Dünyadaki asgari ücretleri ve ülkemizin bu bandındaki yerini incelediğimiz zaman 2020 yılında Türkiye ile birlikte orta sınıf bölgede yer aldığımız gözlemleniyor. Dünyadaki en düşük asgari ücret 1,7 Euro ile Uganda’da yer alırken, en yüksek asgari ücret 1,997 Euro ile Avustralya’da kazanılıyor. Bölgesel olarak en yüksek asgari ücret maaşları ABD, Kanada, Avustralya, Japonya ve gelişmiş Avrupa Birliği ülkelerinde ödendiği, Türkiye, KKTC, Güney Kıbrıs, Doğu Avrupa Ülkeleri, Suudi Arabistan, Oman’ın orta seviye bandında seyrettiği, Asya ülkelerinin çoğunun, Güney Amerika ülkelerinin geri planda kaldığı, son olarak ta Afrika ülkeleri ve Hindistan’ın en düşük asgari ücret veren ülkeler listesinde yer aldığı müşahede edilmektedir.
Ocak 2020 itibari ile son 10 yıl içerisinde Amerika Birleşik Devletleri’nde, Yunanistan harici diğer Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de aşağıdaki tabloda görüleceği üzere asgari ücretler devalüasyon etkisinden arındırılmış şekilde Euro bazlı olarak artış kaydetmiştir. Euro bazlı maaş olarak son 10 yılda geriye giden ülke ağır ekonomik krizi hala daha atlatamamış olan Yunanistan’dır. Haliyle, gelirlerde azalma yaşayan ülkenin ekonomik daralmayla boğuşmaya devam edeceği aşikardır. KKTC’de ise geçen on yıl zaman zarfında asgari ücrete yapılan zamların hayat pahalılığı oranlarını karşıladığı ancak devalüasyona karşı korunamadığı gözlemlenmiştir. Zira, 2009 yılında dönemin kurlarına göre 568 EURO olan asgari ücret Euro bazında gerileme göstermiş, 2020 yılında şubat ayında yapılan zamla birlikte 10 yıl öncesiyle eşitlendiği tespit edilmiştir. Son 10 yıl içerisinde Türkiye’deki asgari ücret kur farklarından arındırılmış şekilde 119 Euro artarken, enflasyonun ve kurlardaki devalüasyonun üzerinde kalarak reel artışlarla yükselmiştir. Ancak, KKTC’de asgari ücret son on yılda dövizin değer kaybının üzerinde artış almayarak yerinde saymıştır.
İsviçre’nin Davos kasabasında gerçekleştirilen Dünya Ekonomi Formu 50’nci yıl buluşmasında gelir adaletsizliği ön plana çıkarıldı ve sürdürülebilir ekonomiye olumsuz tesir ettiği vurgulandı. Dünyanın en büyük 140 şirketi finansal olmayan Çevresel, Sosyal, Yönetimsel ( ESG) ve sürdürülebilir gelişim hedeflerini (SDG) ölçen bir matris oluşturulmasına destek verdi. Bu faktörlerin finansal kazanç sağlamasa dahi uzun vadede işletme değeri yaratacağının üstünde duruldu. Dünya Ekonomi Formunun kurucusu ve kurul başkanı Klaus Schwab şirketlerin artık paydaş sermayesini kucaklayacaklarını açıkladı. Zira, paydaş sermayesinin artırılmasındaki asli amaç gelir eşitsizliğini, toplumsal sınıf farklılıklarını ve iklim krizinin azaltılmasıdır. Böylelikle, yeni ekonomi modelinde çalışanlara ve çevreye olan yatırımlarda gözetilecek ve değerlendirilecektir. Modeldeki İnsan prensibi çalışma ortamındaki insan rolünü ve sosyal sermayeyi sorguluyor. Çalışana ne kadar değer verildiği, çalışan refahı ve çalışana yapılan yatırımı öne çıkarıyor.
Sonuç olarak vatandaşın gelir düzeyi yüksek olan ülkelerin ekonomilerinin de gelişmiş olduğunu gözlemliyoruz. Ekonomik gerçekler ve prensiplere göre yüksek gelir sağlayan ülkelerin daha güçlü ve verimli bir ekonomik yapı kurdukları, potansiyellerini artırdıkları ortada. Keza, hanehalkı harcamaları ülkedeki iç talebi oluşturuyor ve kamu harcamalarını destekleyerek ekonomiyi dengeli şekilde büyütüyor. Komşumuz ve rakibimiz olan Güney Kıbrıs’ta asgari ücret maaşı 870 EURO ile kişi başı ekonomiye 300 EURO ek katkı sağlıyor. Doğu Avrupa ülkeleri her geçen yıl reel artışlarla maaşları desteklemeye ve katma değeri artırmaya başladı. Kısacası, sağlıklı bir ekonomi için adaletli gelir sistemi son derece önem arz ediyor.