banner564

Bu memleket daha iyi yönetilebilir elbette! Personel giderlerini kısarak ve yatırımlar yaparak!

Bütçe görüşmeleri devam ediyor. Meclis Genel Kurulu’nda bütçe giderlerini artıracak öneri yapılamaması önemli bir Anayasa hükmüdür. İster iktidarda, isterse muhalefette olsunlar milletvekilleri “maaşları artıralım” veya “çiftçilere para dağıtalım” diye öneri yapamazlar. Bu Anayasal kuralın varlık nedeni devlet gelirleri üstünden popülizm yapılmasını önlemektir. Aksi durumda Meclis Genel Kurulu’na 10 TL olarak gelen bütçe harcamaları, 100 TL olarak çıkabilirdi. Anayasa bunu önlüyor.
Anayasa, harcamaları artırmayı önlüyor ama gelirlerin hangi vergilerden oluştuğunu sorgulamayı önlemiyor. Böyle bir önlem olmamasına karşın KKTC’nin vergi gelirleri yine sorgulanmıyor. Halka ne kadar vergi yükledik? Bu vergilerin türleri nelerdir? 2024 yılı başında devletin topladığı vergiler ne kadar artacak? Uzun bütçe görüşmeleri sırasında bu konuda tek bir soru-yanıt duymadık.
Bütçede yer alan tahmine göre, 2024 yılında 58 milyar TL vergi toplanacak. Vergi miktarı, 2023 yılına göre %133 artacak. Ne enflasyon bu kadar arttı; ne de gerçek anlamada kazançlarımız ama devlet halktan bu kadar daha fazla vergi toplayacak.
Sorsak, “kayıt dışılıkla mücadele ediyor ve gelirlerimizi artırıyoruz” diyecekler… Oysa ne sanal bahis vergilendirildi ne de başka şey. Kamusal hizmetlerin yetersizliği nedeniyle giderek büyüyen sağlık ve eğitim alanındaki özel hizmetler zaten “nakit para” ile satılıyor; ne kaydı var, ne de kuydu!
Kayıt dışılıkla mücadele edildiği yoktur ama kayıt altındaki işlemlerden alınan vergi çeşitli yollarla artırılabiliyor. Daha önceleri çalışan emeklilere uygulanan vergi muafiyetleri kaldırılmış ve vergi yükleri artırılmıştır. Kimse bununla ilgilenmedi. Ne iktidar ne de muhalefet… Bütçe görüşmelerinde bunun lafını eden olduğunu da duymadık… 2024 yılı Ocak ayında her türlü kamusal hizmetin bedelinin arttığını duyacak ve şaşıracağız; Maliye Bakanlığı’nın bunun hazırlığını yapıp bitirdiğinden de emin olabilirsiniz.
Zaten vergi dediğin nedir ki? Mal veya hizmete yüklenen bir maliyettir ve bunu en sonunda tüketici ödemektedir. Ne kadar çok vergi, o kadar düşük refah! Bundan başka bir denklik de yoktur!
Bu durumda, ister muhalefette olsun ister iktidarda, Meclis kürsüsüne çıkarak “size bu hizmeti” vereceğiz diyen siyasilere sormak gerekiyor: Bunu da mı ödeyeceğiz? Sonuçta devlet ne hizmet verirse versin ne çıkar sağlarsa sağlasın, bunun bedelini halktan çatır çatır alıyor. 
Bize dağıtılan ulufelerin Türkiye’den geldiğini de sanmayın sakın… 2024 yılı bütçesinde halktan 58 milyar TL toplanması öngörülürken, Türkiye’nin yardımları 14 milyar TL olarak öngörülmüştür. Bu miktarın altyapıya harcanmasını savunan bir kişi olarak ulufe gibi dağıtılmasını elbette istemiyorum… Kaldı ki, bu devlet ayağını yorganına göre uzatsa, 58-60 milyar TL ile altyapımız için de ciddi yatırımlar yapabilirdik. 20 milyon TL’ye mal olacak okul binalarından kaç yüz tane yapabileceğimizi bir düşünün isterseniz. Çocuklarımızı 50-60 yıllık binalara mahkum etmez; okula korkarak göndermezdik.
Bu devletin sorunu, devlet gelir ve giderlerinin hakkıyla yönetilememesidir. Uzun bütçe görüşmeleri sırasında, var olan gelirlerin nasıl daha iyi yönetilebileceğini duymak isterdim doğrusu. İşte o zaman, bu halkın gerçekten “daha iyi yönetilebileceğine” de ikna olabilirdim.


58-60 milyar yıllık gelirle bir okul bile yapamıyorsak işte bu, “kötü yönetim” demektir!

YORUM EKLE

banner471

banner473