Eğer istihbaratım yanlış değilse Rum Cumhurbaşkanı Anastasiades’in önerdiği güven artırıcı önlemler paketi Birleşmiş Milletler aracılığı ile Kıbrıs Türk yönetimine ulaştırıldı.
Bu önerilerin özünü viran Rum turizm şehri Maraş’ın eski sahiplerine iade edilmesi karşılığında Ercan Havaalanı’na ve Mağusa Limanı’na uluslararası statü verilmesi teşkil ediyor. 
Bu önerinin Türk toplumunun ekonomik kalkınmasına ve psikolojisinin düzelmesine yapacağı katkıyı şu benzetme ile anlatabilirim:
Ömür boyu hapse mahkûm züğürt bir kişinin sahip olduğu yıkık bir evi terk karşılığında özgürlüğüne kavuşturulup mesleğine dönmesine ve topluma katılmasına olanak sağlamak.
Hangi mahkûm bu alışverişe hayır der?
Türkler 1974’ten bu yana ambargo altında yaşıyorlar. TC bayraklılar haricinde hiçbir havayolu şirketi Ercan’a yolcu taşıyamaz. Türk uçakları da Türkiye dışındaki limanlardan kalkmışlarsa Türkiye’de mola vermeden, doğrudan Ercan’a inemez. Mağusa Limanı’ndan ise doğrudan ticaret mümkün değil. Dış ticaret ancak Mersin yolu ile dönüyor.
Bu iki engel nedeniyle dış ticaret tıkalıdır ve büyük genişleme potansiyeline sahip olan turizm gelişememektedir. 
Özetle, tanınmaması ve ambargolar nedeniyle KKTC ekonomisi ve halkı bir tür hapishanededir.
Oradan çıkması hâlinde, KKTC’de meydana gelecek olan değişiklik muazzamdır.
İşadamı ve CTP milletvekili Fikri Toros’un Meclis’te yaptığı konuşmada söylediği gibi:
“Başta turizm, ticaret ve sanayi sektörlerimize müthiş bir ivme kazandırabilecek olan bu önlemlerin yürürlüğe girmesi, yerli ürünlerimizin Avrupa pazarına tercihli ticaret tarifesi kapsamında erişim sağlayacaktır… 
“Mağusa Limanı’nda bulunan tersane dahil tüm hizmetlerin, uluslararası bandıralı gemilere sunulması önündeki engel kaldırılmış olacaktır… 
“Kapalı Maraş’ın açılmasıyla, büyük bir turizm cazibesine kavuşacak olan Mağusa, kruvaziyer gemi ve yat turizmine de kavuşacaktır… 
“Yeni terminal binası ve pistleriyle birlikte hizmete girmek üzere olan Ercan Havaalanı, doğrudan uçuşlara açılması hâlinde Kıbrıs’ın en büyük yolcu trafiğine hizmet eden havaalanı olacaktır.”
Rumlarla önerileri konusunda uzlaşmaya varılması durumunda Toros’un öngördüklerinin olacağı kesindir.
Ama bu yönde hiçbir gelişme yoktur. Tatar ve UBP liderliği önerileri tartışmadan, hatta görmeden, reddetti. Çünkü kişisel çıkarları ve ideolojileri statükonun korunmasını gerektirmektedir. Kurulu düzen açık bir biçimde Türk tarafının aleyhine olduğu hâlde. 
Halkın gittikçe yoksullaşması ve ümitsizliğe kapılması, KKTC’nin bir üçüncü dünya görünümüne bürünmesi Tatar’ın ve Türkiye’nin desteği ile iktidarda bulunan UBP Hükûmeti’nin fazla umurunda değildir. 
Bunlardan da ilginç olanı muhalefet partilerinin, sendikaların ve halkın genelinin güven artırıcı önlemler konusunda tamamen kayıtsız kalmasıdır. 
Türkiye’den ithal edilen devalüasyon ve enflasyon nedeniyle hızlı bir yoksullaşma yaşanıyor. KKTC’li politikacıların üçkâğıtçılığından bıkan Türkiye yardım elini uzatmayacak. Mevcut düzenin en önemli aktörü olan siyasi partiler ise hiçbir soruna çözüm bulabilecek kapasitede değildir.
Rumlar şaşırtıcı bir biçimde kendimizi hapisten kurtarmamız için bir anahtar uzattı. Tek kurtuluş yolu onlarla uzlaşıp bu anahtarı kullanmak ve statükoyu lehimize çevirmektir. 
Gerisi yalandır.