banner564

Bize dayatılan birleşme Girit tezgâhını anımsatır      

KKTC’de bazı kişi kuruluş ve siyasiler, ülkemizdeki tüm sorunların çaresinin, sadece Rum ile birleşmek olduğunu ileri sürmekte ve bunu kabul ettirmeye çalışmaktadır.
Bunlara göre, Rum ile birleşmek dışındaki tüm çözüm seçenekleri zararımızadır. İki devletli veya konfederasyon çözüm seçeneği, Kıbrıslı Türk kimliğimizi kaybetmemize, kalıcı bölünmeye ve yok olmamıza sebep olacak. Bunlara göre:
Yaklaşık yarım asırdan beri bileşme zeminindeki müzakerelerde başarılı olunamaması önemli değildir. 
Rum’u bizimle birleşmeye razı edene kadar yarım asır daha müzakerelerde oyalanmamız ve ambargolarla çökertilmek istenmemiz sakıncalı değildir.
Rum’un bize sadece azınlık hakkı tanıyabileceğini, siyasi eşitlik tanımayacağını açıklaması umurlarında değil. 
Denizlerdeki hidrokarbonlardan Rumların tek yanlı yararlanmak çabaları ve bizimle ortak komite kurmaya yanaşmamaları da umurlarında değil.
Bir çeşit federal birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, sadece 3 yıl yaşatılabilmesini ve kanla sonlandırılmasını da dikkate almıyorlar.
 Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde birleşik yönetimdeki sakıncaları ve iki halkın samimi işbirliği içinde yaşamasının mümkün olamayacağının kanıtlanmasını dikkate almıyorlar. 
Halen Leymosun’da yaşayan soydaşlarımıza, anayasal hakları olan ana dillerinde öğretim hakkı tanınmaması uygulamasından ders almıyorlar.
Uzun yıllar güneyde çalışan bir Kıbrıslı Türk’e, satın aldığı konutun tapusunun verilmemesinden, Rumların bizimle samimi işbirliği içinde yaşamayı düşünmediklerini görmezlikten geliyorlar.
Güneyde düzenlenen etkinliğe katılan Talat’a ve Maraş’ın açılmasını protesto eden Rumlara destek vermeye giden Türkçe konuşan Kıbrıslılara bile linç girişiminde bulunulmasına, Larnaka’da iki toplumlu müzik etkinliğine katılan Türk sanatçının bıçaklanmasına rağmen, hala da Rumların bize bakış açısını anlamazdan geliyorlar. 
Avrupa Birliği ilkelerine aykırı olarak Batı Trakya’da yaşayan soydaşlarımızın, ulusal kimliklerinin inkar edilmesinden ve baskı altında ezilmesinden gerekli dersi almıyorlar.
Yeşil Hat Tüzüğü uyarınca güneye sattığımız mermerlerin sökülüp iade edilmesi, KKTC’den patates alan Rum tüccarın ölümle tehdit edilmesi, Ayanapalı esnafın yeni kapı açılmasının gelirlerini azaltacağı gerekçesi ile engellemeye çalışması, Larnaka’dan giriş yapan turistlerin otellerimize gelmesinin engellenmesi, güneyde iş yapan otobüs ve taksicilere fiziki saldırılarda bulunulması, en son Rum İşçi Sendikaları Federasyonunun KKTC ile ticari ilişkilerin tehlikeli ve endişe verici göstermesi ve yönetimin önlem almasını istemesi, birleşmenin ekonomik olarak ferahlamamıza zemin hazırlamayacağını umursamıyorlar.
Bunlara göre, her koşulda Rum ile birleşmeyi istemek, Rum’u birleşmeye razı etmek için tüm taleplerini kabul etmek, tüm hakaret ve saldırganca tutumlarına ses çıkarmamak çözüm ve barış yanlısı olmak demektir.
Bunlara göre birleşmenin zararımıza, hatta felaketimize olacağını kavrayan ve açıklayanlar: ‘Gerici, barış düşmanı, çözüm istemeyen, milliyetçi, faşisttir.’
Oysa kim ne derse desin, Rumların geçmişte yaşanan olaylardan ders almadığı, pişmanlık duymadığı, bize karşı olumsuz tutumu ile hedefini değiştirmediği açıkça görülmektedir. C. Montana’da dayattıkları birleşme şekli de, Girit tezgahıdır. 
Rum-Yunan ikilisinin tutumu, bilinen niyeti ve değişmeyen ENOSİS hedefi nedeniyle birleşme –federal çözüm, Türk ulusunun 2.Girit dramını yaşamasına sebep olacaktır.  

YORUM EKLE

banner608

banner474