banner564

Aşk ve barış çığlığı

  Kıbrıslı liderler güneşli bir günde güzel bir buluşma gerçekleştirdi...
  Büyük Han’da kahve...
  Feneronomi Kilisesi çevresinde Zivaniya...
  Dün onların günüydü...
  İki topluma da barış mesajı vermeleri iyi oldu...
  Zivaniya’nın bir küçük bardak (Bodiri) ile sınırlı kalması da çok iyi oldu...
  Yoksa o sıcak havada, ikinci, üçüncü derken, Kıbrıs meselesini şartsız, kuralsız o anda bitirebilirlerdi...
  Soğuk olduğu zaman içimi güzeldir Zivaniya’nın...
  Çarpması da çok kötü...
  İyi ki çarpma noktasına gelinmedi...
  Güzel başladı, güzel bitti...
  Bundan sonrasının da güzel olması en büyük dileğimizdir...
  İki lider, bu tür sosyal buluşmaları, ada geneline yaymalıdır...
  Anastasiadis de, Akıncı da Limasol kökenli olduğu için öncelik buraya verilmeli...
  Vakit kaybetmeden doğdukları yere nostaljik bir gezi düzenleyebilirler...
  Ardından Baf kasabası...
  Kentin bir yerinde Dr.İhsan Ali’nin büstü vardır...
  Onu ziyaret etmeyi ihmal etmesinler...
  Yıllarca Makarios’a ‘Bakan düzeyinde’ danışmanlık yapmış Kıbrıslı Türk’ün doğduğu ve yaşadığı evi de ziyaret edebilirler...
  Kentin ‘Türk Mahallesinde’ direkler üzerine yerleştirilmiş bir pano var...
  Akıncı oraya hiç bakmasın...
  Üzerinde “sınırlarımız Girne’de biter” yazılı bir slogan var...
  Onu görmezden gelsin...
  Barış olduğu zaman zaten, Girne’ye de gidilecek, Karpaz’a da...
Bu iş yazda bitmeli
  Dünkü hava mükemmeldi...
  Her iki tarafta liderlere “bitirin bu işi” diye bağıranlar vardı...
  Anastasiadis, Lokmacı kapısına ayak bastığı anda duasını yaptıktan sonra, barış sloganı atanları gülümseyerek selamladı...
  Her fırsatta “inşalla” demeyi ihmal etmedi...
  Yanlış yazdığımı düşünmeyin...
  Bizler “inşallah” deriz...
  Onlar da “inşalla” derler...
  Bir örnek daha verelim...
  Bizde domates, onlarda ‘domada’...
  Bizde ‘hellim’, onlarda ‘hallumi’...
  Bizde ‘cacık’, onlarda ‘caciki’...
  
Güzel hava bozulmasın
  Konumuza dönelim...
  İnsanlar ‘inadına barış’ diyorsa, bunun dikine gidilmemeli...
  Üstelik ‘iyi bir ortam’ da yaratıldı...
  Türkiye’nin, AB üyelik sürecinde kilitlenen 14 başlığın açılması da buna bağlandı...
  Öyleyse?..
  Böylesi bir ortamın bertaraf edilmemesi gerekiyor...
  Liderler gerekirse her gün toplanmak suretiyle artık bu işi sonlandırmalı...
  Öyle yılsonuna kadar işi uzatmanın da bir anlamı yok...
  Haziran, Temmuz, Ağustos...
  Ve referandum...
  Yıltan Taşçı ve Adamos Katsandonis, yeni barış şarkıları hazırlamalı...
  Geçmiş yıllarda ‘Aynı Gökyüzü Altında’ adlı bir beste yapmışlardı...
  O günlerde özellikle Rum halkını pek etkileyemediler...
  Moralleri bozmaya gerek yok...
  Bu kez bir başka beste ile başarabilirler...
  Onlara bu kez Mevlana’dan bir isim öneriliyor...
  “Aşk ve barış çığlığı”
  Mükemmel bir öneri!!!
  Afrodit’in adasında, aşktan başka ne olabilir ki?..
YORUM EKLE

banner471

banner474