Yaşanan dönemde birçok kişinin, Pandemi ve Ukrayna savaşı nedeniyle ortaya çıkan ekonomik sıkıntılardan dolayı, kötümser olduğu görülüyor.
Fakat tüm olumsuzluklara rağmen, bu günkü hayat standardımızın, geçmişte hayal edemeyeceğimiz kadar iyi olduğu inkar edilemez.
Kuşkusuz zamanın değişmesine paralel olarak, genel olarak dünyadaki tüm insanların yaşam düzeyinde iyileşme oldu.
Fakat İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde, bilinçli baskılar altında ekonomik gelişmemizin engellendiği unutulmamalı.
Bu nedenle talep ve beklentilerimizde biraz daha sorumlu davranmamız, sahip olduğumuz olanakların değerini göz ardı etmememiz ve nereden nereye geldiğimizin bilincinde hareket etmeliyiz.
Özellikle yeni neslimize 1974’den önceki durumumuz anlatılmalı. Anavatanın bizimle ilgilenmesinin sağlanmasının, 1878’de terk ettiği adamıza tekrar gelebilmesinin kolay olmadığı, başka ulusların baskısı altında yaşamanın ne kadar zor olduğu yeni neslimizin bilgisine getirilmeli.
İngiliz müstemleke ve Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde devlet yönetiminde görevli Türklerin sayısı tüm ada çapında birkaç yüzün altında idi. Özel sektörde ise ada çapında isim yapmış sadece birkaç Türk iş adamımız vardı.
1974’ten önce modern konutta yaşayan Türklerin sayısı, her kazada elle sayılabilecek kadar azdı.
Hele bir öğretmenin veya Devlet görevlisinin yüzme havuzlu villa sahibi olması, hayal bile edilemezdi.
Bu dönemlerde Devlet memuru veya öğretmen olabilmek aslanın ağzından değil, midesinden ekmek almak kadar zordu.
1950’li, 1960’lı yıllarda hele 1963-74 döneminde yaşayanlar, bugün sahip olduğumuz güven ortamı ile refah düzeyini hayal bile etmezdi.
Bu nedenle, sahip olduklarımızın hangi koşullarda ve nasıl elde edildiğini bilmemiz ve geçmişin karanlık dönemine götürülmemek için, sağlam temel ve garantileri bulunmayan ve Enosis’e sıçrama tahtası olarak kullanılması mümkün bir birleşik yönetimde başımıza neler gelebileceğini hesaplamak zorundayız.
Kuşkusuz bugün ekonomik bakımdan çok daha ileri noktada bulunmamız ve daha iyi yöneltilmemiz gerekirdi. Fakat şikayetçi olduğumuz bozuk düzenden biz seçmenler de sorumluyuz.
Daha bilinçli oy vererek, bugünkü tüm sorunlardan kurtulmak mümkündür. Ancak Anavatanın adadan ayrılması durumunda, bizi kurtarmak için tekrar AB üyesi bir ülkeye gelebilmesi düşünülemez bile.
Anavatanın yanımızda olmaması durumunda, bize hiçbir hak verilmeyeceği, 1878’den sonra olduğu gibi büyük sıkıntılarla karşılaşacağımız ve göçe zorlanacağımız aklımızdan çıkarılmamalı.
Kişisel görüşüme göre, gerçekleri görmelerine yardımcı olmak için; Kıbrıs meselesinin çözümde anavatan yerine, şimdiye kadar bize düşmanca tutum içinde olan Rum ve yabancılardan medet umanlar, Anavatana dil uzatan aymazlar, devletimizin olanaklarından mahrum edilmeli.
Kötümserlik Salgını
- 16 Eylül 2022, 09:38
- 84
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi