Hükümet kurma çalışmaları başladı. Bu nedenle ülkede bir de tartışma oluştu. Seçimde başarı elde eden UBP, hükümet kurma çalışmalarında yer almıyor.
Hali ile UBP, kendini dışlayarak hükümet kurmaya çalışan dört partiyi, “Sivil darbecilikle” suçladı.
Bir kere bu tanımlama yerinde değildir. Çünkü 2013 seçimlerinden sonra %38 oy alan CTP, seçim sonrası DPUG ile Hükümet kurmuştu.
2,5 yıl kadar süren bu hükümet dönemi bozulmuş ve yerine CTP-UBP Hükümeti kurulmuştu. Bu hükümeti de UBP Genel Başkanı ansızın bozmuştu.
Bu kez kendi Başbakanlığı altında DP ve partilerinden istifa edip Bağımsız kalan milletvekillerinin desteği ile Hükümet kurdu. Yani bizzat kendisi %38 oy alan CTP'yi dışlayarak, Cumhurbaşkanından Mecliste yeterli çoğunluğu sağladım diyerek görev talep etti ve hükümeti kurdu.
Şimdi hükümet kurmak isteyen dört partiyi “Sivil darbecilikle“ suçluyor. Bu doğru değildir.
Sorumluluk
Ancak pek çok iç ve dış sorunla yüz yüzeyiz. Bu nedenle dört partinin bu adımı, salt hükümet olma arzusu ile ifade edilemez.
Bir kere dört parti, bu adımla, “Ateşten gömlek“ giymeye karar verdiklerinin bilincinde olmalıdır.
İkili koalisyonlarda dahi uyum sorunu yaşandığı bir gerçektir. Dört partili koalisyonda uyum ve ortak olarak davranmak zor, ama niyet varsa başarılamayacak bir konu değildir.
Dolayısı ile bu dört parti, hükümet programı kadar, kendi aralarındaki ilişki biçimini ve iletişim kanallarını öncelikle görüşüp karara bağlamalıdır.
Bunun yanı sıra dört partinin milletvekillerine de büyük sorumluluk düşüyor. Ortak olduklarının bilinci ile kendi ideolojik ve politik önceliklerini öne çıkartacak davranışlardan uzak durmaları gerekir.
Çünkü hassas dengeler üzerine kurulacak olan bu koalisyonu sarsmak isteyenler, bireysel davranışları istismar edecekler ve koalisyon ortaklarının etkisini çatıştırarak azaltmaya çalışacaklardır.
Baksanıza, daha ilk adımda “Sendikaları tertipleme” söylemi üzerinden, herkes daha hükümet kurulmadan, Meclis yemin etmeden, ayağa kaldırıldı. Bomba atıldı.
Bunun yanı sıra hükümet daha kurulur kurulmaz, önüne ardına bakmadan derhal Bütçeyi Meclisten geçirmelidir. Demokratik hukuk devleti ilke ve ağırlığına uygun, siyaset için gereken soruşturma ve hukuki işlemler başlatılmalıdır. Bu da siyasi şovla değil, hukukun ağırlığı ve vakuru içinde yapılmalıdır.
Dört partili hükümet, seçim nedeni ile ertelenen zorunlu zamları yapmak zorunda kalacak. Başlarken bununla yüz yüze gelecek olan hükümet, bunu her açıdan insanlara anlatmalıdır.
Arkasından toplumun her kesimi ile diyalog içinde ekonomiyi tetikleyecek, ekonomik aktiviteyi canlandıracak adımlara girmelidir.
Ne denirse densin, içine girdiğimiz “Orta Gelir Tuzağından” çıkıp, ekonomik büyüme için kişi başına düşen milli geliri ilk etapta 18 bin dolara, sonrasında 20 bin ve üzerine çıkartmak için elden gelen yapılmalıdır. Bunu da sosyal adalet, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlere bağlılık ve barış siyaseti ile bütünleştirerek yapmak gerekir.