banner564

Adına reform değil ‘tamirat’ diyelim

   Seçim dönemlerinde hemen tüm partilerden ‘reform’ vaadleri dinledik...
   Birisi kamuda reform yapacağını söyledi, diğeri sağlıkta...
   Kamuda reform ne anlama gelir?..
   Devlet dairelerinin daha verimli çalışması...
   Vatandaşa hizmetlerin artırılması...
   Mesai saatlerinin yeniden düzenlenmesi ve daha çok iş üretilmesi...
   Özellikle Avrupa ile uyum sağlanması...
   Peki bunlar yapıldı mı?..
   Kesinlikle hayır!..
   Gelelim sağlık konusuna...
   Sağlıkta reform ne anlama gelir?..
   Tam gün hizmet...
   Hastanelerin daha verimli hale getirilmesi...
   Vatandaşlara daha iyi, daha kaliteli sağlık hizmetlerinin sunulması...
   Peki bunlardan hangisi başarıldı?..
   Hiçbiri...
   Ne UBP, ne CTP, ne de UBP-DP, CTP-DP dönemlerine başarıldı...
   Verilen sözlerin hepsi havada kaldı...
   Kamu çalışanlarını daha verimli hale getirmek yerine; siyasi çıkarlar uğruna istihdamlar yapıldı...
   Mesai saatleri konusunda daha kötü bir düzenlemeye gidildi...
   Verimlilik artırılmadı...
   Tam tersi hizmetler daha da geriledi...
   Resmi tatiller de azaltılmadı...
   Mevlit Kandili’nin tatil olmaktan çıkarılmasını dahi başaramadı bu Meclis...
   Çalışmak, üretmek ve kazanmak
   Özellikle içinde bulunduğumuz koşullarda ihtiyacımız olan tatil değildir...
   Daha çok çalışmaya, daha çok üretmeye, daha çok satmaya ihtiyacımız var...
   Çevremizi temizlemeye, pislikleri ortadan kaldırmaya, yeni yollara, ağaçlara ve göletlere ihtiyacımız var...
   Bunları başarabilmek için sistemin yenilenmesi gerekir...
   Aslında KKTC gibi küçük bir ülkede ‘reform’ kelimesini kullanmak da yanlış...
   Bunun adına ‘ufak tadilat’ diyebiliriz...
   Eğitim ve sağlıkta ‘tam gün’ uygulamasına geçilirse...
   Tatiller kısaltılır, çalışma saatleri denetim altına alınırsa...
   Üçlü kararname uygulaması sonlandırılırsa ve Güney Kıbrıs’ın yaptığı gibi yatırımlar ‘sözde değil’ fiiliyatta desteklenirse,  içinde bulunduğumuz sıkıntıları daha kısa sürede ortadan kaldırabiliriz...
   Her fırsatta “Türkiye versin” deme alışkanlıklarından kurtulmalıyız...
   Kendi ayakları üzerinde durabilen bir yapıya kavuşmak zor değildir...
   Yeter ki istek olsun...
YORUM EKLE

banner608

banner474