banner564

Bu kez olacak mı?

  Çok ilginç bir süreçten geçiyoruz...
  Türkiye’nin gündeminde FETO soruşturmaları, tutuklamalar, yargı süreçleri var...
  PKK, PYD, IŞİD ile mücadele var...
  Almanya ile İncirlik sorunu, Suriye ve Irak savaşları var...
  KKTC’nin gündemi çok daha farklı...
  Arazi tahsisleri, üniversite izinleri, süt fiyatları, yem zamları gündemin ilk sıralarında...
  Rumların gündeminde ise her zamankinden daha çok Kıbrıs sorunu var...
  Özellikle son iki yılda Akıncı ile Anastasiadis arasındaki müzakere sürecinde sağlanan ilerlemeler onları cesaretlendiriyor ve ‘daha çok taviz’ hedefiyle ‘ulusal bir politika’ yürütüyorlar...
  Zaman zaman medyaya yansıyan ‘görüş ayrılıkları’ sadece ve sadece ‘stratejik bir yöntem’ olarak kabul edilmelidir...
  Onlarda karar verici en büyük güç; Cumhurbaşkanı, Meclis veya hükümet değil, Ulusal Konsey’dir...
  Cumhurbaşkanı; Ulusal Konsey kararlarını uygulamakla mükelleftir...
  Ulusal Konsey kararlarında ise, Türkiye’nin garantörlüğünün kaldırılması, Türk askerlerinin de adadan tamamen çekilmesi vardır...

İkinci Cenevre konferansı
 
  Gelinen noktada, Rum Ulusal Konseyi tarafından ortaya konan şartların tam olarak karşılanması söz konusu değildir...
  Ancak; bu şartların hafifletilmesi ve tarafların ‘ortak bir noktada’ uzlaşması yönünde baskılar vardır...
  Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres, ABD ve AB yönetimleri ile istişare halinde Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamak için büyük bir çaba harcıyor...
  Türkiye ve KKTC yönetimleri de bu çabalara destek veriyor...
  New York zirvesinde, İkinci Cenevre Konferansı için ortak mutabakat sağlanması, büyük ölçüde dış baskıların bir sonucudur...
  Cumhurbaşkanı Akıncı’nın dünkü açıklamalarını değerlendirdiğimiz zaman ise; Haziran ayının ikinci yarısında çok ciddi ve kritik bir sürecin başlayacağını görebiliyoruz...
  Bu kez mutlaka bir sonuç için masaya oturuluyor...
  Taraflar ya kesin bir şekilde uzlaşacak ve bunu taahhüt edecek...
  Ya da kesin çözümsüzlüğün ilanı gerçekleşecek...
  İlk bakışta ‘çözüm’ için masaya oturulacağı görülüyor...
  Taraflardan herhangi birinin masadan kaçma şansı olmayacak...
  Güvenlik ve garantilerde ciddi değişimler gündeme gelebilecek...
  Toprak konusu kesin bir çizgiye oturtulacak...
  Baş döndürücü gelişmelerin yaşanacağı bir konferans olacak...
  Ondan sonra referandum süreci başlayacak ve kararı iki toplum verecek...

Ev ödevlerimizi yerine getirmeliyiz
 
  Gelinen aşamada KKTC hükümeti ve siyasi partilerin bugünden başlayarak çok daha ciddi bir pozisyon almaları ve ülkeyi ‘olası bir çözüme’ hazırlamaları gerekiyor...
  İç kısır çekişmelerle zaman harcamak yerine, kalıcı önlemlere yönelmek doğru olandır...
  Kurum ve kuruluşları, yerel yönetimleri, sağlık hizmetlerini AB standartlarına yükseltmek için ciddi adımlar atılmalı, olası yer değişimlerine karşı projeler hayata geçirilmelidir...
  Çözüm olsa da, olmasa da Kıbrıs Türk halkının yaşam kalitesini yükseltmek öncelikli hedef olmalıdır...
YORUM EKLE

banner471

banner474