banner564

Bağırsaklarımız... Aslında en değerli topraklarımız...

Evet bir ülkenin sahip olduğu toprakları ne kadar değerliyse, insanoğlunun sahip olduğu toprakları bağırsaklarıdır... Burası aslında bir otelin resepsiyonu gibi düşünülebilir; resepsiyon olmazsa, herkes her yere dalar ve girer... İşte bağırsaklarımız da böyledir... Vücudumuza organlara dağılacak herşey önce ilk burdan analize uğrar ve ilgili organa önce karaciğerden geçmek şartıyla gönderilir... İşte Türkiye'nin en iyi beslenme sitesinde 'beslenmebulteni.com' da bu hafta konu ile ilgili geçen yazıyı paylaşalım...
Mikrobiota bağırsaktaki bakteri, virüs ve parazitlerin toplamına verilen bir isimdir. Giderek artan kanıtlar, bağırsak mikrobiotasının nöropsikiyatrik (sinirsel)  hastalıkların oluşumundan sorumlu tutmaktadır.
Bağırsak beyni nasıl etkiliyor?
Bağırsaklar artık ikinci bir beyin olarak görülmektedir. Beynimizde 80 milyar sinir hücresi var iken bağırsaktaki sinir hücresi sayısının 500 milyon olduğu kabul edilmektedir. Bağırsak ile beyin arasındaki iletişim birkaç farklı yoldan çift yönlü olarak sağlanır. Bağırsakta üretilen hormonlar, bağışıklık hücreleri, mikrobiota, mikrobiotanın ürünleri (GABA, seratonin, kısa zincirli yağ asitleri) ve beyinden bağırsağa gelen vagus isimli sinir iki organ arasındaki başlıca iletişim yollarıdır.
Bağırsak sızdırma hipotezi
Bağırsaktan kan dolaşımına, zararlı maddelerin geçişini engelleyen bariyer adını verdiğimiz bir yapı vardır. Bu bariyer sıkı bağlantı proteinleri, mukus tabakası, savunma hücreleri ve faydalı bakterilerden oluşur 
Bağırsaktaki bariyerin bozulması ve bağırsak geçirgenliğinin artışı bugün otizm, dikkat eksikliği, hasas bağırsak sendromu, astım, multipl skleroz, depresyon, anskiyete, Parkinson, Alzheimer hastalığı gibi pek çok hastalığın temelin yer aldığı ileri sürülmektedir.
Ak hücrelerini sıkılaştıran, bir arada tutan geçirgenliği azaltan proteinler vardır. Bu sıkı bağlantı proteinleri: claudin, occludin, tricullulin.  (2, 3).
Bağırsaktaki bu proteinler gebeliğin ilk 10. hafta görülür, ilk 3 ayının sonunda gelişir. (3, 4). Doğum sonrası bağırsak bariyerinin gelişimi, beslenme şekli ve içeriğinden etkilenerek devam eder (5, 6).  Bu gelişim mikrobiotanın gelişimi ile paraleldir.  Mikrobiota 3 yaşında erişkin düzeyine ulaşır (7). Mikrobiotanın gelişiminde etkili diğer faktörler doğum şekli, doğum zamanı, antibiotik kullanımı, beslenme şekli, aile üyeleri ve ev içi hayvanlar ile karşılaşmadır. (8-12). Mikrobiotanız kötü ise bağırsak bariyerinizde kötüdür.
Ruh hali, depresyon ve saldırganlık durumunun kontrol edilmesinde görev yapan Serotonin beyin – barsak mikrobiota aksında önemli bir sinyal molekülüdür. Sindirim sistemi sekresyonları ve  sinyallerinde önemli rol oynar. Bağırsaktaki enterokromafin hücreler serotonin (5-HT) için kaynak hücreleridir. Mukozal serotonin bağırsak geçirgenliğinin ayarlanmasında doğrudan rolü olduğu gösterilmiştir. 5HTP, 5-HT nin öncülüdür, bağırsak geçirgenliğini azaltır. Bağırsak mikrobiotası 5-HT sentezini ve sekresyonunu regüle eder. Tüm vücutta üretilen serotonin büyük çoğunluğu (%95)  bağırsakta, çok azı (% 5) beyinde üretilir. Serotonin artışı yapan depresyon ilaçlarının sindirim ile ilgili yakınma oluşturması bundandır.
İlginç bir bilgi: Beyin kan bariyeri, bağırsak bariyeri ile aynı proteinlere sahip. Bağırsakta olduğu gibi plasenta ve beyinde de benzer bir bariyer vardır. Bağırsakta olduğu gibi kan beyin bariyerinin yapısında sıkı bağlantı proteinleri vardır. Hücreler arası geçirmezliği sağlar. İlginçtir, bu proteinler bağırsaktaki proteinler ile aynıdır. Beyin bariyerinin de sıkı olması gerekir. Ancak bağırsak bariyerindeki değişimlerden beyin bariyeri de olumsuz olarak etkilenir.
Bağırsak yüzeyini kaplayan mukus tabakası da barsak bariyeri için önemli
Kalın bağırsaktaki mukus tabakası iki kattan oluşur. Fiziksel bir bariyerdir. Bu tabakalardaki mukus glikozilenmiş jel yapısından bir proteindir. Mukus tabakası sekretuar IgA antikoru ve hücrelerden bakterilerin geçişini önleyen antimikrobial peptidler içerir. Mukus tabakası goblet hücreleri tarafından yapılır, iç tabaka her saat yenilenir. Bu dinamik süreçlerin sağlıklı yürümesinde yine mikrobiotanın ciddi bir etkileşimi vardır 
Bağırsak bakterileri strese olan cevabımızı belirliyor
Bebek iken bağırsak mikrobiotasının gelişme gösterememesi veya daha sonradan kötü yönde değişme göstermesi bağırsak-beyin iletişimindeki sinyal yolunu etkiler. Bu durum erişkinde stres ile ilgili hastalıklara eğilim yaratabilir. Mikrobiotadan yoksun hayvalarda anksiyetenin daha az görüldüğü, ancak stres ile karşılaşınca hormonal cevabın aşırı olduğu gösterilmiş Mikrobiotanın en belirgin etkileri yaşamın erken dönemlerinde beyin gelişimi döneminde olur. 
Stres bağırsak geçirgenliğini artırabilir, kötü mikrobiota strese vücudun tepkisini artırabilir
Stres bağırsak geçirgenliğinin gelişim yönünü etkileyerek bağırsağı geçirgen hale getirebilir. İnsan çalışmaları strese cevap olarak anlamlı yükselmiş kortizol yanıtının özellikle kalın bağırsak permabilitesini bozduğunu göstermiştir. Stresin beyinin hipotalamus-hipofiz bölgesi ve otonom sinir sistemi üzerindeki etkileri probiotiklere duyarlıdır. İnsan çalışmaları strese cevap olarak anlamlı yükselmiş kortizol yanıtının ince bağırsak geçirgenliğini artırdığı gösterilmiştir.
Spastik (İritabl) bağırsak sendromunda (IBS) stres ile ilgili fonksiyonel beyin-barsak mikrobiota aks hastalığıdır. IBS de bağırsak geçirgenliği artmıştır. IBS hastalarının büyük bir çoğunluğu depresyon ve anksiyete içindedir. Gastrointestinal semptomların şiddeti ve sıklığı artıkça psikiyatrik semptomlar da artar. Firmicutes:Bacteroides oranının değişmesi irritabl bağırsak sendromu ile ilişkilidir. Oran artıkça depresyon artar. 
Bağırsak mikrobiotası vücudun savunma hücrelerini uyararak bağırsak geçirgenliğini artırabilir.
Vücudun savunma sistemi (immun sistem) ile mikrobiota ve bağırsak bariyeri arasındaki ilişki yaşa boyu sürer. Bağırsak mikrobiotasındaki kötü yöndeki değişiklikler savunma hücreleri üzerinden bağırsak geçirgenliğini artırabilir. Kronik düşük düzey iltihabi reaksiyon, ruh halimizi ve beyin fonksiyonlarımızı olumsuz etkiler.
Mikrobiyota ile immun sistem arasındaki ilişki bununla sınırlı değildir. İmmun sistemin bağırsaklardaki temel hücrelerinden biri olan dendritik hücreler uzantılarını bağırsak hücreleri arasından barsak lümeni içine uzatırlar ve lümendeki bakterileri ve onların ürünlerini toplarlar. Bu içerik lenf bezlerinde diğer hücrelere aktarılır. Bu hücreler kan dolaşımına katılırlar ve kan beyin bariyerini aşarak beyne geçebilirler. Bu durum nöronların elektriksel aktivitesinde değişiklikler yapar. Bu cümle kısaca anlatmak istediğim bağırsaktaki savunma hücresi bağırsaktaki bakterilerin ürünlerini alıp, beyin hücrelerine taşır ve bu durum beyin hücrelerini etkiler.
Yorumumuz... Bağırsaklarınıza iyi bakın... Yediğimiz yemekler çok önemli.... Yoksa topraklar çok verimsiz kalır ve organlarımız biz yediğimizi zannederken aslında aç kalırız...
YORUM EKLE

banner582

banner471

banner628

banner473