Eğer evime gelecek olursanız ilk dikkatinizi çekecek şey her yerde kitap olmasıdır.
Mutfak masasında, merdivenlerde, koltuklarda, koltukların yanındaki sehpalarda, piyanonun üstünde, piyanonun altında, velhâsıl bir kitabın tutunmadan durabileceği her yerde.
Bu kargaşanın nedeni düzensizliktir.
Düzensizliğin nedeni yeteri kadar rafa sahip olmamamdır.
Yalan!
Düzensizliğin nedeni, düzensiz bir insan olmamdır.
Bunun birçok nedeni varsa da en önemlisi yarın yapabileceğim bir şeyi, bugün yapmama huyumdur. Bu huyu takviye eden bir başka huy, angarya saydığım her şeyi belirsiz bir tarihe ertelemeyi kolay bulmamdır.
Bir de pratik neden var: Evde, yeni bir kitaplık için yeteri kadar boş duvar yok. Kütüphane odasındaki yatağı sokağa atıp o duvarı kullanabilirim, ama çocuklarımın sayısını düşünecek olursanız o yatağı feda etmek pek akıl işi değil.
Hadi diyelim ki ettim ve o duvara raf yaptırdım. Acaba anarşi içindeki kitapları düzenleyecek zamanı ayırabilecek miyim?
Bir defa, kitaplar düzenlenmek ister mi … Yani kitap düzenlenmeye uygun bir meta mı?
En çok romanım var ve en büyük sıkışıklık ve kaos içinde olan o raflar. Kitapların üstünde kitaplar var, iki sıra olan kitaplar var, yan yana değil üstü üste olan kitaplar var, olmaması gereken yerde olan, olması gereken yerde olmayan kitaplar var.
Bunlar için klasik çare yazar adına göre alfabetik sıralamadır. Farz edelim ki bir gün bende az bulunan enerji ve kararlılığı bir yerlerden ödünç alıp romanları yazarların soyadına göre sıraladım.
Bu halde Türk romancılarla yabancı romancıların kitaplarını yan yana mı koymalıyım?
Yoksa Türkler için ayrı raflar mı gerekecek?
Hikâye kitapları romanların arasında mı, ayrı bir yerde mi olmalı?
Tavla büyüklüğünde kitapların yeri neresi?
Bir yazarın biyografisi veya otobiyografisi o yazarın romanlarının yanına mı konacak, başka bir yere mi?
Bir romancının yazdığı gezi kitabı romanlarının yanına mı yoksa gezi kitaplarının olduğu yere mi girecek?
Boşuna konuşuyorum.
Kitaplarımı düzenleyecek zamanı kitap okumaya ve başka keyifli uğraşlara ayırmak her zaman önceliğim olacağı için kitaplarımı hiçbir zaman düzenlemeyeceğim. Zaten herhangi bir düzen de uzun sürmeyecek. Evdeki kitaplar kitaplıktan oturma odasına, mutfağa, yatağa dolaşıp duracak ve depremden sonra denizin üzerinde beliren küçük adacıklar gibi muhtelif yerlerde tepeler oluşturacak.
Bunun en büyük dezavantajı aradığım kitabı uzun zaman aradıktan sonra bulmak veya daha beteri, hiçbir zaman bulamamaktır.
Evde olduğu kesin olan bir kitabı bulamamak nasıl mümkün olabilir?
Oluyor işte.
Bir kitabı arayıp bulamadığım ve yeniden ısmarladığım vâkidir. Hem de bir defa değil.
Bu kaosun bir sonucu, yapılması şart olan bir şeyi sürekli ertelemenin zaman zaman yarattığı düşük dereceli anksiyetedir.
Belki en iyisi bir yazarın önerdiği gibi beyhude direnmeyi bırakıp kitapların “babacan kaosu”nda yaşamaktır.
Kitapların “Babacan Kaosu”nda yaşamak
- 10 Temmuz 2021, 10:22
- 2.3B
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
Ahmet Bakkaloğlu - 3 yıl Önce
Bu yazıda kendimi buldum ..her zaman olduğu gibi mükemmel bir yazı..Teşekkürler MM!
Yadigar Timuçin - 3 yıl Önce
Kitaplarını tasniflemeye çalışmış kişilerin karşılaştığı can sıkıcı ikilemler... Sanırım elektronik kitaplarla beraber bu tür sorunlar da ortadan kalkıyor.
Harun Erol - 3 yıl Önce
Bir tablet edinip kitapları pdf formunda okumak da gayet zevkli ve kolay... Ne yer derdi var, ne düzenleme...Ben 60 yaşımdan sonra başladım ve çok memnunum
Ali ozdemir - 3 yıl Önce
Düzensizliği severim her şey disiplinli ve düzenli ise zordur dağınıklığı aradığınız nerde olduğunu biliyorsanız tama dir
Ege’de Bir Sahil Kasabası - 3 yıl Önce
Metin Bey’in bugünkü yazısı (13 Temmuz 2021) neden yayınlanmadı?
uğur sezgin - 3 yıl Önce
Kitaplarla dolu bir hayat.Düşünün ki, hayatını tek bir kitap okumadan geçiren birçok insan var. Ne kadar farklı yaşantılar.
Ruh İkizi - 3 yıl Önce
Sayın Münir,
Bence durumunuzdan şikayetçi olmamalısınız.
Bir de bilginiz dışında birilerin ortalığı topladığı ve aradığını yerinde bulamamak, çok sinir bozucu bir şey. Dağınık olmayı tercih ederim.
Mütevazı bir kitaplığım var. Kirine, pasına aldırmam; kimseyi de oraya sokmam.
Yalnız değilsiniz, saygılar.
Sayın Münir,
En büyük keyfi aldığım yazınız desem, ayıp etmiş olmam değil mi?
Bu sıkıntıyı benden başkasının yaşadığını da bilmek.. Hele hele aynı nedenler, aynı bahaneler, aynı açıklamalar…
Son aylarda, yanılmıyorsam sizin bir yazınızda geçen “kitapların sadece okumak için olmadığı,
çevremizi saran bir güzellik olarak varlıkları” harika açıklamanızı getiriyorum aklıma.
Çok teşekkür ederim..