banner564

Zarar verir

Su konusunda referanduma gidilebileceği yönündeki tartışmalara tepki gösteren ‘milli kesim’, TC-KKTC ilişkilerinin önemine dikkat çekerek, uyarıyor:

Zarar verir
banner598
Çiğdem AYDIN
   Koalisyon hükümeti ortakları Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) bakanlarının suyun dağıtımı ve yönetimi konusunda Türk hükümeti yetkilileriyle uzlaşıya varmasına karşın, CTP Parti Meclisi’nin tavrı yüzünden ‘gerekirse referanduma’ gidilebileceğine ilişkin açıklamalar, sağ kanattaki milletvekillerinden sert tepki gördü. 
   UBP’li Ersan Saner, CTP’nin referandum düşüncesini ‘saçma’ bulduğunu söylerken, bunun iki ülke ilişkilerine ağır zararlar vereceği uyarısında bulundu.
   DP Genel Sekreteri Hasan Taçoy, “CTP’nin imzaladığı ve onay verdiği bir anlaşma vardır. Şimdi su konusunda referanduma gitmek kadar abes bir durum yok” dedi.
   Sol kanattan CTP milletvekili Mehmet Çağlar “Su konusunun uzaması evet sorundur. Toplumun önünde tartışılmamalıdır” derken, TDP milletvekili Hüseyin Angolemli, Ankara’daki uzlaşı metninden şikayetçi olduklarını söyledi “ama her şey de referanduma götürülmez”dedi.
   İşte görüşler:

Saner: Referandum önerisi saçma 
   “CTP’nin su konusunda gerekirse referanduma gidilmesi düşüncesi bana göre saçma. Bu su adaya gelmiştir olaki bir referanduma gidildi “hayır” çıkarsa gelen suyu geri mi göndereceğiz? 
   Su tartışmalarının uzaması zarar veriyor. Sen hükümet olarak Türkiye yetkililerine Bakanlarını göndereceksin orada anlaşacaksın, sonra geleceksin burada Parti Meclisine götüreceksin ve bir karar alamayacaksın. Talat yada hükümet bu durumda istifa etmelidir. 
   UBP’nin tavrı nettir. Başından itibaren Ulusal Birlik Partisi yap-işlet-devret modelini ifade etmiştir ve hala aynı noktadır. Yatırımcıyı bulmalıyız yerel yatırımcılar da olur 1 milyar TL bir maliyeti vardır bu yatırımın ve şartnamesi, ihalesi de KKTC de hazırlanıp KKTC de ihale edilecektir. Verilen sürenin sonunda da yapılan yatırım Devlete geri dönecektir. 2014 sonu itibariyle Lefkoşa, Girne, Gazi Mağusa, Güzelyurt, İskele belediyelerinin toplam gelirleri 332 milyon TL’dir. Toplam bütçeleri 332 milyon TL iken 1 milyon TL’lik yatırımı nasıl yapacaklar. Nasıl ki maddiyatın yetmediği yerde gidersiniz kredi alırsınız bu da öyle bir şey bu kadar basit. CTP’nin eylemi ve söylemi artık bir olmak zorundadır Avrupa Birliği devletin hizmet sektöründen elini çekmesini öngörür. CTP karar versin söylemde AB eylemde 1985 yılının Sovyetler Birliği olmaz karar versin.” 

Taçoy: CTP onay vermişti 
    “Hükümetler arası bir anlaşma vardır. Daha önce CTP’nin imzaladığı ve onay verdiği bir anlaşma vardır su konusunda referanduma gitmek kadar abes bir durum yok bu konuda. Böyle bir konuda referanduma gitmek halkı Türkiye ile karşı karşıya getirmek olur bu doğru değildir.
   Bu sorunun uzatılması zarar verdi ve vermeye de devam ediyor. Samimiyetsizlik, atılan imzalara sahip çıkmama bir devlet yönetiminde ciddiyetsizliği getirir. Hem siyasal hem de ekonomik açıdan rahatsız edici ve zarar verici bir durumdur. Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkileri de ciddi anlamda zedeler.
   KKTC demek CTP demek değildir. KKTC’de bir çok siyasi renk ve siyasi görüşler vardır CTP bunu bilerek davranmalıdır. Dün başka bugün başka davranışlarına bir son vermelidir. Devlet devamlılık ister. İkide bir de CTP bir konuya karar veremedi diye referanduma mı gidilir. Referandum hangi şatlarda yapılır bellidir. Üstelik su konusunda Sn.Özkan Yorgancıoğlu’nun imzası vardır bir mutabakata varıldı hükümetler arası bir anlaşma metni vardır. Özkan bey de CTP’nin getirdiği bir Başbakandı ve KKTC devleti adına imza atmıştır. Böyle ciddiyetsizlik olmaz. Attığınız imzalara sahip çıkacaksınız. Yap- işlet –devret modelinin altına imza atacaksınız sonra referandum diyeceksiniz böyle bir samimiyetsizliği Kıbrıs Türk halkı kaldırmaz.” 

Angolemli: Her şey referanduma götürülmez 
    Referandum aslında güzel bir olaydır. Ama su konusunda Kıbrıs Türk toplumunun iradesinin dışına taşılıyor. Özelleştirmenin de ötesinde şartlar vardır maddeler vardır anlaşma metninde. Bu maddeler düzeltilmeden referanduma gidilmemelidir eğer illaki gidilecekse. Ama her şey de referanduma götürülmez. Biz TDP olarak metni okuduğumuzda endişeliyiz özelleştirmeden de öte görüyoruz bu durumu.
 Tabi zamanında ve bugünkü hükümetler ve yöneticiler ve siyasetçiler su konusunda çok boyutlu düşünmediler. İlk günden olur dediler yıl 2010 meclise geldiğinde bu su konusu biz TDP olarak meclisi o gün terk ettik oylamaya katılmadık belki gündem olur, katılmamamız ve tartışılır çünkü yeterince tartışılmadı bu konu ve 2010 yılında meclis bu işe tamam dedi olur dedi. O zaman başladı bu süreç ve bugünkü hükümetler de detaylandırdı meseleyi. 2010 yılında bu anlaşmanın temeli mecliste onaylandı. Bu hükümet döneminde de detaylandırıldı. Hükümet olarak kabul ettiler ama alt taraftan sesler çıkınca kavga çıktı, mesele budur. Şimdi CTP 4 Bakanını Ankara gönderdi ama Ankara’ya göndermeden önce de bunlar bir metin hazırlayıp Ankara’ya gönderdiler orada incelendi ve bizimkilere tamamdır yüzde 99 kabul ettik gelin dediler bu yüzden bizimkiler Ankara’ya gitti. Ve anlaştılar geldiler. TC ve KKTC ilişkilerine tabi ki zarar verir ama daha o boyuta gelmedi. Şimdi suyu ya keserler ya denize akıtırlar bu imzaladığınız metni kabul edin deme şeklidir yaptırımdır. Bizimkiler de ne yazık ki ödevlerini yapmadılar.
Farklı bir şey yok bana göre CTP ve UBP arasında. CTP Parti Meclisine gidildi görüşüldü ama oradan da ret çıkmadı. Demek ki kabul edildi ama arada bazıları karşı çıkıyor bu zaman da onları ikna etme zamanı olarak görüyorum ben.” 

Çağlar: Hayati bir konu tartışılıyor 
    “Mehmet Ali Talat’ın bir gazeteci arkadaşın durumu halka götürecek misiniz sorusu üzerine “gerekirse halka da gideriz” cevabı sanki yarın referanduma gidilecek gibi algılandı. Oysa her şeyi değerlendirdi. Şu anda hükümetin oturup değerlendirme yapması gerekiyor bu konu hükümetin konusundur. Başbakanının, Bakanların konusudur. Ortada bir anlaşma yoktur henüz bir mutabakat vardır ve bu mutabakat üzerine tartışılıyor.
   Su konusu önemi bir konudur. Burada herhangi bir şeyi tartışmıyoruz hayati bir konuyu tartışıyoruz. Su ne havaalanına benzer, ne enerjiye benzer ne de iletişime benzer alternatifi yoktur suyun.  Su olmazsa hayat da olmaz doğal kaynaktır çünkü. Burada önemli olan üretimin dayandığı en önemli nokta oluşudur. Ekonomik anlamda. Azalan ve tuzlanan doğal su kaynaklarının beslenmesi için hayati önem taşıyor Türkiye’den gelen su. Nasıl yönetileceği , dağıtım, iletim nasıl olacağı hayati bir meseledir. Uzaması evet sorundur. Toplumun önünde tartışılması yapılmamalıdır. Bana göre bu tartışmalar teknik düzeyde halledilmeden toplum önünde tartışmalara girilmemeliydi. Çünkü bu tartışmalar ve çözümsüzlük başka bazı önemli hususları anlaşmaları da engelliyor yapılması gereken mali protokol en başta. Dileğim en kısa sürede halledilmesidir. Evet su Türkiye’den geldi ama kullanıcı Kıbrıs Türk Halkıdır ve yönetimi de burada olmalıdır, denge bir şekilde sağlanmalıdır.” 
   CTP’nin tavrı değil de önemli olan hükümetin tavrıdır burada. CTP li olarak şunu söyleyebilirim hükümetten ayrı olarak bizim için önemli olan toplumsal çıkarlarımız , tekelleşmeye engel olmak ve halka hizmettir. Ve tabi bunları yaparken de devletin otoritesi mutlak olmalıdır. Evet Belediyelerimizin doğrudan yönetimi içlerinde bulundukları ekonomik durum nedeniyle zordur. Kamu- Özel ortaklığına UBP de CTP de soğuk bakmıyor. Yani aslında anlaşmazlık yoktur. Bana göre Yönetim ve denetim devlette olmalıdır.”

Güncelleme Tarihi: 15 Şubat 2016, 10:21
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473