Güney Kıbrıs ağır bir ekonomik kriz yaşıyor...
Her iki gençten bir tanesi işsizdir...
Bundan iki yıl öncesine kadar Avrupa’nın ‘en refah’ ülkelerinden biri iken, şu anda AB üyesi ülkeler arasında ‘fakiri ve işsizi’ en çok olan ülkelerden biri haline geldi...
Bunun nedenleri biliniyor...
Bir yandan ‘Ellada...Ellada...’ diyerek, yüksek faiz alacakları umuduyla Anavatanlarına yüklü miktarda para transfer ettiler...
Anavatanları ‘tembellik’ nedeniyle battıktan sonra, Kıbrıslı Rumların paraları da battı...
Ondan sonra hep birlikte fakirleştiler...
Buna karşın krizden çıkabilmek için canla, başla çalışıyorlar...
Özellikle de turizm faaliyetlerine her zamankinden daha çok önem verdiler...
Larnaka’nın yanı sıra Baf Havaalanı’na charter uçak seferleri düzenlenmesi için, çok sayıda özel havayolu şirketi ve tur operatörüyle anlaşma yaptılar...
Yatırımcılara her türlü teşviği sağlarken, Havaalanı vergilerini aşağıya çektiler...
Böylece, bu yılın ilk 8 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 7 oranında turist artışı sağladılar...
İlk 8 ayda güneyi ziyaret eden turist sayısı 2 milyon 51 bin oldu...
Turizmden elde edilen gelir ise bir milyar 424 milyon Euro’ya yükseldi...
Bizde olamaz mı?
Rakamlara baktığımız zaman, Güney Kıbrıs’ın turizmde başarılı olduğunu rahatlıkla görebiliriz...
Peki kuzeyde benzeri bir başarı sağlanamaz mı?..
Elbette sağlanır...
Ama bunun için ciddi önlemlerin alınması gerekir...
Turizmde karar vericilerin deneyimli olması, yatırımcılara kötü gözle bakmak yerine yardımcı olması, dayanışma içine girmesi, teşvik etmesi gerekir...
Havayolu şirketlerinin sayısını artırmalı, özellikle de THY’nin, bazı Avrupa ve İslam ülkeleriyle Ercan arasında aktarmasız sefer düzenlemesi teşvik edilmeli, KKTC yetkililerinin bu konudaki talepleri kararlı bir şekilde Ankara’ya aktarmaları gerekir...
Ülkenin temiz tutulması, çevrenin korunması gerekir...
Tüketim maddeleri başta olmak üzere, turizm girdilerinin ucuzlaması, tamamen vergisiz olması gerekir...
Yatırım yapanların ödüllendirilmesi, güneyde olduğu gibi vatandaşlık verilmesi gerekir...
Güzel günler için fedakarlık
Turizmin gelişmesi, bir ülkenin kalkınması, insanların refah düzeyinin artması demektir...
Köylünün ve sanayicinin daha çok üretmesi, hayvancının, çiftçinin daha çok satması ve daha çok kazanması demektir...
Ama önce iyi niyet...
Sonra bilgi, görgü, deneyim ve doğru icraat...
Singapur’un yüzölçümü 718 kilometre kare, Kuzey Kıbrıs’ın ise 3 bin 242 kilometre karedir...
Nüfusu 5 milyon 470 bin olan Singapur’u geçtiğimiz yıl 15 milyon 500 bin kişi ziyaret etti...
Bir yandan turizm, diğer yandan kaliteli eğitimi ile Singapur halkının rehaf düzeyi sürekli yükseliyor...
Son tahminlere göre fert başına düşen milli gelir 55 bin doların üzerindedir...
Bizdekinin tam 5 katı...
Kuşkusuz; turistler bu ülkeye kendiliğinden gitmiyorlar...
Turizm örgütü sürekli toplantılar, konferanslar, seminerler ve festivaller düzenliyor...
Dünyanın dört bir yanından insanlar bu tür organizasyonlara davet edilip, Singapur’un tanıtımına büyük katkı yapıyorlar...
Durum böyle olunca herkes kazanıyor...
Otelci, taksici, lokantacı, gece kulüpleri, barlar, tarımcılar, sanayiciler, hayvancılar, küçük esnaf ve tüccarlar...
KKTC ise, turizm yönetiminde ve planlamasında henüz gerekli başarıyı yakalamamış olsa da, büyük yatırımlarla bu ülkeye hayat veren bazı otellerin şahsi girişimleri sonucunda gerçekleşen etkinlikler hepimizin umudunu artırıyor...
Son olarak Merit Park otelin düzenlediği tavla turnuvası buna bir örnektir...
Brezilya, Çin gibi uzak ülkelerden 350 kişi bu turnuvaya katılmak için adamıza geldi...
Turizmin ölü sezonunda bunun başaranların alkışlanması ve örnek alınması gerekir...
İnanıyoruz ki; ilgili bakanlık, özellikle de teknik sorumlular ve bürokratlar, özel girişimcilerle ‘diyalog içine girer’ ve ‘dayanışmayı artırırlarsa’ bu tür organizasyonlarla ülkemize çok daha fazla turist çekebiliriz...
Hele ulaşımdaki beklentiler gerçekleşirse, birkaç yıl içinde güney ile yarışabilir rakamları yakalarız...
İnanarak çalışmak ve iyi niyetli olmak, başarıyı erken getirir...
