banner564

Bir baktık ki su gelmiş!

  Türkiye ‘gecikmeli de olsa’ dünyada bir İLK’i başarıp, Anamur suyunu deniz altından döşenen borularla ayağımıza kadar getirdi...
  ‘Asrın Projesi’ adı verilen bu proje için bir milyardan fazla para harcandı...
  Gelinen noktada, suya hasret bir toplum olarak hep birlikte Türkiye’ye teşekkürlerimizi sunmamız gerekiyor...
  Her konuda, her sıkıntıda yanımızda sadece Türkiye’yi bulduğumuzu herkes biliyor...
  Bizlere 2004 yılında “evet”in karşılığı olarak ambargoların kaldırılacağını söyleyen Avrupa’nın son 11 yılda KKTC’ye yapmış olduğu yardımın tutarı 360 bin Euro dolayındadır...
  Türkiye; sadece ‘Asrın projesi’ için bundan daha fazla harcama yaptı...
  Her yıl bütçemize bir milyar dolara yakın mali katkıda bulunan Türkiye; 41 yıldan beri kesintisiz olarak can ve mal güvenliğimizi sağlıyor...
  Bugün “asker gitsin” diyenler, 41 yıl önce nasıl bir yaşam sürdüğümüzü de düşünmelidirler...
  Bilmeyenlerin öğrenmesi ayıp değildir...
  Ancak bilmeden, öğrenmeden, Türkiye’nin bizler için göstermiş olduğu fedakârlıkları görmezden gelmek veya küçümsemek en azından günahtır...


Mahalle çeşmelerini unutmayalım
  Barış Harekâtı öncesinde Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bölgelerin büyük bir çoğunluğunda ‘mahalle çeşmeleri’ vardı...
  İnsanlar su ihtiyaçlarını bu çeşmelerden karşılardı...
  Yazın sıcak, kışın soğuk ve yağışlı günlerinde el arabalarına yüklenen teneke kovalarla su taşıyan analarımız ve babalarımızın ne büyük sıkıntılar yaşadığını bir film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirelim...
  Ve nereden nereye geldiğimizi düşünelim...
  Barış Harekâtı öncesinde çoğu Türkün evinde su çeşmesi yoktu...
  Su ihtiyacı mahalle çeşmelerinden karşılanırdı...
  Barış Harekâtı sonrasında suyun girmediği ev kalmadı...
  Ne var ki; yeterince baraj yapmadığımız ve olanlara da iyi bakmadığımız için sürekli sıkıntı çektik...
  Sıkıntı arttıkça kuyu açarak, yeraltı kaynaklarını da tükettik...
  Barış suyu gelmeseydi, bırakın tarım ve hayvancılığın gelişmesini, elimizi yıkayacak su bulamaz duruma gelecektik...
  İşte Türkiye’nin getirmiş olduğu suyun önemi bu kadar büyük, bu kadar hayatidir...
  Bizlere düşen görev, böylesi bir fedakârlık karşısında suyu en iyi şekilde kullanabilecek önlemleri almaktır...


Bunca zaman ne yaptık?
  Peki alabildik mi?..
  Ne yazık ki hayır...
  Su geldi, geliyor dendiği halde yıllardır herhangi bir adım atılmadı...
  Su geldi, bizler hala ‘kimin yöneteceğini’ tartışıyoruz...
  Türkiye haklı olarak, böylesi hayati bir projeyi riske atacak bir yönetim şekli istemiyor...
  Belediyelerin büyük bir çoğunluğunun iflas ettiğini, su paralarını tahsil edemediğini de biliyor...
  Sürekli istihdam yapan belediyelerin, halkımıza çok yüksek fiyatlarla su satmasından endişe ediyor...
  Gelinen noktada, haksız bir şekilde Türkiye’ye saldırmak yerine, kendi kendimizi eleştirmek zorundayız...
  KKTC’yi yönetenlere “Bunca zaman neredeydiniz, neden proje geliştirmediniz?” diye sormalıyız...
  Belediyelerin kendi başlarına böylesi hayati bir projeyi yürütemeyeceklerini kabul ederek, Türkiye’nin öncülüğünde bir yönetim mekanizmasının oluşturulmasına katkı koymalıyız...
  Bazı kesimlerin “Suyun yönetimini de elimizden alıyorlar” şeklindeki yaklaşımları doğru değildir...
  Kimse elimizde olanı almak istemiyor...
  Tam tersi bizde olmayanı, büyük harcamalar sonucunda ayağımıza getiriyorlar...
  Bunun önemini bilerek hareket etmemizde fayda vardır...
YORUM EKLE

banner471

banner474