banner564

Komik oluyorlar

  Kıbrıs sorunu 1964 yılından beri Birleşmiş Milletler’in gündemindedir...
  Küçük bir ülkede yaşanan ve ‘ırkçılıktan kaynaklanan’ sorunu 53 yıldır çözemedi...
  Bu süre zarfında tam 7 tane Genel Sekreter değişti...
  Tarihçesine bir göz atalım:
  U- Thant: 1961-1971...
  Kurt Waldheim: 1972-1981...
  Javier Pere de Cuellar: 1982-1991...
  Butros Gali: 1991-1996...
  Kofi Annan: 1997-2006...
  Ban ki Moon: 2007-2016...
  Ve 2017’nin ilk gününden itibaren Antonio Guterres...
  Dile kolay tam 7 tane Genel Sekreter görev aldı...
  Bunların hiçbiri Kıbrıs sorununun çözümünü başaramadı...
  “Oldu, oluyor, bu kez tamam...” dendiği anda, Rumların bozgunculuğu yüzünden sonuca gidilemedi...
  Tümü Rumlar tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildi...
  Hatta, 2004 yılında referenduma sunulan plana adını veren Kofi Annan’ın adını kullanmak güneyde dönemin Rum lideri tarafından yasaklandı...
  “Şeytanlaşmış Plan toprağın altına gömüldü ve bir daha dirilemez” dendi...

Özel danışmanların tümü hain çıktı
 
  Şimdi geçelim Birleşmş Milletler Genel Sekreterleri tarafından ‘Kıbrıs Özel Danışmanlığı’ görevine atanan son 3 kişiye...
  Perulu diplomat Alvaro de Soto, uzlaşmazlıklar üzerinde isim yapmış önemli bir kişiydi...
  Annan Planı döneminde büyük çabalar harcadı...
  Referandumdan ‘Evet’ çıkmasını başaramadı...
  Rum siyasileri ve kilise tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildiği için görevi bırakmak zorunda kaldı... 
  Daha sonra Avustralya’nın ‘en uzun süreli’ Dışişleri Bakanı Alexander Downer bu göreve atandı...
  Siyasetçi bir aileden gelen ve saygın kişiliğiyle tanınan Downer 2014 yılına kadar Kıbrıs sorununun çözümü için büyük çabalar harcadı...
  Ama o da başaramadı...
  Rumlar tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildi...
  Rum gazeteleri defalarca ‘Go Home’ başlıklarıyla bu değerli arabulucuyu da bezdirdi...
  Downer, Kıbrıs’taki görevini bırakarak Avustralya’nın Londra Büyükelçiliği’ne atandı...
  Halen bu görevini sürdürüyor...
  Downer gidince yerine Norveç’in eski Savunma ve Dışişleri bakanlarından Espen Barth Eide atandı...
  Diğerlerine nazaran daha genç olan Eide; yorulmak bilmeden Kıbrıs sorununun çözümü için çaba harcadı...
  New York, Kıbrıs, Ankara, Atina, Londra ve Brüksel arasında mekik dokudu...
  Annan Planı’na destek veren Anastasiadis ile çözüm konusunda kararlı bir duruş sergileyen Akıncı’nın uzlaşacağını ve bu kez başarı sağlanacağını düşündü...
  Hatta buna inandı ve çok sayıda insanı da inandırdı...
  Ama bugün oldu o da başaramadı...
 
Mazerete bakın siz
 
  Kıbrıs Türk tarafı ‘olmazsa olmaz’ dediği Dönüşümlü Başkanlık ve Birincil Hukuk konularında henüz Rum tarafını ikna edemediği ve istediğini alamadığı halde; 4 Özgürlük ve Mülkiyet başta olmak üzere birçok konuda Rum tarafına önemli tavizler verdi...
  Tarihte ilk kez masaya harita koydu...
  Yine ilk kez garantilerin tartışıldığı bir konferansı kabul etti...
  Ama olmadı...
  Rum tarafı, Yunanistan’ın yönlendirmesiyle garantörlüklerin tamamen kaldırılmasını ve tüm askerlerin geri çekilmesini şart koştu...
  Sembolik anlamda 600 Türk ve 950 Yunan askerinin adada kalmasını reddetti...
  Eide ise; tarafları uzlaştırabilmek için büyük çabalar harcadı...
  Hala umudunu yitirmeden çalışmaya devam ediyor...
  Üç gün önce Atina’ya giderek Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas ile 3 saatlik bir görüşme yaptı...
  Görüşmede Ankara’nın, Türk vatandaşları için 4 özgürlük önerisini de ele aldı...
  Sen miydin bunu gündeme getiren...
  Sen miydin bu konuda taviz isteyen...
  Rum siyasileri tarafından yaylım ateşine tutuldu...
  Büyük bir suçu daha vardı!!!
  Onu da atlamayalım...
  Kocas ile görüşmezden önce Atina’daki Türk Büyükelçiliğini ziyaret etmiş!..
  Utanmazlığa bakın siz...
  Türk elçiliğini ziyaret edemez mi?..
  Müzakereleri sonuca ulaştırmak isteyen bir arabulucu; garantör Türkiye’nin elçisini göremez mi?..
  Diplomatik temas yapamaz mı?..
  Yunan Dışişleri Bakanı’na, Türkiye’nin duruşuyla ilgili son durumu anlatmak için bundan daha doğal bir hareket olabilir miydi?..
  Rumlar ‘olamaz’ diyor...
  Soto ve Downer’den sonra o’nu da ‘istenmeyen adam’ ilan ettiler...
  Tam bir komedi tiyatrosu...
  Dünya artık bu komediyi görebilmeli ve bugünkü oluşuma saygı göstermelidir...
YORUM EKLE

banner608

banner474