Kıbrıs sorunundaki gelişmeler. Ekonomide oluşan kriz hali. Bütün bunların sıkıntısını yaşıyoruz. Ama bunlara dönük "akıl yoğurmaya" soyunmak gerekirken, acı olaylar arka arkaya geliyor...
Bunca sıkıntı içinde, sabah sabah cep telefonlarımıza gelen haberle, Değirmenlik yolunda meydana gelen feci kazayı duyduk. Yüreğimiz yandı..
Akşama doğru ise Adana'da bir yurtta yangın çıkması ile pek çok öğrencinin yanarak öldüğü haberi, bunun üzerine bindi.
Yüreğim Değirmenlik yolunda yanarken, Adana'dan gelen haberle yangın büyüdü.
Peki, bunlar kader mi?
Evet, insanlığın daha iyi bir yaşam için geliştirdiği teknik gelişmeleri, takip etmemiz gerekiyor. Bunları almak, geliştirmek gerekiyor.
Ama teknik gelişmeyi almak yeterli olmuyor...
Çünkü ekonomik ve teknik ilerlemeye bağlı olarak insanlık, aynı zamanda bireyin ve toplumun huzuru, güvenliği ve sağlığı için pek çok kural geliştirdi.
Ayrıca buna bağlı adalet, demokrasi, hukuk temelinde pek çok yeni düzenlemeleri ve ilkeleri de geliştirdi. Bunlar bir bütünlük içindedir.
Biri olsun, öteki yok, olmaz!
Yani bir yandan insanlığın geliştirdiği teknik ilerlemelerin, ekonomik yeni yapılanmaların hemen yaşamımıza girmesini isteyeceğiz.
Ama öte taraftan, bu teknik gelişmelerle aynı paralellikte oluşan toplum ve insan yaşamına dair diğer gelişmeler ve kurallar ile yapılanmayı göz ardı edeceğiz.
Bunu göz ardı ettiğiniz zaman, kısmi iyileşme olsa da huzur ve istikrar olmaz..
Üstelik bunu tarihimizde yaşadık da.
19. yy içinde Osmanlı; teknikte, ekonomide gelişen Avrupa'ya baktı. Oradaki teknik ilerlemeyi geleceği için almaya karar verdi.
Ama bunun gerektirdiği hukuk, demokratik değerler ve devlet yapılanmasındaki değişimler ile diğer düzenlemelere giremedi. Ne çıktı bu işin içinden? Sayısız kavga, direniş ve bölünme ile çöküş.
Aynı mantık şimdi başka türlü devam ediyor.
Ekonomik gelişme için küreselleşmeye uyum diyor, bunun için canımızı helak ediyoruz.
Üretim ve gelişme için, en yeni ve teknik özellikler ile yüklü araç ve ekipmanlara sahip olmayı hedefliyoruz. Haberleşme, bilgi edinme için ileri tekniklere giriyoruz.
Ancak bunlara girerken, bu gelişme ile birlikte şekillenen demokrasi, özgürlük, teknik ve insana dair kurallara ise sırt dönmek istiyoruz.
Ekonomide küreselleşme diyoruz. Sonra ABD'de Tramp seçildi. FED şunu yaptı deyip, oluşan fırtınalarda çalkanmayı yaşıyoruz. Ama bunu gögüsleyecek üretkenlik ve verimlik temelindeki yapıları ise çözüyoruz.
Yeni yollar olacak. Ancak güvenliği ile kullanımındaki ilkeleri göz ardı edeceksiniz.
Çok güzel hoteller yapacağız. Ama çevre pislikten geçilmeyecek.
İnşaatlar yapacağız. Ama doğamızı, derelerimizi de maf edeceğiz.
Haberleşme ve bilgiye ulaşmada teknik gelişme yaşanacak.
Ama bu gelişme ile paralel oluşan demokrasi, söz ve basın özgürlüğünün gelişmesinden korkulacak...
Tıpkı zamanında Anayasa yapıp, yaptığından korkan Osmanlı gibi davranacağız.
Bireyin haberleşmesi ve bilgi edinimi için ileri teknoloji; ama bireyi baskılamak ve yönetmek içinde akıl almaz, eskinin eskisi işler yapacaksınız.
Ayrıca bu ekonomik gelişmelerden kimisi altın dökecek, ama toplumda akıl almaz gelir adaletsizliği ile kuralsızlık gelişecek...
Evet, AB'ye siyaseten eleştiriniz olabilir. Olmalıdır da. Ama insanlığın insana dair geliştirdiği ekonomik ve teknik özellikleri alıp, buna bağlı olarak gelişen standartlar, kurallar, demokratik ve hukuki değerlere ise sırt dönemezsiniz.
Eğer sırt dönerseniz, bu tutarsızlık içinde, hayatın her alanında yaşadığımız acılar ile yeni gelişmelerin yol açtığı potansiyel içinde oluşan çok yönlü ekonomik, siyasi ve toplumsal krizlerin yaşanması ile karşı karşıya kalırsınız ve bu kader değildir.
Bunları bir bütünlük içinde yapamazsanız, halimiz o meşhur deyim gibi olur...
"Altı Kaval, Üstü Şeşhane…"