Bölücü terör örgütü ve Türkiye karşıtlarının Amerika Birleşik Devletleri’nde ünlü Times Meydanı'nda dijital ekrana verilen 'Stop Erdoğan' reklamları üzerine dünyanın pek çok yerinde AK Parti Teşkilatları buna karşı olarak bir kampanya ile “Love Erdoğan” ilanları verdi.
Sadece KKTC’de değil, pek çok ülkede benzer ilanlar hazırlandı ve panolara asıldı. 
Elbette kimse kimseyi zorla sevmek zorunda değil. KKTC’de de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevenler ve sevmeyenlerin olması doğal bir durumdur.
Ama KKTC halkının Erdoğan’ı sevmesi için pek çok neden var. 
Bakın size birkaç maddede durumu anlatalım.
Annan Planı’nın EVET’cisi kimdi?
2003 yılında toplumun büyük bir kesiminin Kıbrıs’ta yeniden birleşme olmasına olanak sağlayacak Annan Planı’na Erdoğan ne dedi? Kıbrıslı Türkler ile birlikte EVET demedi mi?
Barış suyunu kim getirdi?
Ada’nın makus talihini değiştirecek olan Anamur’dan Geçitköy’e su getirilmesini kim sağladı?
Tüm altyapıları kim yaptı?
Kim her sıkıştığımızda bütçemize katkı yaptı?
Kim bizimle aşılarını paylaştı? 
Hadi bunları bir kenara koyalım. Daha bireysel bakalım. 
2006 yılında İstanbul Park'ta dünyanın en büyük organizasyonlarından bir tanesi olan Formula 1 yarışında birinci olan Massa'ya kupayı dönemin Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat verdi. 
Kim tanırdı Talat’ı ve KKTC’yi? Bu işin bedeli çok ağır olmasına rağmen bunu Erdoğan sağlamadı mı? 
10 Ekim 2016’da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Enerji Kongresi'nde Cumhurbaşkanı Akıncı'yı Rusya Devlet Başkanı Putin ile tanıştırdı.
Allah aşkına Akıncı, Rus lider Putin’i TV ekranları olmasa hiç görebilir miydi? 
Erdoğan’ı sevmek için daha pek çok sayabiliriz. Ama dediğim gibi kimse sevmek zorunda değil. Ama Kıbrıs Türk’üne bu kadar önemli katkıları olan birini de sevmek en azından bizde “vefa” olarak adlandırılan ve Türklere has bir özellik olan en önemli değerlerimizden bir tanesi değil mi? 

Hükümet değişikliği yok
Birkaç gündür basından bazı arkadaşlarım “kabinede değişiklik olacak” haberini ısrarla gündeme taşıyorlar. Çok net ifade ediyorum, bundan önceki kabine değişikliklerini hep bilmiş ve bunu da önceden bu köşede paylaşmış birisi olarak söylüyorum;
“Önümüzdeki günlerde kabinede herhangi bir değişiklik olmayacak.”
Elbette bundan birkaç ay sonrasını bizim de bilmemiz mümkün değil. YDP’nin kurultayı var. Başka başka nedenler ortaya çıkabilir. O zaman kabinede bir değişim gündeme gelebilir. 
Ama şu an kesinlikle kabinede bir değişiklik mümkün gözükmüyor. 

‘Demokrasi’
LTB Başkanı Mehmet Harmancı, “Love Erdoğan” yazılı afişlere yönelik yapılan karalamalarla ilgili polisin yürüttüğü soruşturma kapsamında gözaltına alınan üç kişiye ilişkin açıklama yaparak, “Hukuka elbette herkes saygılı olacak ama demokrasiyi de herkes hazmedecek, insan hak ve hukukunu ise hiçbir şartta çiğnetmemeliyiz” demiş.
Aynen katılıyorum…
Ancak yarın Harmancı’nın da göreceği bir saatte, LTB karşısındaki reklam panolarını karalasam “Bu bir demokratik eylem” olarak mı addedilecek? 
Soru net ve basit…

MESAJLAR
Mehmet Ali TALAT: Bir zamanlar “oyum olsa AK Parti’ye verirdim” demiştiniz. Şimdi “Love Erdoğan” reklamlarına ve bunlara yapılan saldırılara ne diyorsunuz? 

Ersin TATAR: Babanız Rüstem Tatar’ın hayat hikayesini anlatan kitap bugün Rüstem Kitabevi’nde tanıtılacakmış. Allah ömürler versin Rüstem Bey’e, bu kitapta acaba neler neler anlattı? 

Ersan SANER: Kabinede herhangi bir değişiklik olmayacak. Ama birileri bu durumu ortalığı karıştırmak için fırsat olarak kullanmak istiyor. Bu arada dinlenebildiniz mi? 

Ünal ÜSTEL: Ev karantinasına bir şekilde başlangıç yapılması pek çok kişiyi mutlu etti. Özellikle Londra’dan gelecek pek çok kişi bu haberi müjde olarak gördü. Bir şekilde başlamak gerekiyordu. 

Serhat AKPINAR: “Öğrencilerin adaya gelebilmeleri için gerekli önlemler hükümet tarafından alınmalı” uyarınızı aynen selamlıyoruz. Uçaklarda, Ercan Havalimanı’nda da acil önlemlerin alınması gerekiyor. 

Mehmet HARMANCI: Demokrasi bir kılıç gibidir. Her zaman iki yüzü vardır, siz sadece bir yüzünü kullanırsanız birisi de bir gün gelir diğer yüzünü kullanır. O yüzden iki tarafının da olduğunu bilip kullanmak gerekir. 

İnci Pars ÖZGÜRGÜN: Memlekete hoş geldiniz. Kızınız Naz ile birlikte tüm aileyi sevindirmişsiniz. Bu pandemi yüzünden babaannesi ve dedesi çok uzun zamandır Naz’dan ayrı kalmak zorunda kaldı. 

Hasan PAKSOY: Maşallah tüm fazla kiloları verip deyim yerinde ise tığ gibi olmuşsunuz. Bu arada dün sizi yeniden başkent Lefkoşa’da görmüşler. Hazır gelmişken Saraya da uğradınız mı? 

Tolga ATAKAN: Memleket de aynı Galatasaray gibi; bir bakıyorsunuz işler iyi gidiyor, bir bakıyorsunuz işler Arap saçına dönmüş. Neyse bir şekilde her şey düzelecektir. Siz iyi olun da…

Erkut ŞAHALİ: KKTC ile Türkiye arasında imzalanan protokolü, “Kabul edilemez" olarak değerlendirmişsiniz. Acaba başka bir alternatif var mı? Bu konuda bizi de aydınlatırsanız sevineceğiz. 

Hüseyin ANGOLEMLİ: Koloni olmamak için hukuk sistemimiz var. Eğer birisi bir suç işler ise cezasını çeker. Yok, işlememişse de yine aynı sistem o kişiyi korur. O yüzden rahat olun, sıkıntı yok.

Fikri ATAOĞLU: Güney Kıbrıs ve Yunanistan, Mayıs ayından itibaren AB’den gelen turistlere kapılarını açma kararı aldı. Bu durumda bizim bir planımız var mı?

Aytaç ÇALUDA: "Esnafa sıfır faizli hibe kredi verilmeli" öneriniz esnaf arasında heyecan ile karşılandı. Ama bu konuda hükümette bir çalışma var mı yok mu? Onu da bir araştırın bakalım. 

Ali YENEN: Ticaret Dairesine biraz zor ve gecikmeli olsa da nihayet atandınız ve muradınıza erdiniz. Yeni görevinizde başarılı olmanızı diliyoruz.