banner564

Bir ses ver

   Rum lideri Nikos Anastasiadis’in Moskova ziyareti, seçim sarhoşluğundaki KKTC’de ve Türkiye’de pek umursanmadı...
   Halbuki; bu ziyaret sırasında imzalanan önemli anlaşmalar var...
   Bunlardan bir tanesi Rus Donanmasına ait gemilerin ‘gerektiğinde Kıbrıs’ı kullanmasına’ olanak sağlanmasıdır...
   Peki neyin karşılığında?..
   Elbette ‘para’ karşılığında...
   Mali açıdan büyük zorluklar içinde bulunan Rum Yönetimi’nin, Rusya’dan almış olduğu 2,5 milyar Euro’luk borç vardı...
   Şimdi bu borcun ödenmesi ileri yıllara atılıyor...
   Ayrıca; miktarı açıklanmayan yeni mali kaynaktan söz ediliyor...
   Avrupa Birliği’nin ambargo uyguladığı Rusya’nın, bir AB üyesine bu kadar cömert davranmasının temelinde ‘eskiye dayalı dostluk ilişkisinin’ olduğunu savunanlar aldanıyordur...
   Bunun temelinde Rus donanmasının Doğu Akdeniz’e açılması vardır...
   Ve yapılan anlaşma sadece Türkiye’ye değil, AB’ye, İngiltere ve ABD’ye önemli mesajlar veriyor...
   Ne var ki; diğer konularda olduğu gibi Kıbrıs Türk tarafı, bu gelişmeler karşısında ‘maçı uzaktan seyreden tepkisiz bir seyirci’ pozisyonundan öteye geçemiyor...
Barbaros’u Cep’ten izlemiş
   Rum tarafı, Moskova’da ‘Tüm Kıbrıs adına’ adımlar atarken...
   Rusya ile askeri anlaşmalar imzalarken...
   Diğer yandan Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis’in cep telefonundan, Barbaros Hayrettin Paşa’nın bölgedeki hareketlerini Putin’e izletmesi dikkat çekicidir...
   Daha doğrusu benzeri görülmemiş bir pişkinliktir...
   Adanın tek sahibiymiş gibi hareket ederek Rus donanmasını adaya davet ederken, diğer yandan üç garantör ülkeden biri olan Türkiye’nin;  Barbaros Hayrettin Paşa gemisini sismik araştırma amaçlı Kıbrıs’a göndermesini şikayet edebiliyor!..
   Ve tüm bunlar yaşanırken, Lefkoşa ile Ankara’nın sessizliği dikkat çekiyor...
   Bu sessizliğin ardında benzeri adımların hazırlığı yatıyorsa, sorun değil...
   Çünkü; sessiz kalan taraf ne yazık ki kaybeden veya teslim olmayı kabul eden taraf olarak algılanıyor...
   
İlk hedef Londra
   Anastasiadis’in Moskova ziyareti sonrasında Rum basınında yer alan haberlerin satır aralarında dikkat çeken birşey daha var...
   Rus lideri Putin, Kıbrıs’ı kana bulayan EOKA terör örgütünün lideri Grivas’ın 1959 yılında kendi daktilosunda yazmış olduğu bildirinin ‘aslını’ Asnastasiadis’e hediye ediyor!..
   Grivas’ın, 1959’daki bildirisi, İngiltere’yi ‘adadan kovma’ içeriklidir...
   Bunu başarabilmek için yıllarca kan döken bir terör liderinin bildirisini Anastasiadis’e vermenin ardındaki mesajı özellikle Londra’nın ‘iyi okuuması’ ve Kıbrıslı Türklere yönelik tavırlarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor...
   İlk adım izolasyonların kaldırılması olmalıdır...
   Kuzey Kıbrıs’ta üretilenler İngiltere pazarına sorunsuz girebilmelidir...
   Ercan’dan kalkan uçakların, Türkiye’ye iniş, kalkış yapmadan, doğrudan İngiltere’ye uçmalarına olanak sağlanmalıdır...
   Çünkü Kıbrıslı Türkler; bu adayı kana bulayan taraf değildir...
   Kıbrıslı Türkler; 1955-1959 yıllarında kanlı EOKA örgütünün yanında yer almadıkları için, 1963’ten itibaren silahlı saldırılara uğrayan taraftır...
   Kuşkusuz; Kıbrıslı Türkler de İngiltere nezdinde etkin girişimler başlatmalıdır...
   Hiç kimseye durduğu yerde hediye vermezler...
   Talep eden taraf olmazsanız, sizi adam yerine koymazlar...
   Karşı taraf, Kıbrıs sorununu çözmek için masaya oturmak yerine, Kıbrıs’ın ‘sahibi olduğu’ iddiasıyla dünyayı dolaşıyor ve ‘kritik anlaşmalar’ yapıyorsa; hak sahibi iki taraftan biri olarak bizlerin sessiz kalmasını kimse isteyemez...
   Özellikle Moskova anlaşmasını dikkate alarak, Lefkoşa ile Ankara arasında yeni değerlendirmelerin yapılması ve bazı ciddi adımların atılması gerekiyor...
   Buna hakkımız vardır...
   Ankara’nın desteğini alarak; ‘doğrudan uçuş’ ve ‘serbest ticaret’ konusunda İngiltere başta olmak üzere, birçok ülke ile görüşmelere başlayabiliriz...
   Daha doğrusu hemen başlamalıyız...
YORUM EKLE

banner471

banner473