Antarktika ana karasından 1986 yılında kopan ve koptuktan sonra karaya oturan dev buz kütlesi, önce büyük bir buz adası olmuştu. Ama sonunda bu dev buz kütlesi; karaya oturduğu yerden kurtulup, hareket etmeye başladı. Harekete geçtikten sonra ise, büyük girdaba kapılarak; denizde, dev buz dağı olarak sürüklenmeye başladı. Bu buz dağının yüzölçümü 4 bin km kare, derinliği de 400 metre imiş.
Buzdağı haberini okuyunca, Doğu Akdeniz’deki en büyük ada olan vatanımız Kıbrıs aklıma geldi. Adamızın bütününün yüz ölçümü, 9.250 km kare. Doğu - Batı yönünde uzunluğu 242 km. Kuzey – Güney arasında ise genişliği 64 km. Adanın Kuzeyindeki KKTC’nin yüz ölçümü ise 3,550 km kare.
Yani denizde sürüklenmeye başlayan devasa buz dağı, adamızın bütünün yarısından biraz küçük, KKTC’den ise büyük. Ancak bizim adamız, Doğu Akdeniz’de hareket halinde değil. Denizin girdaplarında ve akıntılarında sürüklenmiyor. Fakat Kuzeyde yaşayan sakinleri; enflasyon akıntısı ve bunların oluşturduğu girdaplar, anaforlar ve dalgalarla sürüklenip, bata çıka var olmaya çalışıyor. Adamızın, vatanımızın Kuzey ve Güneyinde yaşayan ana dili Türkçe ve Yunanca olan sakinleri ise, hep birlikte, çözümsüzlüğün yol açtığı siyasi girdap ve akıntılarda, güvensizlik içinde sürüklenip, bata çıka gidiyorlar. Bir türlü barışın, çözümün sakin ve dingin koyuna giremiyorlar. İlginçtir, adamızın yarısına yakın olan bu devasa buz dağına hiç bir devlet, bayrak dikme yarışında değil. Çünkü er geç eriyecek.
Ancak çok güzel bir yer olan adamızda ise sakinleri, bir biri ile uğraştıkları için, yabancı tüm güçler, kendi yurdumuzda sakinleri kadar, hatta onlardan daha da etkili bir şekilde gelecek için etkindirler. Hele bölgemizdeki alt üstlükler nedeniyle; büyük güçlerin, güç yarışlarının, arenası haline döndük.
Kıbrıs’ın sakinleri; Antarktika ana karasından kopan devasa buz kütlesinin girdapta sürüklenmesi gibi; çözümsüzlük anaforlarının girdap ve akıntılarının yol açtığı siyasi belirsizlikler içinde vatanlarının, bata çıka; sakinleri ile birlikte, harap olmasına fırsat vermemelidir. Kabahat kimin diye, bir birimize bakacağımıza; hep birlikte aynaya bakmalıyız. O zaman kabahatin, adanın sakinlerinde olduğunu anlayarak; karşılıklı kabul edilebilir, BM zemininde antlaşmayı sağlamamız gerektiğini kavramalıyız.
Unutmayalım ki o devasa buz dağı, en nihayetinde eriyecek. Denizin sularına karışacak. Ama bilelim ki yüz ölçümü 9,250 km kare olan adamız yerinde çakılı kalacak. Ama bir antlaşma ve çözüm olmazsa, ada sakinlerinin, vatanımıza dair iradesi ile siyasi, toplumsal belirleyiciliği; o buz dağı gibi eriyecek ve bizden başka herkesin sözünün ve iradesinin geçtiği diyar olacak, bu vatan.