banner564

Bölünme, Mitoz, Çoğalma

Çetin ve zorlu gündemlerimiz var. 9 Ocak Zirvesinin eli kulağında.
  Ekonomik sorunlar ciddi boyutlara ulaştı. 
  Verimsizlik ve çağdaş anlamda yeni bir devlet, kamu yönetimi ve toplum örgütlenmesine dönük ihtiyaç dorukta.
  Bütün bu zorlu gündemleri, toplumun geleceğe güçlü yürüyüşü için ele almak ve aşmak gerekiyor.
Bakın, çok uzun bir zamandır bir gözlemim var. 
  Eskiden bir hafta sonu tatili içinde, mahalle aralarından geçerken burnunuza evlerde yakılan mangallardan yükselen kebap kokuları gelirdi...
  Çok uzun zamandır bunu yaşamıyoruz. O kokuları duymuyoruz.
Çünkü insanların alım gücü düştü.
  Böylesi ağır gündemleri aşmak önümüzde duran görevdir. Bunları bırakın konuşmayı, tartışmayı bir yere. Bunlar gündemin kendisi dahi olamıyor.
  Neleri tartışıyoruz? 
  Kocaman bir hiç. 
  Herkes kendisi açısından, en doğru olduğunu ifade eden ve güncelde fırsatçı bir anlayışla, ötekinin ayağını tutmayı amaçlayan tartışma görünümlü söz dalaşları yapıyoruz.
  Üstelik tam bir kamplaşma ortamı içine sürüklenerek bu söz dalaşlarını yapıyoruz.
Toplumsal ortak payda arayışı değil, bir kamplaşma içine girme eğilimi içinde bu sözde tartışmaları yapıyoruz...
  Ne bitmez bir kavga imiş bunlar. 
  Aynı özü, değişen dünya koşullarına karşın, aynı kelimeler ve yaklaşımlarla ifade ediyoruz.
Şimdi yeniden Türkiyeli- Kıbrıslı çelişkisi. Yeniden "Hain, Milliyetçi, Dinsiz, Gerici' söylemleri ile birbirimize söz söylemeye başladık.
  Evet, bu zor konuları ele alacağımıza, gündem şaşırtması içinde kaos yaşamaya başladık.
  Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan insanları, siyasi ve dini inançları ayrıca kökenleri üzerinden bölme çabalarını görmeye başladık. Buna katılmamak gerekiyor.
  Bunları boşa çıkartmak herkesin sorumluluğundadır.

Dünün başarılanı
 
  Unutmayın, 2002- 2004 dönemini, çok farklı ve keskin görüş farklılıklarına karşın bu toplum, bir cam kırılmadan ve bir cana zarar gelmeden atlattı.
  Dünya, demokratik olgunluğumuzu hayranlıkla izledi.
  En önemli günlerden biri 22 Nisan 2004 gecesi idi.
  Çünkü; 24 Nisan 2004'te yapılacak olan Referandum için "Evet" diyen yurttaşlar Lefkoşa'da İnönü Meydanı’nda miting yaparken. 
  "Hayır" diyen yurttaşlar da Lefkoşa'da, Küçük Kaymaklı Şehitler abidesinin önünde aynı saatte miting yapıyordu.
  Arada kuş uçuşu ile 400 metre ya var, ya yok.
  On binlerce insan, farklı görüşler için miting meydanlarında idi. 
  O akşam, Kuzey Kıbrıs'ın aktif nüfusunun % 70’i, Lefkoşa'da meydanlarda idi. 
  Biri Evet, öteki Hayır için. 
  Ne kavga çıktı, ne dalaş oldu. 
  Mitingler bitti, herkes huzur içinde evine gitti.
  Dün gerçekleşen bu güzellik, Referandumdan çıkan sonuçtan bağımsız olarak, tarihimizde yaşadığımız önemli bir demokratik olgunluk ve zenginliktir...
  Bunun üstünden, günümüzde, yaşadığımız bu güzelliğin üstünden, şimdi kamplaşma ve düşmanlaştırma içine mi gireceğiz?
  Buna dönük gayretlere, hep birlikte, farklılıklarımızı hoşgörü ve demokratik olgunlukla tartışma güzelliğini yeniden ekleyelim.
  Toplumu bölmek, ayırmak ve düşmanlaştırmak isteyen tüm çabaları elimizin tersi ile itelim.
  Bunun içinde suni gündemleri değil, esası ve özü, temel sorunların bizzat kendisini konuşmaya, tartışmaya çalışalım. Ortak toplumsal paydayı demokratik hukuk devleti ilkeleri temelinde geliştirelim.
  Yani bölünme değil, aksine MİTOZ çoğalma bereketini yaşayalım...
YORUM EKLE

banner471

banner473