608

banner473