Başbakan Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon ile görüşerek, Kıbrıs sorununun çözümüne bir kez daha destek verdi...
Davutoğlu, Türkiye’nin bu konuda kararlılığını bir kez daha teyit ederken, ortaya bir de plan önerisi koydu:
“Rumlar Annan Planını reddetti. Siz de Ban Planı hazırlayınız...”
Çok samimi ve çok ciddi bir öneri değil mi?..
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Türkiye’nin bu yaklaşımından büyük bir mutluluk duydu...
Ama, Rum tarafının ‘Hayır’cı yaklaşımını bildiği için, yeni bir plan konusunda kamuoyuna açıklama yapmadı...
Rum tarafı ise, Davutoğlu’nun bu yeni jestini protestolarla karşıladı...
Hemen tüm siyasi parti yetkilileri, yeni bir çözüm planı hazırlanmasına karşı olduğunu açıkladı...
Daha ortada hiçbir şey yok iken topluca “OHİ” dediler...
Gerçekten anlaşılır gibi değil...
Ne yeni bir plan istiyorlar...
Ne de uluslararası bir konferans...
Öyleyse Kıbrıs meselesi ne şekilde çözülecek?..
Egemenlik iddiası
Onlara göre; Kıbrıs sorununun çözülmesi için, Türkiye’nin adadan çekilmesi gerekiyor...
Askerler ve göçmenler gittikten sonra, bir avuç Kıbrıs Türkü’nü ‘adam etmek’ hiç de zor değil...
Rum polisi ve askeri gereğini yerine getirir!!!
Nasıl mı?..
Herkesi eski evine gönderir ve egemenliğini tüm adaya yaymak suretiyle işi bitirir...
Böylesi bir durumda adada Kıbrıs Türkü diye birşey kalmaz...
Elbette üç, beş günde bitmez...
Ama birkaç yıl içinde hesap temizlenir...
Rumların başından beri hedefi budur...
Bu değişmez hedefe ulaşabilmek için ‘şartların oluşmasını’ bekliyorlar...
Türkiye’deki devalüasyonlardan medet umdular...
PKK saldırıları da onlar için büyük bir umuttu...
EDEK partisinin onursal başkanı Dr.Vassos Lissarides’in ‘komutan olarak’, PKK’lıları eğittiği bilinen bir gerçektir...
Ne var ki; bugüne kadar umdukları dağlara karlar yağdı...
Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü devam ederken, Kuzey Kıbrıs’ta nüfus 300 bini de aştı...
Dünya standartlarında oteller yapıldı...
Turist sayısı bir milyona yaklaştı...
Yakında su geliyor...
KKTC’yi yönetenler suyun yönetimini becerebilir, tarıma ve turizme destek verilirse, burası kısa sürede çok hızlı bir kalkınma sürecine girer...
Yapılması gereken bellidir
Rum tarafı Birleşmiş Milletler’in hazırlayacağı dengeli bir anlaşmanın yanı sıra, uluslararası bir konferansı da kabul etmiyor...
Neden?..
Uzun vadeli mücadele planına uymuyor da ondan...
Uluslararası bir konferansta ‘iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu’ kabul etmek zorunda kalacaklarını bildikleri için ona da ‘OHİ’ diyorlar...
Peki biz ne yapacağız?..
Onların egemenliği altına girinceye kadar müzakere masasında mı bekleyeceğiz?..
Yoksa kendi önümüze mi bakacağız?..
Karar zamanı yakın!..