Maliye Bakanlığının aylık olarak yayınladığı raporlar, bir veri zemini oluşturmaktadır. Buna göre Mayıs 2020’de Bütçe gerçekleşmesi; Genel Giderlerde 515 milyon TL, Genel Gelirlerde ise 553 milyon TL oldu. Genel Gider ve Genel Gelir arasında 37 milyon TL fazla, farkı oldu. Bu tablo pandemi ile meydana gelen kapanmadan sonra, gerçekleşen kısmi içe dönük açılım sonrası gerçekleşendir.
Bunu tam anlamı ile ele almak için bir de kapanma ayları ile ilgili verilere bakalım. Mart 2020’de Genel Giderler ve Genel Gelirler arasındaki fark; eksi, 134 milyon TL idi. Nisan 2020’de ise Genel Gider ve Genel Gelirler arasında fark ise eksi, 145 milyon TL idi. Bu iki ay kapanmanın dorukta olduğu aylardır.
Olayı her yönü ile ele almak için Bütçe Genel Gideri ve Geliri açısından; Ocak 2020’de artı 218 milyon TL ve Şubat 2020’de ise artı 16 milyon TL KKTC Bütçesinin fazlalık verdiğini görmekteyiz.
Bu değerlendirmeye devam etmek için; aynı zamanda, 2020 yılının ilk beş ayında Türkiye’den KKTC’ye yapılan mali desteğin, 54 milyon TL ve bunun da Savunma için olduğunu da yazalım.
Dolayısı ile KKTC Bütçesi açısından bu veriler, içe ve dışa açık olmanın önemini ortaya çıkmaktadır. Dolayısı ile bir yandan Türkiye ile yapılan Protokol, öte yandan sağlık alanında alınacak tedbirlerle paralel ekonomide açılımı ele almak çok önemli olmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye ile yapılan protokol, bu veriler ışığında sorgulanmalıdır. Bir kere söz konusu protokolde; 1.150 milyar TL, KKTC Bütçesinin cari açığını kapatmak için kredi olarak kondu. Halbuki pandemi öncesi, Ocak ve Şubat ayları ile kısmi açılımın olduğu Mayıs ayındaki veriler, yerel gelirlerle giderlerin bir birini karşılamasının mümkün olduğunu işaret etmektedir. Dolayısı ile bu protokolde 1.150 milyar TL’yi Bütçe cari açığı için ayırmak doğru değildir. Hele KKTC Hükümetinin 400 milyon TL iç borçlanma yetkisi alması ve bunun 71 milyon TL’sini borçlanması gerçeği de ortada iken, protokoldeki bu kredi miktarının sorgulanması gerekir.
Sorgulanmalıdır; çünkü turizm, eğitim, Güneyden yapılan ticari ziyaretler ekonominin önemli tetikleyici gücüdür. Bu nedenle pandeminin yol açtığı hasarı; devlet kaynaklarını etkin değerlendirip, gidermek en temel öncelik olmalıdır. Bu yüzden devlet, kendi vatandaşı ile Kuzeye gelecek olan turist ve öğrenciye öncelikli olarak sağlık alanındaki eksiklikleri giderecek güvenceler sunmalıdır.
Ayrıca turizm, eğitim, esnaf, sanayici, inşaat, tarım sektörlerine dönük güçlü destekler vermelidir. Neden bu ülkede öğrenim gören yabancı öğrenciler için 300-400 dolarlık bir desteği bu yıl için ele almayalım? Neden turistik tesislere, turizmcilerin de içinde yer alacağı bir çalışma ile bir teşvik programı yapmayalım? Neden esnafa, sanayiciye etkin destekler sunmayalım?
Bu nedenle Türkiye ile görüşüp, Bütçenin cari açığı için ortaya konan 1,150 milyar TL kaynağın en az 600 milyon TL’sini reel sektörün desteklenmesine aktarılmalıdır. Çünkü Güneye ve dünyaya dönük sağlıklı açılım, ülke ekonomisini hareketlendirirken; devlet gelirleri de o ölçüde artacaktır. Bu, sağlıklı tasarruf tedbirleri ile bütünleşirse, o zaman çok daha korkusuz bir kamu gücü oluşur.
Her şeyin temeli, sağlıklı, ne yaptığını bilen, vatandaşına ve yabancıya güven veren açılım politikaları üretmek ve bunu kuralları ile uygulamaktır. Maalesef bu konuda boşluk çok. Baksanıza uğraştığımız konulara. Özel uçak meselesi ve bakanı görevden almasınlar gösterileri.
Olmayan ne? Ne yapmamız gerektiğine dair verilere dayalı; akla akılı ilave edecek olan, verimli ve üretken temelde konuşma ve bir birini anlama zeminleri.
Açılma ama akılda kapanma
- 18 Haziran 2020, 09:33
- 126
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi