Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Recep Akdağ, bir ay içinde iki kez ülkemizi ziyaret etti...
Eskilerden farklı bir yöntem izleyerek, sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle de görüşüp sorunları hızlı bir şekilde tespit etmeye çalıştı...
Susuzluktan kırılan şehitler diyarı Atlılar, Muratağa ve Sandallar’ı; aynı zamanda işsizlikten ve parasızlıktan kırılan Karpaz köylerini de ziyaret etti...
Sayın Akdağ, KKTC’nin en büyük sorunlarından biri olan sağlık alanında bizlere uluslararası düzeyde, tam teşekküllü bir hastane sözü verdi...
Diğer sorunların da hızlı bir şekilde çözümleneceğini söyledi...
KKTC yetkililerine ‘sorunları erteleyen’ bir siyasetçi olmadığını ve hızlı çalıştığını anlattı...
Ve Türkiye ile KKTC arasında imzalanan protokole dikkat çekerek, öngörülen işlerden yüzde 70’inin yapılmadığını anımsattı...
Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi; halen 28 olan belediye sayımızın yarı yarıya azaltılmasıdır...
Hükümet, bu reformu Aralık 2016’da tamamlayacaktı...
Ama yapmadı...
Önemli bir kısmı maaş ödeyemez durumda olan belediyeleri toparlamak ve bu kanserden kurtulmak yerine, ‘bana ne, benden sonra gelen yapsın’ anlayışı hakim kılındı...
Çok sayıda belediyenin maaş ödeyemez durumda olması bir yana, maaş ödeyenlerin de önemli miktarda sosyal yatırım borçlarının olduğu biliniyor...
Bu durumda 55-60 yaşına gelen bir belediye emekçisi emeklilik hakkı elde edemeyecek...
İhtiyat Sandığı’ndan hak ettiği parayı alamayacak...
Ayrıca, belediyelere önemli miktarda vergi ödeyen vatandaşlar daha uzun yıllar hak ettikleri şekilde temizlik, aydınlatma, park, kaldırım hizmetleri alamayacak...
Ülke yönettiği iddiasında olanlar bu gerçekler karşısında adım atmak yerine, sorumluluktan kaçmak için ‘Hodri Meydan’la seçimleri erkene alıyorlar...
Birisi ‘Hodri Meydan’ diyor, diğeri anında minderi gösteriyor...
Hükümet ortağı olduğu halde “Bizden gizlendi” diyen parti de ‘mağdurlar sınıfına’ girerek, bu şekilde duygusal Kıbrıslı Türklerden daha çok destek alacak bir konuma getiriliyor...
Sorunsuz yönetim modeli
Ülkemizde sendikalarla iyi geçinmek ve tepkileri en alt düzeye indirmek için ‘idarei maslahat’ çok önemlidir...
Bu ne demek oluyor?..
Onlar istemeden siz vereceksiniz...
Mesela?..
13’üncü maaşları bir ay önceden ödemek!..
Başka?..
Maaş artışlarını geciktirmemek...
Daha başka?..
Protokolde yer alan kuralları unutarak çalışma saatlerini kısaltmak?..
Daha çok tatil vermek...
Devlet dairelerinin çiftlik haline dönüşmesini görmezden gelmek...
Aynen böyle...
Koltuğu koruyabilmek ve özel işleri de döndürebilmek için durumu idare edeceksin...
Masaya yumruğu vurarak eğitimde ‘tam günden’ söz etmeyeceksin...
Çökmüş, iş yapamaz duruma gelen Telefon Dairesini özelleştirmekten söz etmeyeceksin...
Diğer yanda Türkiye ile imzaladığın protokolde, telefonla ilgili kısmı atlayacaksın...
Atlayamazsan ne yapacaksın?..
‘Hodri Meydan’ çekeceksin...
Aynen şu anda yapılan gibi...
Belediyelerin sayısı azaltılmadı...
Telefon ve elektriğin özelleştirilmesi konusunda adım atılmadı...
Mesai saatlerinde doğru dürüst düzenleme yapılmadı...
Sendikalarla ilgili önlemler alınmadı...
Eğitimde Tam Gün’e geçilmedi...
Devletin fazla mesai ödenekleri sonlandırılmadı...
Mal Tazmin Komisyonu’nun çalışmasını sağlayacak yasa çıkarılmadı...
Tek bölge seçim sistemi meclisten geçirilmedi...
İşte bunların tümü için ‘Hodri Meydan’...
