Ülkemizde benimsenen ve devletin de yasalarla yönlendirip zorladığı alçak, yaygın ve dağınık yapılaşma, kıt olan topraklarımızın gereksiz yere israf edilmesine sebep olmaktadır.
Bu hatalı yapılaşma sonucu, Girne’nin sahil şeridindeki, tarım arazilerinin, doğal yaşam alanlarının, harup ve zeytin ağaçlarının yok olmasına sebep olunmuştur.
Halen Mağusa, Girne, Lapta Alsancak ve diğer yerleşim yerlerinde 1. Sınıf topraklar, limon ve portakal bahçeleri arsa olarak satılıyor.
Bu uygulamanın devam etmesi durumunda, tarım arazileri geri dönüşümsüz kaybedilecek, birçok üretici tarımsal faaliyetlerden kopacak. Tarımsal ürünlerde dışa bağımlı olacağız. Doğal yaşamın barınabileceği kırsal alan kalmayacak.
Böylece, sözde çevrenin korunması gerekçesi ile yüksek yapılaşma engellenerek, doğal yaşamın barındığı ve tarımsal alanlar konut yapımında harcanıp yok edilecek.
Dünyanın tüm uygar ülkelerinde, sadece eski yerleşim yerlerindeki geleneksel yapı dokusu korunmakta, yeni semtlerde ise merkezi iskânın teşviki için de yüksek yapılanma teşvik edilmektedir.
Bizde de Mağusa surlar içinin eski dokunun bozulmaması için buraya çok katlı inşaat izni verilmemesi normaldir. Ancak geçmişteki argümanlara takılarak kalmak ve surlardan uzak olan İsmet İnönü bulvarındaki yolun sadece doğusundaki arsalara 2 kat sınırlandırılması koymak, mantığa sığmayan kaynak savurganlığıdır.
A.B üyesi Rum yönetiminde, Lefkoşa surlarının hemen yanında, çok katlı binalar bulunmaktadır. Lefkoşa’da da Çağlayan bölgesinde, surların hemen yanında da çok katlı binalar vardır.
Toprak kullanma uzmanı olarak, şehirlerin yeni semtlerinde belirlenecek uygun yerlerinde 20-30 kat gibi aşırıya gidilmemesi koşulu ile 10 kata kadar yüksek yapılaşmaya izin verilmesinin isabetli olacağı görüşündeyim.
Yalnız yüksek yapılaşmada, binaların etrafında mutlaka oto park, yeşil alan, ortak kullanma alanı için yeterli boş alan bırakılması, şart koşulmalıdır. Ayrıca çok katlı bina yapılacak yerlerde trafik yoğunluğu da dikkate alınmalıdır.
Ülkemizde arsa fiyatlarının günden güne aşırı derecede artması, kaynakların azalmasının sonucudur. Halen Beylerbeyi ve Lefkoşa’da Türk koçanlı arsalar, 350 bin sterline satılmaktadır. Oysa TV’deki reklamlara göre, bu fiyatın çok altında İspanya’da villa satılır.
Yerleşim yerlerinde inşaat için kullanılabilecek araziler azaldıkça, arsa fiyatları anormal derecede artıyor. Arsa fiyatlarındaki anormal artış da, tarımsal üretim yapılan arazilerin arsa olarak satılmasını cazip duruma getirmektedir.
Öte yandan yaygın ve dağınık yapılaşmada yağmur suyu drenaj tesisi, elektrik su telefon temini ve belediye hizmetlerinin sunulmasının maliyeti çok yüksek olur.
Ayrıca yerleşim yerlerinin çok geniş alana yayılması, devlet hizmetlerinin sunulmasını zorlaştırır.
Halen şehir merkezlerinde 10-15 yıl önce yapılan villaların şimdi yıkılarak yerlerine çok katlı binalar yapılması, halkın siyasi yetkililerden önce, arazi tasarrufunun değerini kavradığını gösterir.
Ancak halkın gerisinde kalan devletin ve bazı tutucu çevrelerin hala daha zamanımızla çelişen gerekçelerle, çok katlı yapılaşmayı engellediği dikkati çekmektedir.
Kişisel görüşüme göre, yeni imar planı hazırlanması çalışmalarında konu üzerinde çok değerli deneyime sahip olan anavatandaki ilgili kuruluşlarından veya KKTC’deki Üniversitelerden mutlaka teknik bilgi yardımı alınması isabetli olacaktır.