Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların ‘eskiden birlikte mutluluk içinde yaşadıklarına’ ilişkin iddialar doğru değildir...
“Birlikte ne güzel yaşıyorlardı” iddiası tamamen Rum propagandasının yarattığı bir uydurmadır...
Birlikte mutluluk içinde yaşamış olsaydık; 1960’ta kurulan devleti 3 yıl gibi kısa bir sürede silah zoruyla yıkmazlardı...
Kıbrıslı Türkleri kendi köylerinden ve evlerinden kovmazlardı...
Babalarımız, dedelerimiz ‘ata yadigarı evlerini’ terk etmez veya yok pahasına satıp göç yollarına düşmezdi...
Keşke; birlikte mutlu olabilseydik...
Keşke; bu adanın nimetlerini birlikte paylaşabilseydik...
Keşke çatışmalar, katliamlar, savaşlar yaşanmasaydı...
Keşke; 20 Temmuz 1974 sonrasında Türk düşmanlığına dayalı Rum eğitim sistemi değiştirilseydi...
Keşke; Rum Meclisi; müzakerelerin en kiritik aşamasında Enosis kararı almak yerine bu ideali tarihe gömdüklerini açıklasaydı...
Keşke; Rum tarih kitaplarından ‘En iyi Türk ölü Türk’ ifadesi kaldırılsaydı...
Bizim gönlümüzden geçen, güzel adamızın iki toplum tarafından eşit şekilde paylaşılmasıdır...
Her iki toplumun da güvenlik ve refah içinde yaşamasıdır...
Ne var ki; Rum eğitim sistemi ve kilise yönetimi buna izin vermiyor...
Bundan sonraki süreçte ‘ilişkileri iyileştirmenin daha da zor olacağını’ bir yerlere yazalım...
Çünkü ilk ve orta dereceli okullardan sonra devlet kreşlerinin yönetimi dahi kiliseye verildi...
Kilisenin, Rum çocuklarına neler öğrettiğini zaman zaman açıkladıkları için bizler de ‘uyanma’ şansı buluyoruz...
Türk bakkalından bir şişe su almak istemeyen Rum çocuğunun “Türklere para verirsem öteki dünyada beni yakarlar” demesi, kilisenin insanlık adına işlediği günahları anlamak için yeterlidir...
Öyleyse ne yapacağız?..
Rumların eğitim sisteminin değişmesini bekleyerek ömür tüketecek değiliz...
Eğitim sistemi değişecek, üzerinden de 50 yıl geçecek ve iki toplumun ‘birleşmesi’ belki o zaman gündeme gelebilecek...
Ayrılık yanlısı değiliz...
Ancak can güvenliğini tehlikeye atacak kadar da çılgın değiliz...
Şimdiki durumda önemli olan iç sorunları en hızlı şekilde ortadan kaldırmaktır...
Anamur suyunun tüm bölgelere ulaşması, elektriğin yeni yatırımlarla ucuzlaması, ulaşım olanaklarının artırılması, bozuk yolların tamiri, tam teşekküllü hastanenin hizmete girmesi gibi...
Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ’ın tüm bu konularda çalışmaların başlatıldığını açıklaması sevindiricidir...
Sayın Akdağ’ın kısa bir süre içinde yeniden adaya gelmesi ve günübirlik ziyarette Dipkarpaz’a kadar ulaşarak, yıllarca ihmal edilen kardeşlerimizle buluşması; temasların sonunda Türkiye’nin kararlılığını gösteren açıklamalar yapması ‘morallerin düzelmesi açısından’ mutluluk vericidir...
“Bu toprakların bundan sonra daha hızlı bir şekilde ilerlemesi” en büyük dileğimizdir...