Bastığımız, yaşadığımız toprağa her gün kirli, tuzlu sular boşaltılıyor. Bu yüzden bastığımız, yaşadığımız toprakta çamur alanları oluşuyor. Kimimiz bu çamur alanlarına basıyor, kimimizde kenarından seyrediyoruz. 
Ama çamur alanlarının içinde olanlar ya da kenarından seyredenler; bir birleri ile “aşağına kadar battı, yok dizine, yok boyuna kadar battı” diye tartışıyor. Çamurun içinde debelenenler; seyredenlere, “senin de üstüne sıçradı” diye laf dalaşı yapıyor. 
Velhasılıkelam, ekonomik ve demokratik yaşamımızda tarihimizin gördüğü en ciddi çamur deryasının içindeyiz. Bu halde dahi birbirimizle didişmek ve debelenme halindeyiz. Bizi çamur deryası içine sokmak niyeti ile suyu boca edenler, bu didişme ve debelenmeyi keyifle seyrediyor. Üstelik bu öyle bir hal aldı ki; bu çamur deryasını büyütmek ve geliştirmek için de her gün bir başka model tankerle tuzlu ve kirli suyu boca etmekten de geri durmuyorlar… Bu hal içinde dahi birbirimizle debelenmek ve itişmek ile uğraşmaya ha babam devam ediyoruz. Bu çamur deryasının bu hal nedeni ile bir bataklığa döneceği ise kesindir. İşte o zaman da bu bataklık içinde olanları veya kenarında seyredenleri de içine çekecektir.
Bu nedenle öncelikle bu kirli ve tuzlu suyu taşıyan kanallar, tankerler, nasıl ele alınacak? Bunu konuşup, tartışmalı. Sonra bu suyu taşıyan kanalların nasıl tıkanacağı, tankerlerin nasıl durdurulacağı üzerine konuşmayı yoğunlaştırmalıyız. Bununla birlikte aynı zamanda, oluşan çamuru nasıl kurutacağız? Kuruttuktan sonra, bu toprakları yeniden nasıl verimli, bereketli bir hale sokacağız? Bunları konuşmamız gerekir. Birbirimizle didişmek, cebelleşmek yerine; dinlemek, saygı duymak ve ne dendiğini anlamaya çalışmayı öne almalıyız.
Yani çamurun içinde ya da kenarında olan insanlar olarak, yalnız çamuru kurutmak üzerine değil, aynı zamanda bir daha çamura, düşmemek için ne yapmamız gerektiğini de konuşmalıyız. Bunun için kendi aramızda özel - kamu kavgası ya da sanayici, turizmci çatışması veya esnaf, üretici çelişkisi; hele hele dindar laik, Türkiyeli Kıbrıslı çekişmesini gündeme dahi almamak gerekir. Ortak çıkar nedir? Üretken ekonomi, sosyal adalet ve demokratik hukuk devleti. Bu ortak paydalarda buluşan her kesim birlikte ortak demokratik enerjiyi yaratmalıdır. Bu enerjinin temeli de bu topraklarda yaşayan insanların, özgür iradesi ile temellendirdiği demokratik toplumsal duruşu ve kararı olmalıdır. Yani üretken bir ekonomide, demokratik hukuk devleti ilkelerinde sosyal adalete dayanan bir toplum yapısı.
Bu yüzden çamur deryası içinde debelenmek yerine; yarını, bu ilkeler zemininde geliştirme temeline sarılmanın tam zamanı şimdidir.