banner564

KKTC turizm sektörü üzerine yeni yaklaşımlar



Evet tam üzerinden 15 yıl geçmiş. Aşağıda okuyacağınız yazının noktasına, virgülüne dokunmadan Malpas otel genel koordinatörü ( Şimdiki Şamada ) ve o dönemlerde nispeten daha genç bir akademisyen olarak yazmıştım.
Makaleye dokunmadan sizlere tekrardan aktarmak istedim. Turizm sektörü anlamında, değişen ve değişmeyenlerin kararını ise sizler verin. Koyduğum teşhislerin doğruluğunu siz kıymetli okuyucularıma bırakıyorum.

26 Eylül 2009 cumartesi günü bir Girne sabahı

Güneş yazdan kalmış yorgunluğu, sonbahara meydan okuyan heybeti ile yükseliyor Beşparmaklardan hafif derinden bir rüzgar mı esiyor ne ? Hiç bilinmez bir rahatlık ve huzur veriyor doğamıza, yaratılış kimi dünyalarda farklı, kimisi ayakta kalmanın çırpınışı, kimisi daha fazla kazanmanın telaşı, ama bilinen o tek gerçek hep bilinmeyene doğru giden bir telaş. Var olanla yetinemeyen insanın doğası hep hırslarına yenik düşüyor, çırpındıkça çırpınıyor ve nefesini kesiyor biranda. Oysa zeytin ekmek yiyenin de sonu aynı, havyarla şampanya içenin de. Helal para kazanıp şükürler olsun demek ne büyük bir erdem aslında. Kuşların cıvıltısını, kuşlar şarkı söylüyor diye beni ikaz eden oğlum, küçücük dünyasında büyük bir şamar atıyor yanağıma. Keşke onun gibi dünyama bakabilseydim, hep özlediğim, istediğim, huzur bulduğum hoş rüyalarımda yaşattığım Kıbrıs’ımın kaderinin oğlumun kuşlarının kaderi ile aynı olmasını diledim bir an cıvıl cıvıl.

Politik açılımlarımız ve turizm sektörümüz

İş dünyasında olanlar, en azından işletme altyapısı ve eğitimi alan kişiler; herhangi bir işletmenin başarılı olabilmesi için Business Environment denilen kavramının önemini mutlaka bilirler. Yıllardır süren Kıbrıs’ımızın makûs kaderi; Kıbrıs Türkünü hep politik çıkmazlar içerisinde kendi dünyalarını yaratmaya zorlamıştır. Ancak bir gün gelmiş; bu dünyaların artık kendi sınırları içerisinde duramayacağı anlaşılmıştır.

O yüzdendir ki, aslında büyük güçlerin de zorlaması ile ( ABD, Avrupa Birliği, İngiltere; anavatan Türkiye’mizi yeni Politik açılımlara sürüklemiş hep o güzel günleri hayal eden; bir dünyalı olma özlemini kuşaklardır bekleyen Kıbrıs Türkünün 68% bütün dünyaya ; biz barışçıl bir toplumuz, aslında kendi topraklarının bir bölümünü 36% dan 29-5 azaldığını düşünürsek ( 6.5% gibi ) bir oranı kurşun sıkmadan verebilecek kadar demokratik bir toplumuz diye haykırmış ancak yine de bütün dünyayı en önemlisi de kendi komşularını yine de tatmin edememiştir. Eğer ki bir ülkede siyasi, ekonomik istikrar olmaz ise, o ülkenin iş çevresi de sağlıklı kurulamamış, devletin sistemi oturmamış demektir.

Dünya havacılık endüstrisinde parlayan bir yıldız olan THY ile yapılacak yeni protokol ile; Larnaka’ya olan bağımlılık felsefesi ortadan kaldırılmalıdır. Aktif turizm hayatında hem akademisyen hem de profesyonel bir yönetici olarak görmekteyim ki, Rum komşularımız, Larnaka üzerinden gelen turistlere, ( ister casino ister leisure ister diğer amaçlı olsun) veya Kuzey otelleri ile işbirliği yapan yabancı menşeili tur operatörlerine baskı yapmakta, her geçen gün bu baskılar neticesinde iş hacmi çok düşük noktalara gelmektedir.

Üretici, esnaf, restoranlar, oteller ve turizm ekonomisi


Turizmde “insanların Travel Stimuli ( Seyahat dürtüsü) ve onu belirleyicisi olan kişisel ve sosyal belirleyici faktörlerdir. Tamamı ile gidilecek olan ülkenin elinde bulundurduğu imajı, ürünün fiyatı, ulaşım zamanları, daha önceki o ülkeye yapılan seyahat tecrübesi ve risk gibi dış faktörleler üçgeninden oluşmaktadır”. The SCHMOLL model ( 1977).

Ne yazık ki; potansiyel bir turistin KKTC ye seyahat etme dürtüsü oluşsa bile; bu model göz önüne alınırsa, bu güzel ülkemize gelmekten vazgeçen, veya gelişlerini cazip halden çıkaran unsurların çok olduğunu gözlemlemekteyiz. “Potansiyel bir turistin Kıbrıs Türk topraklarında geçirdiği ortalama kalış süresi 3,4 gün iken, bu süreçte harcadığı para 880 Amerikan Dolarıdır. Diğer taraftan Rum kesimi de bir turistin kalış suresi 7.8 gün iken harcadığı para 1100 Amerikan Dolarıdır.”

Turizm politikaları neticesinde oluşacak olan sağlıklı bilinçlenme, dünyadaki en önemli trend olan Destiantions Marketing Management ( Ülkelerin pazarlama İşletmeciliği ) ve tanınmamışlığın, yetersiz olan business environmenttin bile avantaja dönüşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu politikalar açıkçası devlet politikası doğrultusunda, Türkiye’den veya dış dünyada yaşayan Kıbrıslı Türklerden alanının uzmanı kişiler den de fikir alınarak bu ülkenin turizm bağlamında kendi kültürel ve insani dokusu ile bağdaştırılarak, yepyeni iç kavgalardan uzak, yeni kurtuluş reçeteleri yazılıp uygulanmalıdır. Üreticiye, ürettiği malı satışta kolaylık getirecek unsurlar, maliyetler asgari noktalara çekilmeli, yerli işletmelerimizi, yerli mala karşı olan talebi yükseltecek kalite unsurları çoğaltılmalıdır.

Böylelikle iç pazara canlılık gelecek ve daha üzerimizden atamadığımız ekonomik krizin boyutları aşağıya çekilecektir. Bu yıl turizm bakanlığının başlattığı “ Kendi Ülkende tatil yap “ felsefesi en az 2 yıl daha uygulanmalıdır. Kriz dönemlerinin çıkışı ancak bu tür politikalarla sağlanır.
Maliyetler konusu açılmışken; küçük, orta ve büyük işletmelerin aylık bilançolarına baktığımız zaman en büyük harcama kalemi personel maliyeleri ve giderleri olduğunu, tabii ki gıda ve içecek giderleri ( F&B) , enerji ( elektrik, ısınma soğutma fuel oil) giderlerinin ise diğer turizm destinasyonları ile kıyaslanmayacak ölçülerde yüksek olduğunu görüyoruz.

Beş yıldızlı 200 oda 400 yataklı bir turizm tesisinin yüksek sezonda ödediği elektrik parasıson derece yüksektir. Devletimiz, özellikle asgari ücretin yeniden şekilleneceği bu günlerde, bu faktörleri göz önünde bulundurarak, yatırımcıyı rahatlatmanın, nefes aldırmanın yollarını aramalıdır. Aksi takdirde; ayakta kalmak, fevkalade zor bir hale gelecektir.

Turizm bakanlığına çok iş düşmektedir. Personel maliyetlerinin GSMH( Gayri Safi Milli Hâsılaya ) göre bu denli yüksek olan başka bir Avrupa destinasyonu daha yoktur. Bu nedenledir ki; ya yabancı 3.dünya ülkelerinden ucuz işgücü alımına ( Srı Lanka, Filipin, vs) daha uygun şartlar getirilecek, ya da Kıbrıslı Türk kişilerin bu sektörde özellikle Turizm otelcilik okuyan, mezun olan gençlerimize bu sektörde kalmanın imkanları devlet tarafından cazip hale getirilerek çoğaltılacaktır. Otellerin personel giderlerinde önemli bir yer tutan lojman, yiyecek içecek, elektrik, su giderleri kişi başı maliyetler de böylelikle asgari seviyeye getirilecektir.

Ümidini kesme yurdundan demiş büyüklerimiz. Bizler son zamanlarda, sen ben kavgası yerine , daha fazla kenetlenerek, en azından gelecek nesillerimizin yarınlarını kurtarmak amacı ile , ülkemize bir ekonomik ve kalkınma bilinçlenmesi ile, anavatan Türkiye’miz ile müşterek hareket ederek, ekonomik bağlamda, güneyli komşularımızdan daha bilinçli , üretken yeni radikal politikalar geliştirmeliyiz. Ekonomik anlamda, son yıllarda maalesef kan kaybetmeye başlayan eğitim sektörümüz ve Turizvrm sektörümüzün yeniden yapılandırma süreci hızlandırılmalıdır. Bu tedbirler alınmaz ise yarın bütün sektörler en acı şekilde çaresizliğin eşiğine gelecektir.


 

YORUM EKLE

banner471

banner473