banner564

‘Yatak odamıza karışamazlar’

Çözüm olması halinde Kuzeydeki nüfusun 220 bin ile sınırlandırılmasına tepki gösteren Serdar Denktaş, hakkı olana vatandaşlığın verileceğini söyledi

 ‘Yatak odamıza karışamazlar’
banner598
Aytuğ TÜRKKAN
   Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı Serdar Denktaş, müzakere sürecinde kuzeydeki nüfusun 220 bin ile sınırlandırılmasına tepki gösterdi. Vatandaşlık hakkı kazananlara bu hakkın verileceğini söyleyen Denktaş, “Yatak odamıza da mı karışacaklar?” diye sordu.
Müzakere sürecindeki gidişattan rahatsız olduklarını dile getiren Denktaş, Başbakan Hüseyin Özgürgün’ün açıklamalarına da sahip çıktı. Denktaş “Başbakan’ın söylemleri bizlerin hissiyatıdır” diyerek fikirlerin tartışılması gerektiğini  söyledi.

Diyalog TV’den önemli mesajlar verdi
   Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı Serdar Denktaş, Diyalog Tv’de yayınlanan Detay programına konuk olarak, Aytuğ Türkkan’ın sorularını yanıtladı ve Kıbrıs sorunundan iç politikaya kadar birçok önemli konuda açıklamalarda bulundu. 
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Hüseyin Özgürgün arasındaki söz düellosuna ilişkin “Fikirler tartışılabilmeli ama diyalog kopmamalı” diyerek yumuşak bir geçiş yapan Denktaş, müzakere sürecindeki gidişattan endişeli olduğunu söyledi.
Garanti ve Güvenlik anlaşmasındaki herhangi bir değişikliğe kesinlikle karşı olduklarını söyleyen Denktaş, vatandaşlık konusunda masaya konan 221 bin sayısının değişemeyeceğine yönelik açıklamaları eleştirdi. Denktaş, “Yatak odamıza da mı karışacaklar” diyerek bu konudaki fikirlerini paylaştı.
Sosyal Sigortalar Kurumu’nda 13’üncü maaşın kaldırılması çalışmasından, yeni seyrüsefer uygulamasının 1 Ocak tarihinde yürürlüğe gireceğinden söz eden Denktaş, yeni emirname çalışmaları hakkında da bilgiler paylaştı.

 “Başbakan’ın söylemleri bizlerin hissiyatıdır”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Hüseyin Özgürgün arasındaki atışmaları değerlendiren Denktaş, fikir farklılıklarının normal olduğunu ancak bunu diyaloğun kopma noktasına gelmemesi gerektiğine dikkat çekti. 
Denktaş, “Belli makamları tutan insanların fikir ayrılığında olması gayet doğaldır, karşılıklı tartışmak da normaldir. Yeter ki bu tartışma makamlara saygısızlığa dönüşmesin ve diyaloğu koparacak noktaya çıkmasın. Bunun dışında herkes düşüncesini ortaya koymakta serbesttir. Başbakan’ın yaptığı açıklama bizim gibi düşünen kesimlerin genel hissiyatıdır. Çözüme muhtacız yaklaşımı zafiyettir. Çözüm istemekle muhtaç olma arasında fark vardır. Çözüme muhtaç şeklinde ortaya koyarsanız karşı taraf bunu zafiyet olarak görür ve kendi pozisyonunu değişmeden yürümeye devam eder. Rum tarafı kendi çözümüne doğru yürümeye devam ediyor. Bugünkü gidişat sonucunda ortaya çıkacak metin beni “Hayır” demeye iter” dedi.

“Yatak odamızı da mı kontrol edecekler?”
Hükümetin vatandaşlık politikası ve bunun müzakere masasına ne derecede yansıyacağına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Denktaş, şöyle konuştu: “Masaya bir tarihte 221 bin diye bir rakam koyuldu ve bunun artmaması gerekir” diyorsunuz. Ne demek yani yatak odamızı da mı kontrol altına alacaksınız, yeni çocuk doğmasın, nüfus artmasın diye. Nasıl bir iştir bu iş… Bu rakamı koyup birkaç ay sonra çözüme ulaşabilecekseniz tamam ama bu ülkede doğmuş, senin gibi benim gibi konuşan düşünen yaşayan insanlar var, Türkiye’ye belki de hiç gitmemiştir.  İnsan haklarına uygun mudur bu insanları 18 yaşını doldurur doldurmaz, cezaya koyup yurttan atmak? Mantık mıdır bu? Hükümetimiz bu durumda olan insanların müracaatlarında 11 mührü olan, hak elde etmiş, siciliyle ilgili bir sıkıntısı olmayan kişilere vatandaşlığı veriyor. Kimse bizden bin bin, 500, 500 vatandaş yapmamızı beklemesin. Ama hakkıysa bu hakkı da geciktirmeden veriyoruz. Muhaceret yasa tasarısını zaten çalışıyoruz. Bu yasa çıkınca artık kimsenin söylemine kalmadan her şeyin yazılı olacağı bir yasa olacak. Tavrımız da şu, burada doğmuş, ya da küçük yaşta buraya gelmiş, burada okumuş gençlerin vatandaşlığı alabilmeleridir. Bunların aileleri zamanında çalışma için gelmişti onlara da beyaz kimlik verildi. Yani seçme seçilme hariç, tüm vatandaşlık haklarını kullanabilsin, aile birleştirmeler var. Yasa geçince bunlar normale dönecek. Yasanın geçtiği tarihten itibaren de bilinecek ki yatırım yapanlar hariç, burada başka vatandaşlık verilmeyecek. Böyle bir çalışma öngörüyoruz.”

“Garanti ve güvenlik anlaşmasındaki bir farklılığı reddederiz”
“Garantiler konusuna da değinen Serdar Denktaş, güvenlik ve garantiler konusunda her hangi bir farklılığı kesinlikle reddedeceklerini vurguladı. Denktaş, “Hali hazırda fiilen işlediği test edilmiş bir garanti anlaşması var ortada. Denemiş olan dururken, denenmemiş yeni bir sistemi gündeme getirmek tamam bir yaklaşım değil. Bilmiyorum ki işleyecek mi işlemeyecek mi, bizleri koruyacak mı? Dolayısıyla  KKTC’nin egemenliğinin devamı ve Türkiye’nin garantisi. Biz bu iki unsura sahip çıkıyoruz. Bu iki unsur elimizden alınırsa çok kısa bir süre sonra biz yine çatışma halinde oluruz. Ben çocuklarımın torunlarımın böyle bir ortamda yaşamasını istemem” dedi.

Koordinasyon Ofisi Anlaşması Meclis’ten geçecek 
Gençlik ve Spor Koordinasyon Ofisi’ne yönelik anlaşmanın Anayasa Mahkemesi’nden dönüşünü değerlendiren Denktaş, “Bunu geri çekmeyeceğiz. Gerekli düzenlemeleri yaparak diğer sona ermiş protokolü de meclisten geçirerek sorunu aşacağız. Yapılan iddiaların tümü anayasa mahkemesi tarafından reddedildi” dedi. 
Reddediyoruz Platformu’nun tepkisinin anımsatılması üzerine Denktaş, “Bize “yetki devrettin” dediler, mahkeme “böyle bir şey yok” diyor. “Egemenliğimize aykırı” dediler mahkeme “hayır” dedi, “anayasaya aykırıdır” dediler, o da yok. O zaman hala neye tepki gösteriliyor?” diye sordu. 

“Seyrüsefer uygulaması 1 Ocak’a yürürlüğe girecek”
Denktaş kamuoyu tarafından merakla beklenen seyrüsefer konusundaki değişikliğinde 1 Ocak 2017’den itibaren yürürlüğe gireceğini söyledi.
Denktaş, “Seyrüsefer değişikliği yakıt kaçakçılığını önleyecek bir çalışmaya dönüştü. Şu anda tasarısı hazırlanıyor. Ekim’de meclis açılınca genel kurula sunulacak ve en geç 1 Ocak tarihinde yürürlüğe girmiş olacak ve biz de büyük bir kayıp ve kaçağı önlüyor olacağız. Kaçak derken sadece kayıtsız araçlar değil, çok büyük oranda yakıt kaçağı var, onu ortadan kaldıracağız. Geri iadeli bir sistemdir bu. 3 ayda bir geri ödemeleri yapılacak. Tarım, toplu taşımacı, kiralık araçlar B izni olanlar, sanayi maksatlı araçlar, engelliler geri iadeden faydalanacak. Bu kesimler bire bir faydalanacak geri ödemeden. Seyrüseferini çıkaranlar bire bir buçuk geri alacak. Yani şöyle ki; diyelim ki 3 aylık süre içerisinde aracına koyduğu akaryakıttan dolayı 100 TL harç ödedi. Seyrüseferi çıkmış olanlar bitiş tarihine kadar 150 TL geri alacak. Az önce saydığım sektördekiler de 100 liralık ödemişse 100 lira iade alacak. Kayıt dışına düşmüş olan araçlar için de düzenleme yapıyoruz. O günkü tarihle aracın o günkü yaşına ve o günkü seyrüsefer harcını ödeyerek aracın kaydını yapabilecek.” 

“Gelin konuşalım diyoruz hemen eylem” 
Girne’deki emirname tartışmalarına da değinin Maliye Bakanı Denktaş, “Göreve geldiğimizde Zeytinlik’teki yurt konusu gündeme geldi. Buranın yapısını bozacağına inanıyorduk bu nedenle emirname çıkarttık. Lapta’dan Çatalköy’e yaydık ve neredeyse her şey durdu. Ama bu olmazdı ve yeni bir düzenleme gerekiyordu. Önce Girne’nin imar planını yapalım dedik ama öncesinde de bu emirnameyi düzeltip vatandaşların da önünü açalım dedik. Halkı tartışmaya davet ediyorsunuz daha içeriğini bilmeden eylem yapılıyor. Gelip “görüşünü söyle” diyoruz “hayır biz istemiyoruz” deniyor. Şimdi bölgedeki beş belediye başkanıyla çalışılıyor konu ve önümüzdeki bir iki hafta içerisinde halkla tartışma noktasına gelecek” dedi.

“Sosyal Sigortalar 12 prim toplayıp 13 maaş ödeyemez”
Sosyal Sigortanın borçlarına ilişkin bir soru üzerine Denktaş, yeni yapılanmaya ilişkin görüşlerini paylaştı. Denktaş, “Belediyelerin tüm borçlarının ne kadar olduğuna ilişkin yeni bir çalışma başlattık. Buna yönelik bir kaynak oluşturarak tümünün bir defada ödenmesini istiyoruz. Tabi bu yapılırken belediyeler reformuyla birlikte olacak. Bu yapıldığında Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı çok büyük oranda tahsil edemediği alacağını alacak. Sosyal Sigorta Kurumu’nun kuruluşuyla birlikte aktöryal dengesi çok iyi yapılamadı. 1992 yılında beri borçlanılarak yürütülüyor. Ciddi tedbirler almamız gerekiyor. İlgili bakana da söyledim. Bu tedbirlerin başında sosyal sigortalarda 13 maaş ödemekten vazgeçmeliyiz. 13 maaşını 12’ye bölerek aylık maaşlara verebiliriz. 12 prim toplayıp 13 ödeme yapılamaz. Bu mümkün değil. Sürekli bir borçlanma içinde olunuyor o zaman. Bu konuda çalışıyoruz. Bunu ilgili bakanın da sendikaların da kabullenmesi gerekir başka türlü altından kalkmamız mümkün değildir. Bu konudaki bir başka çalışmamız da ek kaynak yaratabilmek adına yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere de prim yatırma şansı tanıyacağız. Gün gele memlekete geldiğinde emeklilik şansı olmuş olacak. Bunları hep çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Güncelleme Tarihi: 13 Ağustos 2016, 09:35
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473