banner564

“Batıl Emsal Olmaz”

Yazımın başına aldığım bu ifadeyi, “su-i emsal misal olmaz “ diye de yazabilirdim. Yani yanlış, kötü bir iş veya tutum;   örnek olarak ele alınamaz.
Ancak siyasi yaşamımız içinde;  ya eskiden yapılmış bazı hataları veya çatışmalı olduğumuz Rum Toplumundaki kimi kötü örnekleri vererek savunma yapma anlayışı hakimdir.
Bunun son üzücü  örneklerini UBP- HP hükümetinde, biri iç güvenlikle diğeri HP uygulaması ile ilgili yetkililerinin ifadelerinde yaşıyoruz. 
Hatırlardadır. Cinayet, soygun, saldırı, kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz olaylarındaki artışa dönük yapılan eleştirilere;  UBP- HP Hükümeti,  “ Güneyde de sayı şu kadardır" diye cevap vermişti.  Kısacası Güneyde sayı fazla, halinize şükredin demek istediler. 
Bir diğer örnek ise, HP Ödeneğinin %2 eksik ödenmesi kararını almak üzerine yaptıkları açıklamada kendini gösterdi.  İlgili Maliye Bakanı çıktı ve “ eski hükümet 2018 ‘de HP'yi  %2 fazla ödedi, bu yüzden şimdi %7,27 olan HP'yi %2 keseceğiz “ diyerek kararını savunmaya kalktı. 
Yani bir yanlış üzerinden, kendi yaptığını savunmaya ve yanlış kararına destek bulmaya çalıştı.
Bunun için siyasette ve hukukta, “ batıldan emsal olmaz, su-i emsal misal olmaz “ diyen  kavram, tarihsel süreçte yer aldı. Yani esas olan, değerler üzerinden ve o pencereden bakmaktır. 
Ancak değerler üzerinden olaylara bakmak artık demode sayılıyor. Yeni diye tanımlanan ise; şahsi  veya zümresel  çıkar için, dünkü yanlış işler üzerinden, o yanlışı örnek kılarak kendini savunma veya talep etme Oportünizmidir. 
Günlük yaşamda buna dair pek çok örneğe rastlıyoruz. Yurttaşın yasalar dışındaki talepleri olduğunda bu talebi yapanın ilk verdiği örnek, geçmişte o veya benzeri bir konuda bir şahsa dönük yapılan yasa dışı işlemdir. “ Ona yaptılar, bana da yap" !
Bu anlayışı, maalesef değerlere dayalı yaklaşımın önüne geçmiştir. Ama günlük siyaset ise hala bu yanlışı  beslemektedir. Bunun  iki yeni örneği,  iç güvenlik ile ilgili Güneydeki cürüm sayılarını verip diğeri ise HP konusunda aldığı kararı “ eski hükümet % 2 fazla verdi” diyerek kendini savunmaktır. 
Halbuki UBP- HP Hükümeti %2 kesinti yapmaya karar verdiği KHK’de, gerekçe olarak bunu değil, ekonomik durumu ve Bütçe imkanlarını öne sürmüştü. Üstelik bu kararını da Anayasanın, ekonomik duruma göre düzenlemeler yapılır diyen ilgili maddesine atıf yaparak verdi. Yani kararının gerekçesinde, “eski hükümet %2 fazla verdi bu nedenle bunu keseceğim” ifadesi yoktur. 
Üstelik kavramları ve tanımlamaları da çok yanlış kullanıyorlar. Çünkü o kararlarında, “ personel giderleri Bütçenin %80’i oldu “ diyorlar. Halbuki personel giderleri Bütçenin %45’i kadardır. Fakat “maaş ve maaş nitelikli ödemeler” toplamı, %80 dolayındadır. Nasıl olurda bu esaslı gerçeği siz, personel ödemesi genellemesi olarak yansıtırsınız  hükümet olarak? Çünkü gerçekte personel gideri %45 ‘tir. Gerisi emekli, Şehit ve Malül Gaziler, Yoksullar ve Özürlülere ödenen giderdir. Bunların toplamına da, “ maaş ve maaş benzeri  ödemeler “ derler.
Kısacası yaptığı işi, aldığı kararı veya ülkedeki bir sorunu, kendi kararı veya görüşü üzerinden savunmak  veya dile getirmek esas olmalıdır. Yani, yanlış işi örnek gösterip, kendini savunmaya kalkmak; ayni yanlışın daha da büyüyerek yapılması sonucunu getirir. Önemli olan değerler üzerinden konuşmak ve değerler penceresinden olaylara ve toplum ile dünyaya  bakmaktır. 
Batıl, bunun için emsal olmaz. Su-i emsal misal olmaz.

YORUM EKLE

banner471

banner474