banner564

Bize de unutturdular

  Kıbrıs sorunu 52 yıldan beri Birleşmiş Milletler’in gündemindedir...
  Bir türlü çözümlenememesinin ana nedeni ise; Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerle ‘eşit koşullarda’ yaşamak istememesidir...
  İçlerindeki ENOSİS alevinin sürekli canlı tutulması, bizlerle bu adada huzur ve güven içinde yaşamalarına engeldir...
  Yakın bir gelecekte ‘zoraki’ bir çözüm olsa bile; bunun kaç yıl süreceğini hiç kimse kestiremez...
  Çok gerilere gitmeyelim...
  Daha 3 gün önce karma köy Pile’de, spor yapmaya giden Kıbrıslı Türk gençlerinin önünü kesen Rum polisi onlara bir anda silah gösterdi...
  “Açın çantanızı bakalım içinde ne var” diyerek, o gençlere korku saldı...
  Bir an için, bu gençlerin Rum olduklarını düşünelim...
  Rum polisi onlara da silah çeker miydi?..
  Biliyoruz ki çekmezdi...
  Araç plakası Türk olunca, muamele de farklı oluyor...
  Halbuki bizler öyle değiliz...
  İçimizde hiç kimseye karşı kötülük yoktur...
  Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adaya gelmesinin nedeni, 1963 yılının son günlerde başlayan Rum saldırılarıydı...
  Bu saldırıların hedefi Kıbrıslı Türkleri yok edip, adayı Yunanistan’la birleştirmekti...
  O günden sonra hiçbir şey değişmedi...
  Barış Gücü’nün gözlerine bakarak çok sayıda insanımızı katlettiler...
  Binlerce insanımız evlerini, mülklerini terk etmek zorunda kaldı...
  Yaşanan bu acılara karşın, bizler her zaman ‘kalıcı bir çözüme’ destek verdik...
  Başka analar ağlamasın, çocuklar öksüz kalmasın diye, yeniden göç etme pahasına kapsamlı çözüm planına bundan 12 yıl önce “evet”dedik...
 
Ne çabuk unutuldu
 
  Şimdiki Rum lideri Nikos Anastasiadis’in partisi de referandumda “evet”e destek vermişti...
  Ne var ki; sonucu değiştiremedi...
  Rumlar ezici bir çoğunlukla “hayır” dediği için çözüm gerçekleşemedi...
  Anastasiadis 12 yıl önce Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüklerinin devamını öngören bir plana “evet” dediği halde, şimdi bunu ortadan kaldırmak için müthiş bir çaba harcıyor...
  Garantilerin ortadan kalkmasını öngörmeyen bir anlaşmayı imzalamayacağını söylüyor...
  Halbuki o garantiler bizim için olmazsa olmazdır...
  Nüfusu az olan bizleriz...
  Bir yandan her 4 Yunan’a bir Türk şartı getireceksiniz...
  Sonra da garantilere gerek olmadığını söyeleyeceksiniz...
  Olur mu hiç?..
  İşin en ilginç yanı, Rum tarafı 12 yıl önce sadece bizi değil, AB’yi de kandırdı...
  Annan Planı’na “evet” diyeceklerini söyleyip, tam üyelik müzakerelerini başarıyla sonuçlandırdılar...
  Çözüme “hayır” diyeni cezalandıracağını söyleyen AB ise bunun tam tersini yaptı...
  Çözümden yana olan Kıbrıslı Türkleri ambargo altında tutmaya devam etti...
  Ve böylesi bir insanlık ayıbı karşısında bizler de tepkimizi yükseltemedik...
  Daha da kötüsü, dün 24 Nisan referandumunun yıldönümüydü...
  Rumların ve AB’nin yaptıklarını dünyaya hatırlatan olmadı...
  Ne siyasi partilerimiz, ne bakanlar, ne de bakmayanlar...
  Konuşan olmadı...
  Hepsi dut yemiş bülbüle döndü...
  Öyle ya...
  Güneşli bir Pazar gününde mangal ve kebap ziyafeti dururken, 24 Nisan referandumuyla mı uğraşacaklardı?..
  Halbuki; kapsamlı çözüm planına “hayır” oyu veren Rumların ‘zafere ulaşma’ hedefi tüm hızıyla devam ediyor...
  Hele bir çekilsin Türkiye...
  Nelerin olacağını tahmin edebiliyoruz...
   Güzelyurt’taki St. Mamas ayinine katılanların gözlerine bakmak bile yeterlidir...
   Hele bir çekilsin Türkiye...
   Dün kebap partisinde olanların yüzlerini o zaman göreceğiz...
YORUM EKLE

banner471

banner474