Küçük bir ülkede yaşıyoruz...

   Buna karşın ölümlü trafik kazaları artarak devam ediyor...

   Polisin zaman zaman gerçekleştirdiği kontrollerde sürücülerin neredeyse yarıya yakını rapor ediliyor...

   Aşırı sürat, alkollü araba kullanımı, direksiyon başında cep telefonu ile konuşma ve mesajlaşma, suçların ilk sıralarında yer alıyor...

   Umudunu turizme ve eğitime bağlamış bir ülkede trafik suçlarının, buna bağlı olarak ölüm veya yaralanma olaylarının artması üzücüdür...

   Düşünün; bu yılın ilk 7 ayında trafik kazaları 24 can aldı...

   Bu insanların çoğu hayatının baharındaydı...

   Hem giden canlara, hem de geride kalan yakınlarına yazık değil mi?

   Seçim alanlarında, TV ekranlarında, meclis kürsüsünde bol keseden atan siyasilerin, daha sonra bu tür sorunlarla ilgilenmemeleri ve caydırıcı önlemlerin alınmaması gerçekten üzücüdür...

   Kanser ve kalp hastalıkları en önemli sorunlarımızdandır...

   Ancak trafik kazaları da en az kalp ve kanser hastalıkları kadar önemlidir...

   Yollarda kesinlikle can güvenliği yoktur...

   Trafikte seyreden araçların büyük bir kısmı arızalı ve sakıncalıdır...

   Frenleri tutmayan, lastikleri aşınmış, ikaz lambaları çalışmayan, hatta akşamları farları yanmayan araçlar vardır...

   Bunların trafikte seyretmelerine göz yumuluyor...

   

Devlet baba nerede?

   
   Devlet baba yapması gerekenleri yapmadığı için, sürücülerin sorumsuzlukları daha da artıyor...

   Sürücülerin önemli bir kısmı sağa veya sola döneceklerinde ikaz ışıklarını çalıştırmıyor...

   Yaya geçitlerinde durmanın şart olduğunu bilmezden geliyor...

   Kırmızı ışıkta geçmeyi ‘kuraldan’ sayıyor...

   Peki bunlar önlenemez suçlar mı?..

   Lefkoşa’da Başbakanlık kavşağına, Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’na, hastane önüne kamera yerleştirilemez mi?

   Polis denetimleri yapılamaz mı?

   Personel eksikliği mi var?

   O zaman, personel sayısı fazla olanların bir kısmını eğitimden geçirerek trafik hizmetlerine kaydırınız…

   Eğer bu kadar basit işler de yapılamıyorsa; o zaman bu ülkenin yönetim mekanizmasında sorun var demektir...

   Hükümetlerin birinci görevi, sorunlara çare üretmektir...

   Mazeret üreterek, sorunların çözümünü başaramaz, halkınızı mutlu edemezsiniz...

  

Yabancının uyarısı

 
   Kıbrıs’ı çok sevdiği için hayatının son zamanını burada geçirme kararı alan bir İngiliz’in  duygu ve düşüncelerini aktararak bugünkü yazımı sonlandırmak istiyorum...

   Şöyle diyor:

   “İlk geldiğimde burası farklı bir yerdi. Çevre daha temiz, yollar daha güvenliydi. Fakat bazı güzellikleri kaybediyorsunuz. Ayrıca ölümlü trafik kazaları yüzünden güvenilir bir ülke olarak anılmıyorsunuz... Ülkenizdeki trafik kazaları nüfusunuza göre çok fazla. Bu canavara dikkat ediniz... Sadece turistler için değil, adada yaşayanlar için de büyük tehlikedir.”