banner564

Layık olduğumuz şekilde yönetilmek

Belirsizlik sendromu, ne olacağını bilememe veya ne yapacağını bilememe durumlarında yaşanan tıkanmışlıktır. Sanırım bu tanımlama yaşadığımız coğrafyayı net bir şekilde tanımlıyor. KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında (Nisan 2015) yeniden başlayan iki toplumlu görüşmeler, Haziran 2017’de herhangi bir sonuca erişilemeden sona erdi. Açıklamayı İsviçre'nin Crans-Montana kasabasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres duyurdu. Görüşmelerin akıbeti konusunda net olmayan bir açıklama ile geçiştirildiğini düşündüğüm Crans-Montana sürecinden sonra, Kıbrıs sorunu ile ilgili iki toplumlu görüşmeler bitti mi, bitmedi mi? Sanırım bu soruya net bir yanıtı verilemediğinden “görüşmeler sona erdi” söylemi ile durum idare edilmeye çalışılmaktadır.
Güney Kıbrıs seçimlere hazırlanırken, bizde de 7 Ocak 2018 genel seçim yapılacak gibi gözükmektedir. Şimdiden aday isimleri yerel basında dolaşmaya başladı bile. Adaylar henüz tam kesinleşmemiştir fakat bazı isimler yeni gibi gözükse de soy isimlerin aynı olacağı görülmektedir. Yani babadan oğula veya kızına devrediliyor gibi meclis koltukları. Maalesef bunu da bize yenileniyoruz diye yansıtıyorlar…
Genel seçimlerin Ocak ayı içinde yapılması taraftarı değilim. Genel seçimler Ocak 2018’de yapılırsa hemen ardından Haziran 2018’de de yerel seçimler yapılacak. Bir seferde yapılabilecek bir işlemi iki seferde yapmak, toplumun hem zamanından hem de bütçesinden çalmaktan başka bir şey değildir. Seçim kampanyalarından bazı sektörlerin nemalandığı doğru, fakat bunlar hep vatandaşın cebinden çıkmaktadır. Bütçenin de ötesinde ötelenen işler nedeniyle oluşan belirsizlik ve belirsizliğe bağlı yaşanacak sağlıksız bir süreç önümüzde durmaktadır.
Seçimlere giderken, seçim yasakları nedeniyle ülkenin tüm işleri beklemeye alınıyor. Acil işlem gerektirenler dâhil. Son günlerde, yollarımızda istenmeyen olaylar neticesinde yitip giden gencecik hayatlarla son bulan umutlar, diğer yandan bir ömür boyu vicdan azabı. Acı içinde büyük bir üzüntüyle izliyoruz. Sosyal yaşantımızın büyük bir sorunu olan istenmeyen trafik olayları, yaşanan onca acı olaya rağmen çözümlenemiyor ve önümüzdeki seçim süreci nedeniyle de önlem alınmak istense de belirsiz bir süreliğine istense de çözümlenmeyecek.
Genel olarak içinde bulunduğumuz durumu açıklamaya çalışırken, başlıkla ilgili bir alıntı bir hikâyeyi buradan sizlere paylaşmak istiyorum;
Hikâye bu ya; zamanın birinde bir ülkenin padişahı ölmüş, çoluğu çocuğu olmadığı için, yerine kimi padişah edeceğiz diye şaşırıp kalmışlar. Sonra şehrin ileri gelenleri toplanıp, bir karara varmışlar. Karara göre ahaliyi toplayıp, padişahın eğitimli güvercinini salacaklar. Güvercin kimin omzuna konarsa, o padişah olacak. Neyse, ahali toplanmış, herkes heyecanla güvercin omzuna konsun diye dualar edip, adaklar adarken, şehre iki yabancı turist gelmiş. Tabii, onların da haberi olmuş durumdan... Şehrin meydanına doğru giderken, kendi aralarında konuşuyorlarmış. Yüzü güleç olan yabancı demiş ki; “Eğer güvercin benim omzuma konarsa, öyle adil olurum ki, toprakları zengin, insanları, kurdu, kuşu bile zengin ve mutlu olur. Duyan herkes bu şehirde yaşamaya can atar” demiş. Asık yüzlü olan adam ise; “Valla ben acımam arkadaş. İnsanların ne dirisine ne de ölüsüne acırım. Sırf eziyet olsun diye, ölülerini bile bacadan çıkarttırırım” demiş.
Olacak bu ya, güvercin gelip zalim adamın omzuna konmuş.
Neyse adam padişah olmuş, arkadaşını da vezir yapmış. Sözünü tutmuş, o şehrin halkına öyle zulüm yapmış ki, halkı canından bezdirmiş. Bir gün beş on kişi toplanıp saraya gelmişler. Gelip vezirin huzuruna durmuşlar. “Vezirim, ne olur padişaha söyle, her türlü zulmüne katlanıyoruz, neyse de, bari izin versin de, ölülerimizi kapıdan çıkaralım. Valla cenazeyi bacadan çekmek çok zor oluyor.” Vezir gidip durumu padişaha anlatmış, o da “Arkadaşım, padişah olmak için o meydana giderken sen de, ben de nasıl bir padişah olacağımızı söyledik. Allah kalbimizi biliyordu, benim gibi birini hak etmeselerdi, güvercin senin omzuna konardı, sen padişah olurdun. Demek ki bu ahali beni hak etti ki, ben padişah oldum. Şikâyet etmeye hakları yok. Hak ettikleri şekilde yönetiliyorlar” demiş.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.
YORUM EKLE

banner471

banner474