Teknecik Santrali’ne yeni jeneratörler alındığı zaman, Güzelyalı’daki balıkçı lokantasını işleten ailenin oğlu Lütfi 10 yaşındaydı...
Bugün 27 yaşında...
Lütfi gibi kız kardeşi Feride, annesi, babası, arkadaşları, komşuları yıllardan beri Teknecik’ten yükselen kara dumanların altında yaşıyor ve zehir soluyor…
Civardaki Esentepe ve Çatalköy’de kanser hastalıklarının arttığını hepimiz biliyoruz…
Çatalköy Belediye Başkanı da, ölümlerin yarısının kanserden olduğunu belirtiyor ve yetkilileri uyarmaya çalışıyor…
Teknecik santrali bundan 11 yıl önceki verilere göre; doğaya yılda 40 bin ton kükürt, 5 bin ton katı parçacık ve 250 ton hidrokarbon salıyordu...
Bugünkü miktarın ne olduğunu bilmiyoruz…
Filtre sistemine geçilmesi halinde tahribatın azalacağını söyleyen uzmanların görüşleri hiçbir zaman dikkate alınmadı…
Ve aradan yıllar geçtikten sonra santraldan yükselen kara dumanlar yeniden gündeme geldi…
Bölgedeki insanlar Teknecik’ten yükselen dumanları gördükçe doğal olarak endişeye kapılıyor ve yetkilileri göreve davet ediyor…
Elektrik Kurumu’nda çalışanların bir kısmı bu son olayları akaryakıtın kalitesiz oluşuna bağlıyor…
Yönetim ise yakıtın kalitesiz olduğunu kabul etmiyor…
Jeneratörlerin en yüksek seviyede çalıştırılmasına bağlıyorlar kara dumanları…
Devlet ne yapıyor?
Gelinen noktada, her zaman olduğu gibi sendika kurum yönetimini ve hükümeti suçluyor; geçmişin yanlışları üzerinde durulmuyor ve grev eylemleriyle sorunun çözümü yönünde netice alınacağı hayal ediliyor…
Gerçekten çok yazık…
Eşitlik isteyen bir devletin en önemli kurumu her geçen gün daha da kötü bir duruma geliyor…
Uzun yıllar sessiz ve tepkisiz kalan Ticaret Odası da, Teknecik santraline filtre takılmasını istiyor…
Kurum Yönetimi, bu saatten sonra filtre takılması halinde çevre kirliliğinin daha da artacağını
savunuyor, ayrıca 25 milyon dolarlık maliyeti karşılayacak durumda olmadıklarını itiraf ediyor…
Elektrik sorununa kısa vadede çözüm bulunamayacağını artık herkesin anlaması gerekiyor…
İzlenmesi gereken en akıllı yol, üçüncü bir üretici firmanın ‘ihale yöntemiyle’ belirlenmesi ve temiz enerjinin ön plana çıkarılmasıdır…
Denizden elektrik verilmesi seçeneklerden biridir…
İleriki dönem için de güneş ve rüzgar enerjisine yönelik yatırımlar öncelikli olarak ele alınmalı ve desteklenmelidir…
Kablo ile elektrik için 5 yıllık bir süre gerektiği söylense de böylesi bir projenin Kıbrıs için hayati önemi vardır…
LIVING IN TRNC IS BAD FOR YOUR HEALTH !
( KKTCde yaşamak Sağlığa zararlıdır )
Yalan olduğunu iddia edebilen mi var ??