Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, enflasyon beklentisini yeniden düzenledi. TCMB, 2024 enflasyon öngörüsünü %44’e ve 2025 enflasyon öngörüsünü ise % 21’e yükseltti. Halbuki 8 Ağustos 2024’te açıkladığı enflasyon raporunda enflasyon beklentisini 2024 için %38; 2025 içinde %18 olarak öngörmüştü. Yani 2024 için %6 ve 2025 içinde %3 yükseltti.. Üstelik 5 Eylülde açıklanan 2025-2027 Orta Vadeli Programda ise 2024 için öngörülen enflasyon %41,5 idi. Oda, %2,5 yükseltilmiş oldu.
Bütün bunlar kuşkusuz Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren hususlardır. Bunlara dair bizim etki gücümüz ve yetkimiz yoktur. Ancak Türkiye’de gerçekleşen enflasyon bizi doğrudan misli ile etkilediği için, siyasetin bunları yakından takip edip; toplum ekonomisi ve Kuzeydeki her insan ve kurum için, değerlendirip, tedbirler üretmek arayışını öne alması gerekir. Bizim Türkiye ile ekonomik ve sosyal ilişkimizi; dev gibi bir tankerin arkasına bağlı bir filikanın haline benzetirim. Denizde dalga olmasa bile o filika, dev tankerin çarkının çıkardığı dalgalardan ötürü zaten sallanır. Bir de deniz dalgalı olduğunda, o dev tankerin, o dalgaları yararak ilerlemesi ile oluşan anaforların, denizin dalgaları ile birlikte yarattığı ortamı düşününce de, vay o filikada olanların haline derim.
İşte bu nedenle bu yeni düzenleme ciddi ve önemlidir. Bunlar yaşanırken UBP, DP, YDP koalisyon hükümetinin Ekonomi Bakanı Sayın Amcaoğlu; “2025 yılının öncekilerden çok daha zorlu geçeceğini” söyledi. Ayrıca 50 kişilik Mecliste çok konuşulduğunu, medya ve sivil toplumda da her kafadan bir ses çıktığını söyleyip, şunu ifade etti. “ Bazen susmak, hiç konuşmamak hatta az konuşmak gerekir”.
Ancak 21 Eylülde gerçekleşen UBP Kurultayı sürecinde aylarca bu halk; UBP Başkanı ve Başbakanının ve milletvekilleri ile CB dahil herkesin ağzından; 2025’in çok güzel olacağını ve herkesi ballı börekli bir durumun beklediğine dair konuşma, beyanatları çok duydu, gördü, okudu. Sayın Amcaoğlu ise, 2025 yılının öncekilerden daha zor geçeceği sözünü ancak; 21 Eylül 2024 tarihinde gerçekleşen Kurultaylarından sonra; yani dereyi geçtikten sonra; “dayıya, ayı “ dedi.. Kendisi bu gerçeği konuşmak için dereyi geçene kadar sustu. Geçince de dayıya, ayı demeye; “ekonomiyi geçen yıllardan daha zor günler bekliyor” demeye başladı. Şimdi de herkese konuşmayın, susun diyor. Üstelik ortak yol bulalım da diyor. Neyi tavsiye ediyorsun? Herkes senin gibi mi yapsın? “Dereyi geçene kadar, ayıya dayı” mı desin? Yani Meclis Başkanlığındaki hukuk gaspına ses çıkartma, onay ver. Yalnızca ben konuşayım, geri kalan herkes ve kesim de “ hullum bullum develer” peşimize takılın ve benim bildiğim yoldan gidelim mi? Eğer her kesim ile ortak payda yakalamak istersen, önce enflasyonun nedenleri, sonra bu yükün adaletli olarak nasıl omuzlanıp, çıkış yolunun ne olabileceği konusu dahil, her konuda konuşman ve ortak tespitler yapman gerekir. Ayrıca esas zeminin, demokratik hukuk devleti kuralları ve ilkeleri olduğu da temel olacak. Eğer siz Meclis Başkanlığı seçimindeki hukuksuzluğu, “ irademizi kimse değiştiremez” dayatması ile “ kimse konuşmasın “ sözü ile benimsetmeye çalışmak ile hareket ederseniz, ekonomiyi de toplumsal yaşamı da 2025’ te çok daha zorlu günler bekliyor olacak.
Amcaoğlu, susun konuşmayın
- 14 Kasım 2024, 10:23
- 33
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi