banner564

Çözüme ne kadar hazırız?

 Demokrasi ile yönetilmek hakkımızdır...
 Ama bize demokrasiyi yanlış öğrettiler...
 Üretmeyen, satmayan, Türkiye’den aldığı paraları aybaşlarında kamu görevlilerine ve binlerce emekliye pay etmekten başka birşey yapmayan...
 Akdeniz köyünün 2 bin metreden daha kısa su borusunu değiştirmek için basit bir projeyi 

4 ayda hazırlamayan...
 
 Halkına adaletli bir gelir ortamı yaratamayan...
 Çukur yollarını asfalt ile kapatamayan...
 Musluklarından kullanılabilir su akıtamayan...
 Üçlü kararname maskaralığı altında kamu düzenini yerle bir edip, devleti batıran...
 Her meseleye partizanlığı bulaştıran...
 Sendikacılık ve grev hakları konusunda sadece KKTC’ye özgü bir düzen yaratan...
 Narenciye ve patates üretimini geri götüren...
 Hastalıklı hayvanları tedavi edemeyen...
 Yatırımcılarla alay eden, usandırıp, bıktırıp ülkeden kaçıran...
 Mağusa Limanı’na 41 yılda 41 kuruşluk yatırım yapmayan...
 Girne-Alanya-Antalya-Marmaris arasında bir kruvaziyer işletmesini başaramayan...
 Eğitimdeki yanlışları hala göremeyen ve düzenlemeye gidemeyen...
 Ganimet sarhoşluğu içinde paha biçilmez olanakları yok eden...
 Yeşil adayı betonlaştıran...
 Asırlık dere yataklarını yok eden, pınarları kurutan...
 Kalp ve kanser hastalıklarında rekor kıran...
 Nasıl bir gelecek istediğini belirleyemeyen, proje üretemeyen...
 Partizanlıktan uzak kalmış ‘yetenekli ve değerli insanları’ ülkeden kaçıran...
 Övündüğümüz iki yerli ürünü, hellim ve şeftali kebabını yenmez hale getiren...
 Rüşvet, yolsuzluk, suistimal olaylarını sürekli örtbas eden...
 Kuzeyde efelenirken, güneye geçildiğinde ‘devlet otoritesi’ karşısında titreyip, kendine gelen...

Ey siyasiler...

 Hemen her yılın yarısını seçim propagandası ile geçiriyorsunuz...
 Devlet hizmetleri yerlerde sürünürken...
 İş veya terfi bekleyen...
 Kredi sorunu yaşayan...
 Evini geçindiremeyen insanları yine kutuplara ayırdınız...
 Kıbrıs Türk halkı; her seçim döneminde parçalara ayrıldı...
 En yakın arkadaşlar, dostlar ve akrabalar ‘sosyal medyada’ birbirlerini kırıp, geçirdi...
 Hangisi daha barışçı, ya da daha milliyetçi!..
 Hangisi adaya barış getirecek, hangisi adayı satacak!!!
Böyle mi çözeceğiz?
 Peki böylesi bir ortamda, Kıbrıs sorununu nasıl çözeceğiz?..
 Haklarımızı nasıl elde edeceğiz?..
 Haklarımızı kaybettiğimizde başımıza neler gelecek?..
 Neler olacak?..
 Başımızı yastığa koyduğumuzda hiç mi düşünmüyoruz nelerin olabileceğini?..
 Güçlü bir KKTC’nin masada elde edecekleri ile bugünkü yapıda başımıza nelerin gelebileceğini iyi düşünmeliyiz...
 Eldekileri teslim etmekten başka yapabilecek neyimiz kaldı?..
 Bu yapı ile çözüme hazır mıyız?..
 Gerekli önlemlerin önceden alınmaması halinde; çözüm olduğu gün nerede yatacağımızı, maaşı kimden alacağımzı, eve ne götüreceğimizi iyice düşünmeliyiz...
 Yolun sonundayız...
  “Bu defa da birşey olmaz” demek yerine “Ya olursa?” sorusuna bir cevap bulalım...
  Çözüm olacakmış gibi, evimizi toparlamaya başlayalım...
  Aksi halde çok acı çekeriz...
YORUM EKLE

banner471

banner473