Anastasiadis, İsviçre’nin karlı dağında Türk tarafından taviz koparmak için uğraşırken, en üst karar verici pozisyonundaki Başpiskopos Hrisostomos, Kıbrıs’tan haber yolluyor:
“Boşuna uğraşmayın anlaşma olmaz...”
Kıbrıs Türk tarafı, her zamankinden daha ilerici...
Daha çok esnek...
“Bitsin bu iş” diye çırpınıyor...
Anastasiadis “Biraz daha sabret re Akinci” diyor, müzakerelerin iyi havada devam ettiği izlenimi yaratıyor...
Bizim taraf da devam ediyor...
Anastasiadis son gün, son saate kadar haritanın masaya konmasını istiyor...
Bizim taraf, öncelikle ‘toprak düzenlemesi’ üzerinde uzlaşı ve 5’li konferans garantisi talep ediyor...
Anastasiadis, kurnaz mı kurnaz...
“Görüyorsunuz Başpapaz, Papadopulos, Omiru, Şilluris, Lillikas, Sizopulos, ELAM hepsi bana saldırıyor... Onların yatışması lazım... Hele bir gidip gönüllerini alayım” diyor...
Nasıl olsa bir miktar taviz BM huzurunda garantiye alınmış durumda!..
Bizim taraf, Mont Pelerin öncesindeki savunmasını unutuyor...
Hani “Toprak ve harita Kıbrıs’ta görüşülürse Rum basını bunu sızdırır, Kıbrıslı Türkler de olumsuzluk içine girer” meselesi...
Basına sızdırılmasın diye müzakerenin adresi Mont Pelerin oldu...
Ama oraya çok sayıda ‘basın mensubu’ götürüldü...
O yetmedi, Anastasiadis ‘elde ettiklerini’ çantaya koyarak Kıbrıs’a döndü...
Bugün, yarın Başpapaz ile görüşecek...
Çarşamba günü Ulusal Konseyi toplayacak...
Perşembe herhalde dananın kuyruğu kopacak...
Cuma mübarek gün; Türk tarafında dualar okunur...
Cumartesi papaz izin verirse yeniden Cenevre...
Karlı günlerde bir başka güzel oluyor...
Mesela Bayview’de bir akşam yemeği, yanında kırmızı şarapla başlangıç mükemmel olur...
Bayview, neredeyse Cenevre’nin hazinesi...
Yemek servisi muhteşem...
Büyüleyici ortamında çözülemeyecek hiçbir sorun kalmaz...
Bitiş anında haritalı pasta ikramı bile yaparlar...
Siz de hayal edebilirsiniz
Bütün bu güzellikleri sizler de hayal edebilirsiniz...
Kıbrıs sorununun çözüldüğünü ve artık ‘dünyalı’ olduğunuzu düşünün...
Cenevre’ye de gidersiniz, Zürih’e de...
Elinizde Avrupa pasaportu, cepte Euro’lar...
Üstelik, Kıbrıs’ı Doğu ve Batı Almanya’ya benzeten Bay Schulz’un hibesi...
Unutun hayvancının günlerce sokaklarda eylem yaparak perişan olmasını...
Unutun, Lefkoşa, Girne veya Mağusa’daki üniversiteleri birincilikle bitiren çocuklarınızın işsizliğini...
Unutun siftah etmediğiniz günleri...
Güzel şeyler hayal edin...
Çift şerit yollar...
Her adımda orkide bahçesi...
Hiç sönmeyen sokak lambaları...
Bunlar güzel hayallerdir...
Güzel günlerin hayali de güzel olur...
İlla ki Cenevre
Cenevre işte bu kadar büyüleyici bir yer...
Anastasiadis “Bir hafta ara verip, Kıbrıs’ta görüşelim” diyor...
Bizim taraf yeniden Cenevre’yi istiyor...
Noel öncesi gerçekten iyi bir tercih...
Anastasiadis, soğuk havanın ciğerlerine iyi geleceğini düşünerek kabul ediyor...
Hele bir Ulusal Konsey’de görüşelim...
Ondan sonra devam ederiz...
Şimdi ikinci Cenevre toplantılarının başlangıç gününü hayal edelim...
Anastasiadis, bir hafta öncesinde aldıkları ile yetinecek mi?..
“Bizim Baş Papaz re Akinci, vallahi kafayı fena bozdu, onu da istiyor, bunu da istiyor... Hatta tümünü istiyor... Aksi halde ‘OHİ’ kampanyası başlatacağını söylüyor... Düşünsene ikinci bir ‘hayır’ hepimizin psikolojisini bozacak, umutlar tükenecek... Kıbrıs, Türkiye’nin kucağına oturacak...”
Peki ne yapalım?..
“Birazcık daha re Akinci... Birazcik daha...”
Müzakerecilik işte böyle bir şey...
Uzaktan görüldüğü kadar kolay değil...
Hiç değil...
Cemaat’ten, devlet ortaklığına geçeceğimize göre!!!
Vereceğiz elbette...
Mutlu pazarlar...