Nasreddin Hoca, köyünde bir düğüne giderken “Nasıl olsa kendi yerimdeyim, herkes tanıyor, bari cübbeyi giymeyim” demiş...
Düğün evine cübbesiz gittiğinde herkese el kaldırıp, seslenmiş...
Ama hiç kimse ona karşılık vermemiş...
Hoca, boş bulduğu bir masaya oturmuş...
On, onbeş, yirmi dakika, kimse ona ikramda bulunmamış...
Nasreddin Hoca bu ya...
“Cübbeyi giymeyince böyle oldu” diyerek, düğün yerini terk etmiş...
Sonra evine gidip cübbesini giyip geri gelmiş...
Kapıdan içeri adım attığı andan tibaren herkes “Hoca efendi hoş geldiniz” diyerek ona hürmet etmeye başlamış...
Kısa sürede masası donatılmış...
Hoca “Yeter artık bu kadar ikram çok fazla ama bana bir yoğurt getirin” demiş...
Yoğurt geldiği zaman ise cübbenin ucunu kaseye daldırmış...
Etrafındakiler bu duruma şaşıp, kalmış...
“Hoca efendi ne yapıyorsun” diye sorduklarında “Marifet bende değil, işte bu cübbede” demiş...
Cübbe olmasaydı, bu hürmet de olmazdı...
Öyleyse “Ye cübbem ye...”
Kimler geldi, kimler geçti
Küçük bir ülkede yaşıyoruz...
Yüzlerce bakan, en az 12 Başbakan geldi, geçti...
Koltukta oturdukları dönemde sayısız davet alıyorlardı...
Tümü değil ama, önemli bir kısmının mal varlıklarında ciddi artışlar oldu...
Bir de emekli olduktan sonraki durumlarına bakınız...
Koltuk gittikten sonra hiç aranmaz olduklarını çekinmeden söyleyenler vardır...
Çok eskilere gitmeyelim...
UBP’nin iktidarda olduğu dönemde Başbakanlık yapan İrsen Küçük’ün etrafında dönenler, hatta o’nun adına ‘kella alanlar’ vardı...
Sonrasında ne oldu?..
İrsen Bey seçim kaybeden ilk parti başkanı ve Başbakan oldu...
Başbakanlık döneminde etrafında dönenlerin büyük bir kısmı şimdi kayıplarda olmalı...
İşte sadece bu somut örnek, tüm siyasilerimizin kulağına küpe olmalıdır...
Makamlar gelip, geçicidir...
Doğru kullanmasını bilirseniz, o makama veda ettikten sonra etrafınız boşalsa bile huzurlu ve mutlu olursunuz...
Doğru kullanamaz ve bunu bir güç gösterisine dönüştürmeye kalkarsanız; boş sokakta yalnız kalırsınız...
Geçmişe dönüp baktığınızda yaptığınız hataları belki anlarsınız ama, iş işten geçmiş olur...
Kaybeden insanlık oluyor
Başka ülkelerde bir siyaset adamı kolay yetişmiyor...
Devlet o insanı yetiştirmek için büyük paralar harcıyor...
İyi bir tahsil, güçlü bir şirkette yöneticilik...
Yılların deneyimleri sonrasında siyasete aday gösteriliyor...
Geçici bir süre görevini yaptıktan sonra, o siyasetçi ömrünün sonuna kadar hem ülkesinde, hem de başka ülkelerde en saygın kişiler arasında olmaya devam ediyor...
KKTC’de 10 yıl bakanlık yapan öyle insanlar var ki; görevden ayrıldıktan sonra kapısını çalan olmadı...
Bizde zaten hiç kimse başkalarının fikirlerine önem vermiyor...
“Ne yani benden iyi mi biliyor?” diyerek, kendi yanlışlarıyla ülkeyi idare etmeye çalışıyor...
Hele bir de o makam araçlarının arka koltuklarına oturmak var ya...
Nereye gittiğini hiç düşünmüyor...
Halbuki gidilecek yol bellidir...
Eskiler nereye gönderilmişse...
Yenilerin gideceği yer de orasıdır...