Ufuk ÇAĞA
Diyalog bugünden başlayarak, KKTC’nin eski bakan ve milletvekilleriyle gerçekleştirilen röportajları yayınlıyor.Bir zamanlar bakan koltuğunda veya parlamentoda görmeye alıştığımız eski siyasilerin bugünkü yaşamlarını, hükümet icraatları ve Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin düşüncelerini Diyalog’ta okuyacaksınız.
Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde taviz olarak verilecek yerlerin ilk sırasında yer alan Güzelyurt’ta yaşayan ve 1988 yılından itibaren 5 yıl süreyle bakanlık yapan Mehmet Albayrak, Kıbrıs sorununun çözümüne destek verdiğini belirtiyor ve bu kez çözüme her zamankinden daha yakın olduğumuzu vurguluyor.
Albayrak “Çözüm olursa geri kalan hayatımı daha mutlu bir şekilde yaşayacağım kesin. Çünkü o zaman çocuklarımın, torunlarımın hayatının güvence altında olacağını biliyorum. Ve onlarla daha sağlıklı bir emeklilik hayatı yaşayacağıma inanıyorum. Bizim nesil Kıbrıs konusunda çok sıkıntılar, zorluklar çekti ve hala çekiyoruz. Bizden sonraki nesillerin bunları yaşamamasını temenni ediyorum” diyor.
Türk tarafı hazır değil
Albayrak, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Peki Türk tarafı çözüme hazır mı?.
Albayrak: Kıbrıs Türk tarafı maalesef çözüme hazır değildir. İsteklidir, çözüm istiyor ama henüz hazır değildir. Bir defa ev ödevine çok iyi çalışması ve konsantre olması gerekir. Eğer olacaksa, ki bu sefer çözüme her zamankinden daha yakın, çözüm sonrası AB üyesi olacağını bilmesi ve ona göre hazırlanması gerekir. AB uyum yasalarından kaç tanesini Meclisten geçirdi bilmiyorum ama bunları ivedilikle tamamlaması gerekir. Federal devlette çalışacak olan kesimlerin kendilerini şimdiden hazırlaması gerekir. Ve daha birçok konuda çok enerji harcaması lazım...
Soru:Müzakerelerde en önemli sorunlar nedir?.
Albayrak: Müzakerelerde en çetrefilli sorun, toprak ve Mülküyet sorunudur. Ve bunun da nasıl çözüleceği konusu çok tartışılmıştır. Bu konuda her iki tarafında çok koyu kırmızı çizgileri var.Bu konuda anlaşmaya varılırsa zaten Kıbrıs sorunu çözülmüş demektir. Küçük bir hatırlatma; Türk tarafı 2004 referandumunda Annan Planı’na % 66 oranında “evet” demişti . Bu sorunun da çözümü için Annan Planı’nı referans gösterebilirim.
Doktorluktan, siyasete
Soru: siyasete ne zaman başladınız , ne zaman ara verdiniz.?..
Ben siyasete her zaman saygı duyduğum sayın Dr.Derviş Eroğlu’nun teşviki ile 1998 yılında başladım. Ve 5 sene süre ile , sırasıyla, Çalışma ,Sosyal Güvenlik ve İskan Bakanlığı ile İç İşleri Köyİşleri ve İskan Bakanlığı görevlerini yaptım Ne zaman ara verdiniz sorusuna ise cevabım şu: siyasete ara vermedim, dönem sonunda bir daha seçimlere katılmamaya karar verdim ve 2004 yılında siyaseti tamamen bıraktım.
Siyaset öncesinde doktor olarak (iç hastalıkları uz.) halka hızmet veriyordum. 25 senelik bir hekimlik geçmişim vardı. En son Sağlık Bakanlığı Cengiz Topek Hastahanesi nde baş hekim olarak görev yaptım ve 1998 aralık ayında siyasete atıldım.
Şimdi de torunlarıma daha fazla zaman ayırmak gayreti içindeyim ve emekliliğin tadını çıkarıyorum.
Siyaset sonrasındaki yaşam
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra ne yapmaya başladınız?. Ekonomik durumunuz nasıl?
Albayrak: Ekonomik durumum fena değil. 25 senelik doktorluktan sağladığım bir birikimim ve Emekli aylığım var. Diş hekimliğinden emekli olan (sosyal sigortalı) Eşimin de de emekli maaşı var. Daha ne olsun, “gül gibi geçinip gidiyoruz” işte. Bakmakla yükümlü olduğum kimse yok. Biri Doktor, diğeri Kimyager olan ve Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan iki kızım var. Bunlaradan da birer kız, birer erkek olmak üzere dört torunum var . Zaman zaman karınca kararınca torunların tahsil giderlerine katkıda bulunmaya çalışıyorum.
Soru:Peki sağlığınız nasıl?
Albayrak: Sağlığım şimdilik yerinde çok şükür, her hangi ciddi bir sağlık sorunu yaşamıyorum.
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınız, sizi arayıp, soranlar azaldı mı?
Albayrak: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarımın bana karşı ilgisi değişti mi? Evet değişti. Ama olumlu yönde değişti. Siyasetten ayrılma kararımı bir çok arkadaşım ama gerçek arkadaşım taktir ve saygı ile karşıladı. Bana karşı davranışları daha samimi ve sıcak oldu. Arayıp soranlarınki de menfaat beklentisi olmadan samimi ve dostca arayışlardı. Tıpkı eskiden olduğu gibi...
Adına siyaset derseniz...
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?...
Albayrak: KKTC de siyaset mi var? İktidara gelindiğinde kendi yandaşlarına menfaat sağlamak, sadece onları kadrolamak, devlet imkanlarından onları nemalandırmak siyaset ise; Partizanlık uğruna devlet kadrolarını şişirmek ve hantal, işgörmez bir devlet yapısı yaratmak siyaset ise; Bir tarafın işe aldığını işten atarak kendi yandaşlarına imkan sağlamak siyaset ise; her iktidar değişiminde hiç gerek yokken tüm üst düzey bürokratların görevden alınıp müşavirler ordusuna yenilerini katmak siyaset ise; Muhalefette iken farklı iktidara gelince farklı davranmak ve farklı söylemlerde bulunmak siyaset ise... Evet, bu ülkede siyaset var demektir. Ve siyasilerimiz bu işi gayet iyi beceriyorlar . Bu nedenle yapılan hatalardan dolayı her seçim dönemi iktidarla muhalefet yer değiştiriyor. Ve kısır döngü devam edip gidiyor.. Bir dönem iktidar olan muhalefete düşüyor muhalefette olan da iktidara geliyor. Bu hep böyle olmuştur, özellikle son dönemlerde.
Dış siyesete gelince , o da yok. Herşeyi anavatana havale etmişiz zaten.
Ben diyorum ki; politikacılar verdikleri sözlerde tutarlı olmalıdırlar. İlkeli ve onurlu davranmalıdırlar. Muhalefette iken başka iktidara gelince başka telden çalmamalıdırlar. Siyaset “bir daha seçilebilme” üzerine kurulmamalıdır. Amaç halka ve ülkeye taraf gözetmeden hızmet etmek olmalıdır. Ama ne yazık ki bunları bizim ülkemizde görmek çok zor...
Yarın:Ali Çetin Amcaoğlu
Güncelleme Tarihi: 11 Mart 2014, 06:50