Faşist Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği askeri darbe; Kıbrıs’ın kaderini değiştirdi...
Nasıl mı?..
Önce Rum iç cephesinde başlayan temizlik hareketinin, kısa sürede Kıbrıslı Türklere yöneleceği belliydi...
Türkiye bunu fark edip, garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974’te adaya müdahale etti ve katliamları durdurdu...
Yunanistan’a demokrasiyi getirdi...
Makarios’un sürgünden dönmesini sağladı...
Kıbrıslı Türklere de ekonomik ve siyasal açıdan müthiş bir gelişim yolu açtı...
Düşünün 200 bin Kıbrıslı Rum, kuzeydeki mülklerini bırakarak güneye geçti...
Bunun dörtte biri kadar Kıbrıslı Türk de güneyden kuzeye geçti...
Kuşkusuz ilk yıllarda bu kadar insanı ‘memnun olacakları şekilde’ iskan etmek kolay değildi...
O yüzden ezici bir çoğunluğa güneyde bırakılanın üzerinde mülk tahsisi yapıldı...
Bu arada Türkiye’den ‘tarım işçisi’ adı altında nüfus aktarımı oldu...
Savaş sonrasında bunlar olağan hareketlerdi...
Önemli olan savaşın bitmesiyle birlikte ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmek ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi yaratabilmekti...
Ama bu yönde başarı sağlanamadı...
Devlet fakirlikten kurtulamadı
Ekonomik yönden güçlü insanlar yaratıldı ama güçlü bir yönetim mekanizması oluşturulamadı...
Azınlık bir kesim güçlenirken; Kıbrıslı Türklerin devleti adeta bataklığa sürüklendi...
Siyaset gibi kamu yönetiminde hizmetler geriledi...
Bilgi, gördü, beceri gitti; yerine ‘sadık yönetici’ sistemi getirildi...
Ve bu şekilde her konuda gerileme sürecine girildi...
Kabul etseler de etmeseler de KKTC bugün ‘kültür’ ve ‘dürüst yönetim’ açısından 41 yıl öncesinin gerisindedir...
Bundan 41 yıl öncesindeki kamu düzenini, iş disiplinini arar durumdayız...
Hele eğitimdeki başarıyı hiç sormayın...
Eğitim düzeyi yerlerde sürünüyor...
Otuz yıl önce liseyi bitirenler, en azından derdini anlatacak kadar İngilizce konuşabiliyordu...
Şimdi üniversite mezunları lisan sıkıntısı yüzünden iş bulamıyor...
Yazık ve günah değil mi?..
Peki neden böyle oldu?..
Neden her alanda gerileyip, başarısız olduk?..
İşte can alıcı soru budur...
Ana neden siyasetin ucuzlaması ve güven yitirmesidir...
Siyaset başarısız olur ve güven yitirirse o ülkede başarı şansı yoktur...
Gelecekten umut bekleyemezsiniz...
Çaresizliğin yol açtığı psikolojik sorunlarla boğuşursunuz...
Üzücü olsa da bugünkü durumumuz hiç de iç açıcı değildir...
Öyleyse bir şeyler yapmalı ve umutsuzluğu, umuda çevirecek adımları atmalıyız...
Elbette kolay olmayacak...
Ama imkansız değildir...
41 Yıldır Yönetemediğimiz KKTC ile Bugünkü Halimize bile Şükredelim Yarınlarda Başımızı dizimizi döveceğimiz günler yakındır ! 41 Yılda Kurduğumuz KKTC ile var olanı yok edip bir arpa boyu gidemememizin sebebi kimsenin Tanımadığı Tanımak istemediği KKTCnin Kaderi mi acaba ? Uçan Kuşa Borçlu Geliri olmayan Kasası boş maliyemizin Yakın bir gelecekte Maaşları ‘ 13’leri veya 14’leri Ek olan veya Ek olmayan Mesaileri Örtülü Örtüsüz ödenekleri Ödeyemeyeceği kesindir !
Her Yıl KKTCyi ayakta tutabilmek için Anavatan Türkiye’nin de Becerilsizlikten İş bilmezlikten ve Yönetimsizlikten nasibini almış KKTCden yaka silip Tövbe artık demesi ise Kaçınılmazdır ! Türkiye’den de Eskisi gibi KKTCye Her Yıl Milyarların gelmesini de beklememiz bir Hayal olacaktır, bugünlerde Kuruluş yıldönümünü kutladığımız Batmakta olan KKTCnin yarınlarda zenginlikler içinde kurup da Batırdığımız Ülkemizin batma yıldönümünü de milli nutuklarla kutlayacakmıyiz acaba !